Leonard Cohen terapisi

Bir bilge müzisyenin erken bir veda konserini izledim geçen hafta, dolunaylı bir İstanbul gecesinde.Leonard Normand Cohen muhteşemdi.Bu güzel insanın, bu mütevazi yaşlı ozanın terapi gecesinde sadece tek bir gariplik vardı.Üzücüydü de…

İvo MOLİNAS Köşe Yazısı
12 Ağustos 2009 Çarşamba

Bir görkemli veda konseri izledim geçen hafta. Ünlü yaşıtlarındaki yaşlılık kompleksine kapılmadan, zorlama saç ve kıyafet güzellemelerine rağbet etmeden, “yaşlandım ama varım” diyen gerçek bir beyefendinin, yaşlı bir ozanın, mütevazi müzik gezgininin “elveda” dediği konserini izledim. Gözlerim buğulu ve umudun yitirildiği anlara inat, aydınlık bir gelecek hissiyatıyla geçirdim tam üç saati. 

Aşk zafer yürüyüşü değil/ soğuk ve kırıktır” diyordu sahnedeki şair. Zira bir başka şarkısında, “aşkın tedavisi yok” sözlerini yazacak kadar acı çekmiş bir yorgun ozandı muhtemelen…

Tevazu içinde dolunayın altında önemli dersler de veriyordu bilge insan.

Konserini tam ilan edilen saatte, saniye gecikmeden başlatıyordu ve hala ayakta gezinen yüzlerce şaşkına ve organizatöre ciddiyeti ve zamana saygıyı hatırlatıyordu sessiz, sitemsiz bir şekilde.

Sonra,  şapkasını göğsüne koyarak, kımıldamadan, solo çeken arkadaşlarının icraatlarının bitmesini dikkat ve saygıyla bekliyordu muhteşem insan. Ve başka bir yitirilmiş bir insan özelliğini de hatırlatıyordu bize: “Benim şarkılarımı bugüne kadar taşıdığınız için size teşekkür ediyorum” diyordu…

Böyle bir adamdı işte.

Çünkü adı Leonard Normand Cohen’di.

74 yaşındaydı ve yıllardır ne anlatmak istediğini belki de son kez hatırlatmaya çalışıyordu sessizlik, tevazu, saygı ve de edebiyat ve müzik ile. Aşktan, savaştan, dinden, inançtan, hüzünden, sevinçten yani hayata dair insanı ilgilendiren ne varsa yıllardır söylediklerinin tortusunu aktarmaya çalışıyordu.

 Her şeyin içinde bir yarık vardır/ Işık işte buradan girer” sözleri yetiyordu da artıyordu bile ne demek istediğine.

Bu dünyayı aslında kurtaracak olan bu yaşlı bilge ozanlardır belki de. Ne gurular, ne liderler, ne önderler gördük.

Onlar bir tarafa, Cohen bir tarafa. Abarttığımı sananlar, hem ozan, hem müzisyen, hem öğretmen, hem feylezof, hem insani hem de örnek alınacak davranışlarda bulunan bir insan tanıyıp tanımadıklarını sorsunlar kendilerine lütfen.

***

 Leonard Cohen’i dinlemek ve seyretmek bir ayrıcalıktı, tabii ki bu ayrıcalığın ne anlama geldiğini anlayabilenlere…

Veda gecesi üç saat sürdü. Bıkmadan usanmadan üstelik müziğine Akdeniz havasını da sokarak unutulmaz bir pop, caz, funk ve Latin füzyonu sundu.

Gecenin tek garip olayı, girişte 20 kişinin ozanı siyasete çeken, “İsrail’e gitme, katillerin ülkesinde konser verme” diye bağırdıkları, Filistin bayraklı protestosu oldu.

Protestonun garibi olmaz. Ancak Cohen bunu hiç hak etmiyordu. İsrail karşıtlığının moda ötesi kronik bir hastalık haline geldiği günümüzde gerçekler ya görmezden geliniyordu, ya da dezenformasyon hakimdi hayatımıza.

Evet Cohen Yahudi idi, üstelik ateist filan da değildi çoğu entelektüellerin aksine. Tevrat’tan alıntılar yapmıştı bazı şarkı sözleri için. Ayrıca 1973’te Mısır ve Suriye, oruç gününde İsrail’e topyekûn saldırdığında cepheye gidip İsrailli askerlere moral konserleri vermişti. Bunlar doğruydu.

Lakin Eylül’de Tel-Aviv’de verilecek 50 bin kişilik devasa konserin gelirinin nereye gideceği biliniyor mu?

Biletleri bir günde tükenen konserin gelirinin büyük bir kısmı, Batı Şeria’da Ramallah şehrindeki Filistinli çocukların tedavileri ile ilgili bir fona ve ayrıca İsrailli savaş gazileri ile Filistinli eski militanları bir araya getirmeyi hedefleyen İsrail-Filistin ortak bir sivil toplum örgütünün organizasyonuna gidecek!

Kafanız karıştı mı şimdi?

Neden o halde boykot çağrısı? Barışı böyle mi destekleyeceğiz?

Cohen’in Ramallah’ta da vereceği konserin Filistinli radikallerin tehdidi sonucu iptal edildiğini de göz önüne alırsak, İsrail’in aşırı sağcılarına ne güçlü kozlar verildiğini bilmem sevgili naif solcularımız anlayabilecekler mi acaba?

Aşka tedavi yok, bir de İsrail düşmanlığına...

 ***

Bilge ozana selam olsun. Işığın mutlaka var olduğunu hatırlattı bize.

 Korktuğum ölüm değil, ön hazırlıkları” demiş bir söyleşide.

Konserindeki son sözü ise,

Tanrı sizi korusun” idi.