‘Petrol’e bağlı olmak ya da olmamak?

- Köşe Yazısı
13 Ağustos 2008 Çarşamba

21. yüzyılın süper güçlerini ne ekonomik büyüme, ne askeri güçler  belirleyecek. Önümüzdeki on yıllarda devletlerin ve şirketlerin enerji politikaları dünyada söz sahibi olacak. Bunun en önemli kanıtı ise halen petrol yüzünden yaşanan savaşlar .

İlginç bir şekilde 20. yüzyılda Amerika Birleşik Devletlerinin bulunduğu her savaşta ABD ekonomisi savaş sırasında büyüdü. Bu olgu ilk defa 2. Irak Savaşı sırasında değişti. ABD ekonomisi uzun yıllardan bu yana ilk defa durgunluk yaşamakta. Her ne kadar terörü önlemek için Irak’a girilse de esas sebebin özellikle Irak’ın güneyinde bulunan petrol kuyularını ele geçirmek ve bu kuyuları kendi çıkarlarına göre işletmek olduğu herkes tarafından bilinmekte.

Bugünlerde Kafkaslarda yaşanan savaşın bahanesi Güney Osetyalıları ve Abhazyaları korumak ise de esas sebebin yine Gürcistan’dan geçen petrol boru hattını ele geçirmek olduğu da bilinmekte. Bunun en önemli göstergesi ise Gürcistan’da patlak veren krizin üçüncü gününde ABD Başkanı George W. Bush’un  tehditler savurması, dünyanın petrole bağımlılığını ve önemini göstermekte. Öte yandan yaklaşık dört yıldır Sudan’da süren soykırım ve iç savaşta ABD Başkanı Bush’un doğru düzgün bir önlem almak istememesi petrolün önemini bir kez daha gözler önüne sermekte.

Dünyanın petrole olan bağımlılığı ve talebi gerek elektrik faturalarına gerekse benzin fiyatlarına etki etmekte. Aşırı petrol talebi ve tüketimi yüzünden ABD’de petrol fiyatlarını ortalama galon (3.8 litre) başına 4 dolar seviyesine çıktı.  Türkiye’deki fiyat ise neredeyse bunun üç katı. Benzin fiyatları en başta ABD’deki otomotiv sektörünü vurdu. Herkes daha küçük ve ekonomik arabalara yönelirken cip satışları ise durma noktasına geldi. Öyle ki Nissan yaptığı kampanyada bir cip alana bir sedan araba bedava veriyor.

Ford ve General Motor gibi üreticiler 2008 yılında binlerce çalışanının işine son verdi. Öte yandan bu üreticiler ekonomik ve kendi kendini şarj edebilen araçlar için yatırımı arttırmakta. Bunun yani sıra ABD başkan adaylarından Barak Obama’nın en önemli politikalarından biri yenilenebilir enerji üretimi. Yani Obama başkan seçilse de seçilmese de bu tip arayışların ve yatırımların devlet politikalarının gündeminde olacağı kesin.

Nükleer enerji ve petrol kaynaklarının dünyada ne kadar  savaşa ve soruna  yol açtığı malum. Yenilenebilir enerji kaynaklarının üretilmesi ise küresel ısınma dahil bir çok sorunu çözmek için kullanılabilir.

Yeni yüzyılda petrol bağımlılığından en fazla kurtulabilen ülkeler ayakta kalmaya devam edecekken, tükenecek olan petrole en fazla bağımlı olan ve sadece petrolden gelirini sağlayan ülkeler bu yüzyılda çok büyük yaşam sıkıntısı çekecektir.

Yenilenebilir enerji teknolojisine yatırım yapmak aynı zamanda yeni bir sektör ve yeni işgücü anlamına gelir. Bundan yaklaşık on yıl önce başlayan enformasyon devrimi sayesinde dünyada milyonlarca kişi Internet üzerinden dolaylı ve doğrudan iş sahibi olmuştu. Yeni bir sektör neden yeni iş kolları yaratmasın?