İsrail-FÖY görüşmeleri tekrar başlarken

Alber NASİ Köşe Yazısı
5 Mayıs 2010 Çarşamba

İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın ABD gezisi öncesinde dünyanın dört bir yanından, İran’ın nükleer silah sahip olmasına karşı itirazlar sürüyor.

Gerek Ortadoğu’da gerek dünyada İran’ın nükleer silah sahibi olması tedirginlik yaratıyor. İsrail ve ABD’nin doğal olarak karşı çıktığı İran’ın nükleer silah geliştirme planları, zamanında nükleer teknolojide bu ülkeye ciddi destekte bulunan Rusya ve Çin’i de rahatsız ediyor.

Acaba İran pek de sevimli olmayan global bir tuzağın içine mi çekiliyor? İddia edilenin aksine İsrail’in İran’la tek başına bir savaşa girmesi olasılığı zayıf görünüyor. Barışçıl Başkan Obama’nın ise İran’a müdahaleye pek sıcak bakmadığı biliniyor.

Ancak ganimetin paylaşılması karşılığında gerek Rusya, gerek Çin, İran’a müdahaleye pek de soğuk bakmayabilir. Hatta fiziksel destek bile verebilirler. 

Kim ne derse desin İran’a karşı seslerin yükselmesi pek de İran’ın hayrına görünmüyor.

Bu arada İsrail ile FÖY arasında barış görüşmeleri tekrar başlama arifesine geldi. İsrail’in ve FÖY’ün ortak çabaları sayesinde Hamas’ın ciddi güç kaybı yaşamasının yanı sıra, İsrail’in Kudüs’teki yeni yerleşim bölgelerindeki inşaatı durdurması tarafların tekrar görüşme zemini yaklaşmasına sebep oldu. Hiç şüphesiz ABD Başkanı Obama’nın İsrail’e baskıda bulunması bu konuda yardımcı oldu. Bu arada İsrail’in Kudüs’te yeni yerleşim bölgeleri inşaatını şimdiye kadar masada olmayan yeni bir caydırıcı unsur ve silah olarak kullanması oldukça muhtemel. Filistinlilerin barışçıl olmayan her türlü girişiminde veya her türlü tıkanmada şimdilik durdurulan bu inşaatların son derece büyük bir hızla tekrar başladığını görmek pek de şaşırtıcı olmayacaktır.

İsrail FÖY dolaylı görüşmelerinde tarafların ajandaları, beklentileri ve öncelikleri oldukça farklı. Netanyahu her zamanki gibi güvenliği ön plana sürerken Mahmud Abbas sınırlar, Kudüs’ün statüsü ve bölge dışında yaşayan Filistinlilerin statüsü üzerinde duracak. Aslında bu konular pek de yeni konular sayılmaz.

İki liderin de durumu son derece güç. Herhangi bir konuda taviz vermesi halinde her iki lider de kendi milletince vatan haini sayılacak. Karşılıklı taviz verilmesi bile pek tatminkâr olmayacak. Bu noktada belki de ve ağırlıklı olarak ABD’nin arabuluculuğu esas olacak. Ama yine de İsrail, özellikle Filistinlilerin geri dönüşüyle ilgili pek de taviz verecek gibi durmuyor.