İnternet gazeteciliği -1

Köşe Yazısı
24 Haziran 2009 Çarşamba

David Ojalvo


Bundan on-on beş yıl önce gazetelerin tabak-çanak, tencere-tava, cep telefonu ve daha birçok eşyayı, kupon karşılığı dağıttığını hatırlarız.

Neydi amaç?

Gazetelerin basım adedini yükseltmek, bu doğrultuda reklâm geliri elde etmek, tüketimi arttırmaktı…

Aradan geçen zaman zarfında, internet hayatlarımızda iyi bir yer kazandı. Medya şirketleri, bir gün yeniden böyle kampanyalara girerler mi, bilemiyorum. Olabilir. İnternet gazeteciliğinin, basılı yayın dünyasına karşı etkilerini yaşamaya başladık çünkü…

Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Emre Kongar, Şubat ayından bu yana, “İnternet gazeteciliği-klasik gazetecilik” başlıklı bir dizi yayımlamakta(*). Bu konu üzerine, hatırı sayılır bir zamandır, ben de düşünmekteyim. Emre Kongar gibi, ben de köşemi bu konuya ayırmaya karar verdim.

Emre Kongar, internet gazeteciliği ve klasik gazeteciliğin birbirlerine rakip olarak görülmesinden ziyade, birbirlerini destekleyip bütünleştirmesi gerektiğini yazıyor. Her basılı gazetenin bir sitesi var ve bu gazetelerin bloglardan ve internet kullanıcılarından yararlanabileceğini ifade ediyor. Kongar, “Klasik gazete okumanın bir yaşam biçimi, bir kültür olduğuna dikkat etmeli, gerek imaj, gerekse ürün, bu gerçek dikkate alınarak biçimlendirilmelidir (Cumhuriyet, 13 Haziran)” diyor.

Emre Kongar’ın saptamalarına katılmamak elde değil. Ülkemizde internet, 16. yaşını doldurmuş durumda. Yeni kuşak nesiller, gazeteleri internetten takip etmeyi temel bir alışkanlık olarak kazanıyor. Daha eski kuşakların için gazete, çocukluktan gelen bir yaşam biçimi. Dolayısıyla, yıllar geçtikçe, sanal ortamın daha da güç kazanacağını görmek zor değil. Hatta basılı gazetelerin geleceğine dair kaygılar bugünden mevcut.

Uzun bir zamandır, gündelik gazeteler arasında bir tek Cumhuriyet’i okuyorum. Cumhuriyet’le birlikte birkaç gazete hariç, medyadaki çoğu gazetenin genel görünüşleri bana çok karışık, fazla renkli, dağınık ve magazinsel geliyor. İnternet, haberleri takip etmek açısından daha derli toplu, temiz ve net. Bunun yanı sıra, internetin daha hızlı ve güncel haberleri okurlara ulaştırdığını düşünürsek, internet, gazeteciliğe çoktandır yeni bir boyut kazandırmış durumda. Bu noktada cevaplamamız gereken önemli bir soru var: gazete neden çıkar?

Temel yanıt olarak, elbette haber vermek için; ama piyasada birçok gazetenin yer almasının da nedenleri var. İdeolojik ve ekonomik nedenler gibi.

Medya, yasama-yürütme-yargıdan sonra anılan bir güç. Gazeteler, yayımladıkları haberlerle ülkenin gündemini bir anda değiştirebiliyorlar. Bunun çarpıcı bir örneğini son günlerde yaşıyoruz.

Gazeteler, taşıdıkları reklâm potansiyeli ve ticari kaygılarla birleşince, ciddi de bir sektör.

İdeolojik anlamda, internet gazeteciliği, basılı yayınların bir uzantısı durumunda… Çeşitli haberler “hızla” sitelerde yayımlanıyor olabilir; ama haberi yayımlama titizliği, manşet, spot ve içerik, yine ideolojilere göre şekilleniyor. İnternet gazeteciliği bu noktada bir amaç değil araca dönüşüyor…

Reklâm boyutuysa, gözlemleyebildiğim kadarıyla, bir sıkıntı kaynağı. Gazetelerin basım adedi düştükçe, reklâm gelirleri azalıyor. Büyük gazetelerin internet sitelerinin bu durumu tamponlaması gerekiyor. Bu da kolay değil. Özellikle son dönemde, bir internetin ziyaret edilme, sayfalarının tıklanma sıklığı kadar, o sitede geçirilen süre de önem kazandı. Medya şirketleri bu doğrultuda taktikler buluyor. Örneğin Hürriyet’in internet sitesinde bir haberi tam olarak okuyabilmek için 15-20 kez tıklamanız gerekebiliyor. Daha ilgi uyandırıcı başlıklar yaratmak için müthiş bir çaba sarf ediliyor, metinlerin okunurluğunu arttırmak için yöntemler geliştiriliyor…

Basılı gazetelerde reklâmların yeri ve karşınıza nasıl çıkacakları az çok belli. Okur, bir göz alışkanlığı kazanmış durumda. Buna karşılıksa internette reklamlar çeşitli efektlerle, habere ulaşmak için sayfalar arasında, açılır pencerelerle çıkmaktı. Bu durum dikkati dağıtıyor ve haberlerin sunuş şeklini bozuyor. Neyse ki Firefox tarayıcısı kullananlar, “Ad-block” adlı bir filtreleme eklentisiyle reklamlardan kurtulabiliyor. Bu filtrelerin de yaygınlığının artacağını tahmin ediyorum. Acaba medya kuruluşları buna karşılık ne yapacaklar?...

İnternet gazeteciliğini ele almaya, önümüzdeki hafta devam edeceğim…

(*) Yazılara, www.kongar.org internet adresinden ulaşabilirsiniz.