Dr. David Ojalvo lütfen buraya…

Ester YANNİER Köşe Yazısı
11 Şubat 2009 Çarşamba

Gazetemiz yazarları arasında hepinizin bildiği gibi çeşitli meslek gruplarında çalışanlar,  üniversite öğrenciler hatta lise öğrencileri de var.

İvo Molinas başkanlığında yapılan ilk toplantıda yeni katılanların eskileri, eskilerin yenileri tanıması amaçlı kısaca kendimizi tanıtırken, öğrenciyken Şalom ailesine katılanların bir kısmının artık ebeveyn olduğunu anımsayıverdik.

Zaman hızla geçiyor…

Gazetemiz Perspektif sayfası editörlerinden, Şalom Kitap ekimizin sorumlusu David Ojalvo’nun mezun olduğu haberini vermek istiyoruz.

Ulus Özel Musevi Lisesi mezunu olan Ojalvo, bu pazartesi günü itibarıyla İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Sık sık bilgisinden yararlandığımız David, mecburi hizmet sonrasında Psikiyatri dalında uzmanlık eğitimi almayı hedefliyor.

Doktorumuz David Ojalvo’nun başarılarının devam etmesini dileriz.

Artık bizim de bir doktorumuz var…

Ders çıkartılacak öyküler 

Ekonominin durumu malum… Bir çoğumuz iş yerlerinde çalmayan telefonları ara sıra yerinden kaldırarak “ acaba hat mı kesildi” diye kontrol dahi ediyor… Artık bu hale de geldik.

Benzer dönemler yaşamış olan büyüklerimiz, kimi zaman endişelerini dile getirseler de, çoğunlukla soğukkanlılıklarını muhafaza edebiliyorlar.

Bizler ise  internette ya sörf yapıyor, ya da mailleri okuyarak heyecanımızı ve her konuda karamsarlığımızı arttırma çabalarımızı tam güç çalıştırıyoruz.

İşte bunları yaparken internette rastladığımız, hayatımızda örnek alabileceğimiz kişilerin hayat görüşlerini aktaran öyküleri, yol gösterici olarak kabul edebiliriz değil mi?

Rahmet ve saygıyla  Üzeyir Garih’in bir çoğumuz tarafından bilinen  anlatısını bir kez daha paylaşıyorum…

****

1951 yılının Temmuz ayında 17 arkadaşımla birlikte İTÜ Makine Fakültesi’nden başarılı bir öğrenci olarak mezun oldum. O gün hayatımın en mutlu günlerinden biriydi. Sınavlara hazırlanmaktan para getirebilecek işleri altı aydır ihmal etmiştim. Parasızdım. Ancak Yüksek Mühendis diplomasını kazanmış olmaktan dolayı mutluydum. 

O sabah motor dersi hocalarımız, ikisi de asistan olarak çalışan Prof. Necmettin Erbakan ve Prof. Hakkı Öz’ün karşısında başarılı bir motor sınavı ve mezuniyete hak kazanmıştım. Bu olayı kutlamak için bir arkadaşımla Moda’da yazın ilk deniz banyosunu yapmayı ve kendimize bir ziyafet çekmeyi kararlaştırdık. Mayolarımızı yanımıza almıştık. Arkadaşım Moda’ya gitmeden önce yeni inşa edilen Levent Mahallesi’nde otobüsle bir tur atıp Türkiye’de o gün için yepyeni bir olay olan bir uydu villa kenti gezip görmeyi teklif etti. Merakla kabul ettim.

Levent, alt yapısı tamamlanmış villaları toparlar görünümdeydi. Yolları o zamanlar pek ender rastlanan bir şekilde tamamen asfalttı. Otobüsten inip merakla yürürken bir villanın kapısının önünde villa sahibi ile bir amelenin yüksek sesle tartışmalarına tanık olduk. Merakla yaklaştık. Bizi gören villa sahibi sanki içini dökmek ister gibi bize dönerek: -Burada temizlenecek bir su deposu var. Tam yevmiye veriyorum yapmıyor. Ne ister bilmem ki, diyordu.

Amele ise; -Bu iş geceye kadar sürer, kurtarmaz! Kahveye gidip yarına kadar uygun iş ayarlarım, diyordu. Arkadaşımla aynı şeyi düşünmüş gibi bakıştık. İkimiz de parasız sayılırdık. Amele yevmiyesi ise 6 lira idi. Bizim o günkü ihtiyacımızın hemen hemen iki misli. 

Villa sahibine bu işi yapmaya hazır olduğumuzu söyleyince, amele homurdanarak

-Canınız çıksın da anlayın halimizi, diyerek uzaklaştı.

Mayolarımızı giydik. Deponun pırıl pırıl temizlenmesi bir saat sürmemişti. O sıcak yaz gününde bahçede hortumla duşlandık. Havlu fabrikası sahibi olduğunu sonradan öğrendiğimiz ev sahibi, kim olduğumuzu anladıktan sonra altışar lira ile birer havlu hediye ederek ve birer gazoz ikram ederek uğurladı.

Bu işte kanımca tek kaybeden ‘Kurtarmaz!’ diyen amele olsa gerek.

İş mi çoktu?

İnsanlar mı tembeldi?

Neyi ‘kurtarmaz’ idi?

Bu güne kadar da anlamış değilim.

Üzeyir GARİH

________________________________________________________

Bir yere ulaşmanın ilk adımı, olduğunuz yerde kalmayacağınıza karar vermektir.

John Morgan