Küresel krize günah keçisi aranıyor...

“Sukot sevinci simgeleyen bayramdır. Bu bayram sahip olduklarımızın bizleri her zaman mutlu eden unsurlar olmadığını hatırlatmanın yolu da olabilir. Fiziksel bir ev yuva değildir. Bu bayramda Tanrı’ya; ‘bana bir sığınak ver’ yakarışının nedeni de budur.” Rav Benjamin Blech

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
15 Ekim 2008 Çarşamba

İstanbul’a bilimsel bir konferansa katılmak için geldiğini söyledi, doğduğu ülkeyi kısa bir süre için de olsa ziyaret etmiş olmaktan fazlası ile duygulandığını ifade etti. Şu anda Batı Şeria’da yer alan Ariel Üniversitesi’nde Moleküler Biyoloji Bölümü Başkanı. Her ne kadar siyasal görüşlerini paylaşmasam da Hanukoğlu, İsrail’de başarılı olmuş Türk asıllı bilim adamlarımızdan biri

Tel-Aviv’de iklim hala yaz; İsrailliler dalgalı denizi yeğliyorlar. Oysa ekim ayında o sakin denize girip, nispeten daha az yakıcı olan güneşte bir süre uçsuz bucaksız denizi seyretmek -ne yazık ki bu ülke adalar, koylar gibi hiçbir doğal güzelliğe sahip değil- insanı sakinleştiriyor. Bunun için de ‘tatil dünyanın neresinde olursa olsun güzeldir’ gibi beylik bir deyişten kendimi alıkoyamıyorum.

Kentte trafik karmaşası yaşanmıyor; trafik ışıkları bulunmasa da ayağınızı yaya geçidine uzatmanızla tüm taşıtlar size yol veriyor. Otuz yıl önce beni şaşırtan bu düzene bugün dahi alışamadığımı söyleyebilirim. Ne de olsa birazcık olsun heyecan arıyoruz…

Üstüne üstlük çoğunuzun tanıdığı Even Gvirol Caddesi’nde çıt yok; yeni bir uygulama ile gerçekleştirilen asfaltlama sonucu araç gürültüsü yok, yolda seyir halinde olan otomobillerin tekerlek seslerini bile duyamıyorsunuz. Tabi ki klaksona basmak da yasak… Uygarlık sessizlik mi, yoksa belli bir süre sonra, İstanbul’un o gürültü kirliliğini mi arıyor insan bilemiyorum?..

Evet tatildeydim;  Kudüs’te “Gan Ha Tanahim”i ziyaret ettim. Nuh Peygamber’in dişi-erkek gemisine aldığı bütün hayvanları izledikten sonra yükselerek tırmanan yol bizi gerçek boyutlarında inşa edilmiş simgesel Nuh’un Gemisi’ne götürdü.

Bayramın diğer bir günü de, 1886 yılında Baron Edmond de Rothscild tarafından şarapçılık yapmak üzere kurulmuş ve yeniden restore edilerek gezi alanı olarak düzenlenen ilk yerleşim bölgelerinden biri  Zihron Yaakov’u ve Ohel Yaakov Sinagogu’nu ziyaret ettim.

Ne gazete, ne televizyon, ne de internet… İnsan güncel yaşantıdan, sıkıntılardan, kaygılardan bir süreliğine de olsa böyle uzaklaşıyor.

Ancak henüz dibini görmediğimiz küresel krizin öncül dalgasını İsrail’de de hissetmemek mümkün mü idi? İstemeden de olsa radyodaki haber kulağıma ilişiyor: Hamas sözcüsü Fawzi Barhum finansal depremin faturasını ABD’deki Yahudi lobisine yüklüyor ve bankacılık sistemini elinde tuttuğunu iddia ettiği Yahudileri suçluyor. Her felakette Yahudileri günah keçisi olarak göstermek toplumlarda yaratılan nefret psikolojisinin tarihsel bir uzantısıdır.

Bu çağ dışı tutumun günümüzde, özellikle demokrasinin en ileri ülkelerinden biri ve ekonomik depremin kaynağı ABD’de de dile getirilmiş olması beni daha da hayrete düşürdü.

ABD’de antisemitizme karşı mücadele eden ‘Anti-Defamation League’ (ADL- İftira ve İnkâra Karşı Mücadele Birliği) kriz sonrasında bankaların yıkılmasından kilit mevkiindeki Yahudileri sorumlu tutan, en ağır itham ve aşağılamaları içeren, internet aracılığı ile yayılan e-postalarda büyük artış olduğunu belirtti. YouTube’da yer alan bir yayında da Dolar görüntüsü üzerinde; “ Siyonist bankalara güveniyoruz” şeklinde imalı bir yazı yer alıyor.

ADL Direktörü Abraham Foxman; “Çağdaş tarih bizlere uluslararası bir ekonomik kriz ortaya çıktığında antisemitizmin de yükselişe geçtiğini gösteriyor. Ve şu anda gözlemlediğimiz de budur” diyerek durum tespitinde bulunmakta.

Pembe satırlarla başladığım yazımı içinizi karartarak sonlandırmak istemiyorum. Sukot Bayramı’nda, Suka’dan baktığımızda dal ve bitkilerin arasından gökyüzünü ve yıldızları görür, Mısır esaretinden kurtulduğumuz günü, en zor koşullarda dahi umutsuzluğa düşmemek gerektiğini anımsarız. Kurtarma programlarının sonuç vermesini, ekonomik krizden dünyanın en kısa zamanda, en az zayiatla çıkmasını umut edelim.

HAG SAMEAH.