Kazanma tutkusu

Avram VENTURA Köşe Yazısı
21 Ekim 2009 Çarşamba

Uzun yıllardır ABD’de yaşayan, geçenlerde de bir süre için İzmir’e gelen çocukluk arkadaşımla, hasret giderdikten sonra söyleşiyoruz. Konu, son bir yılda yaşadığımız ekonomik çalkantılara geliyor. Söyleşimizin bir yerinde, arkadaşımın bir saptaması oluyor.

Özetle şöyle:

-Bir şirket zarar ediyorsa, en kısa zamanda kapatılmalı! Yoksa geçen süre yatırımcısını bir bataklık gibi içine çeker, bu gün bir lira olan zarar, yarın on lira oluyor ve sonuçta geriye dönülemez bir noktaya geliniyor. Bunun başta gelen nedenlerinden biri de kazanma tutkusunun, gözlerimizi kör etmesi... Hele düşüş trendine girdiğimizde, ne hatalarımızı görebiliyoruz ne de açgözlülüğümüzü doyurabiliyoruz. Bu yüzden kaynağını sorgulayarak zaman yitirmek yerine, hatamızdan bir an önce geri dönmesini bilmeliyiz!

Bu sözler üstüne uzunca bir süre tartıştık. Ben zararın nedenlerini incelemeden, üretiminin geleceği ile ilgili verileri değerlendirmeden böyle kesin bir kararın yanlış olacağını anlatmaya çalıştıysam da, o savını sonuna dek savunmayı sürdürdü.

Arkadaşımın haklı olup olmaması bir yana, konu ne olursa olsun, öncelikle herkesin kendi deneyimini yaşadığını biliyoruz. Alacağımız doğru ya da yanlış bir karar da, sonuçta bizi bağlıyor.

Sonradan kafamı kurcalayan, arkadaşımın söylediği şu sözler oldu: Çoğu insanın basiretini bağlayan, gözlerini kör eden daha çok kazanma tutkusu!.. Kuşkusuz hepimiz, her zaman ve her konuda başarılı olmak, kazanmak isteriz; ama önemli olan neyin karşılığında?..

Nobel ödüllü biyokimyacı ve genetikçi Joseph L. Goldstein, bir kitabında Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzaktan söz eder. Tuzak şöyle:

Bir hindistancevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistancevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir, yumruk yaptığında dışarı çıkaramaz. Maymun, tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar ve yiyeceği kavrar, ama sıkıca yumruk yapılmış elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. Aslında onu, kendi bağımlılığının dışında tutsak eden hiçbir şey yoktur. Yapması gereken tek şey elini açıp yiyeceği bırakmaktır; ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki, bu tuzaktan kurtulan maymun çok az görülür.

Joseph L. Goldstein, “kıssadan hisse” şöyle diyor:

“Bizi tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken, elimizi açıp benliğimizi ve bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak, özgürleşmektir.”

Kuşku yok ki hiçbirimiz, sahip olduğumuz maddesel değerlerden vazgeçmek istemeyiz; ancak içinde bulunduğumuz ve giderek alçalan balonun yükselmesi için safra atmak gerekiyorsa, bunu en kısa zamanda yapmamız gerekiyor.

Önemli olan, Asya’daki maymunlar gibi daha tuzağa düşmeden, elimizi ne zaman açacağımızı bilmek!