“On numara yazı”

Rıfat KARAKÖY Köşe Yazısı
5 Ağustos 2009 Çarşamba

Günümüzün en moda tabirlerinden birisi “on numara”. Günümüz medyasıyla ortaya çıkmış bir tabir. Hani şu “Avrupa Yakası Türkçesi” var ya işte onun ta kendisi diyebiliriz. Anlamıysa “harika, süper, eşsiz” gibi kelimelerle eş. Mesela diyelim üniversite öğrencisisiniz çok başarılı bir sunum yaptınız, arkadaşınıza soruyorsunuz “Nasıldı sunumum?” Arkadaşınız size cevap veriyor, “On numara sunumdu abi” diye. Anlamanız lazım ki harika bir sunum yapmışsınız. Arkadaşınızla muhabbet ediyorsunuz, “Bu hafta sonu ne yaptın?” Hemen yanıt geliyor, “On numara bir mekâna gittim”.

Aslında bu terim Türkçemize futbolla girdi. On numaralı formayı giyen futbolcular hep farklı geldi insanlara. Onlar bir yana diğerleri bir yana oldu her zaman. Herkes yıllarca on numaralı formayı giyen yıldızları izlemek için statlara koştu. Maradona’lar, Pele’ler, Platini’ler, Hagi’ler giydi on numaralı formaları. Gerçekten de bu saydığım isimlerin diğerlerinden bir farkı vardı elbet, o da Allah vergisi yetenekleri. Ancak bana göre artık bu tarz futbolcular günümüz futbolunda çağ dışı kaldı.

Bu tarz futbolcuların bazı ortak özellikleri var; hepsinin harika bir tekniği olmasıyla beraber hiçbiri koşmayı gerçekten sevmiyor. 90 dakikanın on dakikası görüyorsunuz onları sahada ama işte o on dakika bazen bütün maçın kaderini değiştirebiliyor. En azından şimdiye kadar böyleydi. Çünkü bu saydığım isimlerin döneminde futbol nispeten biraz daha yavaş oynanan bir oyundu. Günümüz futboluna baktığımızda ise futbol artık çok hızlı oynanan bir oyun haline geldi. Sadece yetenek yetmiyor aynı zamanda hem güçlü hem de hızlı olmanız gerekiyor. Şimdi Turkcell Super Lig’de büyük takımlarımızın kadrolarına bakalım. Fenerbahçe’ye baktığımız zaman Alex de Souza çıkıyor karşımıza. Adamın istatistiklerine bakıyorsunuz gol desen gol, asist desen asist ama Avrupa maçlarına baktığımızda Alex maç içinde sadece 1-2 kez gözüküyor. Galatasaray’a baktığımız zaman geçen sezon Lincoln vardı. Lincoln de aynı Alex tipinde bir oyuncuydu koşmayı sevmiyordu bu sezon bana göre Galatasaray’ın en büyük transferi Lincoln’ü göndermek oldu. Beşiktaş’ta da durum pek farklı değil Mathias Delgado diye bir adam getirdiler; hâlâ patlama yapmasını bekliyorlar. Adam kaç sezondur ortalarda yok üstüne bir de ödül olarak kaptanlık pazubandı veriyorlar.

Bazen futbol sohbetlerinde bu tarz oyuncuların artık çağ dışı kaldığını söylediğimde bana Cristiano Ronaldo’yu, Messi’yi örnek veriyorlar; ancak bizim Alex’imizle Lincoln’ümüzle onların arasında bir fark var. Onlar kanat oyuncuları. Kanat oyuncusu olmak için ise maç içinde gerçekten çok koşmanız gerekiyor. Alex, Lincoln, Delgado tipindeki oyuncular ise klasik orta saha oyuncuları. Avrupa’da final oynayan takımlara bakıyoruz bu tarzda hiç adam yok. Artık başarılı olabilmek için orta sahanızı güçlü tutmanız lazım ancak Alex tipi oyuncular orta sahanızı nispeten yavaşlatıyor; ofansif olarak katkı sağlasa bile defansif olarak hiç bir katkı sağlamıyor. Alex’in, Linconln’ün, Delgado’nun modası geçti, artık moda İniesta, Xavi, Gerrard, Lampard. Günlük hayatımızın vazgeçilmezi “on numara” futbolda artık vazgeçilmez değil.

Yazı nasıl mı oldu diye sordunuz? Bence “on numara”.