Zapping sonrası operasyon: Valkyrie

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
4 Şubat 2009 Çarşamba

Bazı haftalar vardır, fırtına gibi geçip gider. Olayların akışı hızlıdır, günlük temponuz yoğundur. Akşam yorgun argın eve geldiğinizde tek istediğiniz yemek yiyip ayaklarınızı bir güzel uzatmaktır. İşte böyle bir hafta yaşadım. Bir tek farkla, ayaklarımı uzatamadım. Zira gerginliğinizi atmadan o şekilde oturmanız da mümkün değil.

Son iki hafta yaklaşık her gün akşam yemeğini erken yemeğe çalıştık.Yemek saatini saat 20:00’de başlayan televizyon programlarına göre endeksledik. Bir haber programından diğer kanala zapping yapmaktan yorgun düştük. Hele Fatih Altaylı’nın Teke Tek programının yayınlandığı gece... Alt yazıyı gördüğümüzde hemen diğer kanala geçtik. Uzun süredir ailenin tüm fertleri bir arada televizyon izlememiştik. Dört kişi arasında sessiz bakışlar hiç bir zaman hayra alamet değildir. Yorumlar yapıldı ve reklam arası. Hemen farklı kanala geçtim. On dakika da ‘Aşk-ı Memnu’ izledim. Sonra tekrar haberlere döndüm. Bu bizim eve özgü bir tempo değildi. Çevremdeki herkes benzer bir tutum sergiledi. Gündem yoğundu. Aynı yoğunluğu gazetelerin köşe yazıları ile de yaşadık. O ne yazmış, bu ne söylemiş. Kendinizi bir kere konuya kaptırınca, dur durak dinlemiyorsunuz.

Bazen biraz garip olduğumuz da yadsınamaz. Her açıdan dolu beş iş günü yaşadıktan sonra, hafta sonunda sinemaya gittiğinizde, hoşça iki saat geçireceğiniz bir film seçersiniz. Ama  hayır, biz gider Hitler’e düzenlenen suikast ile ilgili ‘Operasyon Valkyrie’  filmini izleriz. Ordan  da boğulmuş vaziyette dışarı çıkarız.

* * *

“Biz sizi çok severiz” ile başlayan cümleler beni her zaman tedirgin etmiştir. Neyin ispatıdır veya neyin savunmasıdır algılamak mümkün değil. Onun içindir ki tolerans/ hoşgörü sözcükleri kullanıldığında kendimi tuhaf hissederim. Bunlar tanımlanabilecek duygular değil. Hatta soyut ötesi diyebilirim. Ama buna karşın beklenmedik anda karşınıza çıkan birkaç söz veya birkaç satır size yeniden dinginliğinizi kazandırıyor.

İşte e-postama gelen bir yazı:

“Merhaba Şalom, Merhaba Şalom Ailesi, Son yaşananlardan sonra, belki canınız sıkkın, belki moraliniz bozuk. Ben bu noktada, birşeyler değiştiremem, bir şeyler yapamam belki ama elimden gelen tek birşey var, o da size destek mesajı yazmak. Az evvel bir haber okudum, biraz da o yüzden yazdım. Habere göre, Türkiye’den İsrail’e göç eden insan sayısı son olaydan sonra iki katına çıkacakmış. Bu haber üzdü beni. Naçizane birşeyler diyeceğim. Lütfen okuyucularınızla paylaşın, bu ülke herkesin olduğu kadar sizin de ülkeniz, bunu söylememe zaten gerek yok. Ama şunu söylüyorum, bu ülkenin size ihtiyacı var. Lütfen bunu da bilin. O yüzden sakın vazgeçmeyin, sakın aksini düşünmeyin. Bu ülkenin sizin renginize ihtiyacı var. En güzel dileklerimle. Hüseyin AYDIN”

* * *

Sonuç olarak, bütün renkler güzeldir. Yeter ki bir arada kullanmasını bilelim.