Kendimize yaptığımız siber saldırılar...

Geçtiğimiz ay dünyaca ünlü arama motoru Google, Çin’de maruz kaldığı siber saldırılar sonucunda Çin’den çekildi.  Çin’in Google ve bazı Amerikan şirketlerine yaptığı siber saldırılar ve Çin’deki internet özgürlüğü konusu yüzünden iki ülkenin arası açılmaya başladı. 

Köşe Yazısı
24 Şubat 2010 Çarşamba

Kendinizi bir teknoloji tutsağı olarak düşündünüz mü hiç?  Yoksa sizce teknoloji tutsakları günün sekiz dokuz saatini zaten iş yerinde geçirdikten sonra, akşam sosyal ortamlarda Blackberry’sinin içinde yaşayan, ona arabanın arka camına yapışan bir Garfield edasında yapışan, olduğu anda değil, Blackberry’sinin içindeki anda yaşayan arkadaşlarınız mıdır sadece?

Eğer Facebook, Twitter veya Buzz gibi sanal iletişim platformların birinde bir hesabınız varsa, Ipad’in ne olduğunu biliyorsanız ve ona bir gün sahip olabilmek için duyulan heyecanla midenizde bir kelebek etkisi oluştuysa, ya da smart phone kategorisindeki telefonlardan herhangi birine sahipseniz, teknoloji tutsağı olmuşsunuzdur bile…

***

Geçtiğimiz ay dünyaca ünlü arama motoru Google, Çin’de maruz kaldığı siber saldırılar sonucunda Çin’den çekildi.  Çin’in Google ve bazı Amerikan şirketlerine yaptığı siber saldırılar ve Çin’deki internet özgürlüğü konusu yüzünden iki ülkenin arası açılmaya başladı.  Siber saldırı düzenleyen ülkeler veya kişiler eninde sonunda sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaklar sanırım.

***

Ülkelerin espiyonaj için yaptığı siber saldırılardan daha da zararlısı, bizim kendi kendimize yaptığımız siber saldırılar.  Sanal arkadaşlık sitelerinde durmadan kendimiz hakkında haberleri güncellememiz, insanların da bizim gibi iyi niyetli olduklarını varsayıp, kendimizin ve sevdiklerimizin resimlerini bu ortamlarda yayınlamamız.   Facebook’a resimlerini koyup, gazetelere düşen ünlüler gelsin aklınıza… Güvenlik ayarlarınızı yapmayı, bilgilerinizi sadece istediğiniz kişilerin okumasına izin vermeyi unutmayın. Yoksa “Biri Bizi Gözetliyor” programının sanal versiyonunu haline gelebiliyor Facebook keyfi.

“Sıkıntının tedavisi meraktır” derler, fakat merak tedavisi olmayan bir hastalık.  Çok meraklı insanlar haline geldik son zamanlarda, fakat merak ettiğimiz konular kişisel gelişimimiz için değil.   Facebook, Twitter, Hi5, Buzz derken durmadan insanların nerede, kimle, ne yaptığını takip eder olduk.  Kanımca en kötüsü ve şimdilik kullanmayı hiç düşünmediğim bir uygulama ise o anda nerede olduğunuzu otomatik olarak gösteren programlar.  Joelle Pinto, Teşvikiye, İstanbul gibi… Bunu insanlara mikroçip takıp bilgisayar ekranında takip etmeye benzetiyorum biraz.  Bence güvenlik açısından da suistimal edilmeye müsait programlar…  Belli bir noktadan sonra, kendimize de sanal bir Çin Seddi çekmeye başlamalı!

***

Hesap vermediğimiz tek portal Gmail kalmıştı geçen haftaya kadar.  Geçen hafta itibariyle bir de “Buzz”ımız var artık.  Buzz, Twitter’a benzeyen, durumunuzu güncellediğiniz ya da resim yükleyebileceğiniz bir sanal platform.  Tweeting (Tweeting terimini biliyorsanız da teknoloji tutsağısınız demektir.  Bilmeyenler için; To tweet fiili, Twitter’a yazmak anlamına geliyor) olayından fazla haz etmediğim için, Buzz’ı şimdilik es geçiyorum. 

Yine de Gmail listemdekiler “Buzz”layınca gözüm takılıyor…