PETA

Köşe Yazısı
6 Mayıs 2009 Çarşamba

İnsanlar Pazar günlerini genelde çok sever; en azından okul çağını çoktan geçip yirmili, otuzlu, hatta daha ileriki yaşlarda bile Pazar gecesi sendromunu üstünden atamayan azınlık haricindekiler.  İtiraf etmeliyim ki, mezun olmamın üzerinde uzun seneler geçmiş olmasına rağmen, Pazar akşamları içime –bu sefer de iş yüzünden- zaman zaman sıkıntı basar.  Yine de Pazar sabahları tartışılmasız çok keyiflidir; uzun kahvaltılar, birbiri ardına kahveler ve yatakta gazete keyfi…

***

Geçtiğimiz Pazar yine kahvemi ve günlük gazetelerimi alıp keyif yaparken, bir hayvan sever olarak beni gerçekten rahatsız eden, tüylerimi diken diken eden bir habere rastladım.  PETA Başkanı’ndan en dramatik öneri başlıklı yazıda ABD’nin dünyaca ünlü hayvan haklarıyla mücadele eden PETA Örgütü’nün başkanı Ingrid Newkirk’in insanın kanını donduran bir açıklaması vardı: ‘Bakamadığınız hayvanı öldürün!’

PETA, ‘People for Ethical Treatments of Animals’ın açılımı.  Yani hayvanlara etik davranılması için uğraşan insanlar anlamına geliyor.  Böyle bir örgütün başkanlığını üstlenen Newkirk’in ‘bakamadığınızı öldürün’ lafı benim aklıma sığmadı.  İnternet’e girip Newkirk’in bu sorumsuzca söylenmiş sözlerinin doğruluğunu araştırmak istedim.  Bu laflarını yayınlayan siteyi bulamadım, zaten bu lafların doğruluğuna inanmak istemediğim için, bulmak da istemedim.  Tabii ki gözümden kaçan bir web sitesi olabilir.

Bu haberin doğru olduğunu varsayarsak… Newkirk’in tezi bakamadığımız hayvanı, onları umursamayan bu dünyadan kurtarmamız.  ‘Yeniden sahiplendirmeye çalışın’ diyebilir, ‘PETA’ya gönüllü olun, sahipsiz hayvanlara sıcak bir yuva kazandırın’ diyebilir, ‘Öldürmeyen bir barınağa götürün, maddi yardım yapın’ diyebilir… Fakat  ‘öldürün!’ demiş.

PETA hayvan haklarını koruyan belki de dünyanın en ünlü ve en başarılı organizasyonu.  Web sitesinde hayvanların neden hakları olmalıdır diyor ve hayvanların en temel hakları sıralanıyor:

- Hayvanlar yememiz için değildir.

- Hayvanlar giymemiz için değildir.

- Hayvanlar deney yapmamız için değildir.

- Hayvanlar çevre için kullanmamız için değildir.

- Hayvanlar hiçbir biçimde suiistimal etmek için değildir.

Peki, hayvanlar bakamadığımızda öldürmek için midir? Acı çektirecek bir hastalığa yakalanmadıktan sonra bir hayvan nasıl uyutulabilir? Ve bu nasıl etik olabilir?  PETA başkanı bu lafı ederse, PETA ne için çalışıyor?  Newkirk’e bunu karşılıklı sormak isterdim…

Ben kalben, bu demecin tercüme edilirken saptırıldığına inanmak istiyorum.

***

Benim için Pazar sendromunu aşmanın en iyi yollarından biri, haftayı iç açıcı, romantik bir komediyle sonlandırmaktır.  Amerikalıların “chick flick” tabir ettiği kadın filmlerini özellikle Pazar akşamları sinemada görmeyi tercih ederim.

Geçen hafta ‘Erkekler Ne Söyler, Kadınlar Ne Anlar’ adlı bir film seyrettim.  Ben bu yazıyı kaleme dökene kadar tahminimden çok köşe yazarı köşelerinde bu filme yer verdi.  O yüzden çok detaya yer vermeyeceğim, yine de bir iki cümle söylemeden edemedim.

Filmin en dikkatimi çeken yanı, kadınların üzmemek adına birbirini ilgisiz erkekler için ne kadar teşvik ettiği ve gelişen teknolojinin aslında kadın ve erkekleri yakınlaştırmadığı. Kadın ve erkeğin düşünme şekillerindeki farklılık, kadın erkek ilişkilerini irdeleyen ve son yıllarda moda olan Erkekler Mars’tan, Kadınlar Venüs’ten gibi kitaplarda detaylıca incelendi. Kadınlar da artık erkeklerle aynı şekilde düşünmediklerinin farkında, ama onlar sevgiye âşık.

Belki de ufak ilgilere büyük anlam yüklemeleri bundandır…