Olmert: “İşgal ettiğimiz topraklardan hemen çıkmalıyız”

Erol Güney Köşe Yazısı
12 Kasım 2008 Çarşamba

Olmert, Knesset’te İsrail’in 1967 Savaşı’nda işgal ettiği topraklardan bazı ufak değişiklikler dahilinde çekilmesi gerektiğini dile getirirse, sağ kanada mensup partilerin ona engel olacağını veya söylediklerinin dinlenmeyeceğinin bilincinde. Bu nedenle Rabin’in ölümünün 13. yılı anma töreninde kendisine sunulan imkanı kullanarak, İsrail’in zaman geçirmeden işgal ettiği topraklardan çekilmesi gerektiğini açıkça ifade etti. Başarılı oldu da. Knesset üyeleri, orayı terk eden  iki kişinin haricinde, kendisini  dinledi. Barak ve Netanyahu, Olmert’in ardından önceden hazırladıkları konuşmalarını yaparken, törenin ciddiyetini bozmamak adına eleştirmediler. Sonuç olarak Kneesset’teki töreni, gerek televizyondan gerekse radyodan izleyen binlerce kişi, Olmert’in konuşmasının tamamını dinleyebildiler. Senelerce ‘Büyük İsrail’ hayalinin peşinden koşmuş bir adamın, şimdi ileri sürdüğü savları inceleme şansını elde ettiler.  Olmert, çoğunluğu ikna edebildi mi? Bunu söyleyebilmek mümkün değil. Ancak birçok kişinin bu hayati konu üzerinde daha kapsamlı düşünmesini sağladı. Olmert aynı zamanda, binlerce yerleşimcinin yerleşim bölgelerini boşaltmasının nasıl sağlanacağı konusunda önemli fikirlerini de belirtti. Olmert’in daha 3-4 ay başbakanlığını sürdüreceği hükümet, henüz yerleşim bölgelerinin bir kaç tanesini bile boşaltabilmiş değil. Hükümet, ancak yeni bir suikastın nasıl durdurulabileceği konusunda alınacak önlemleri tartışıyor. Sosyal güvenlik bakanına göre yerleşimcilerin arasında böyle düşünen kişiler olabilir.

10 Şubat’ta yapılması beklenen demokratik seçimler için, hazırlıklar devam ediyor. Netanyahu önderliğinde Likud  10 yıl önce partiyi  terk eden tanınmış iki politikacıyı bünyesine geri getirme  kararı aldı. Bu kişilerden biri Menahem Begin’in oğlu Benny Begin, diğeri ise İsrail’in en yetenekli politikacılarından biri olan Dan Meridor. Ancak Benny Begin ‘Büyük İsrail Partisi’ yandaşlarından ve bu yöndeki fikirlerini değiştirmedi. Öte yandan merkezde bir adam olan Meridor ile Begin’i aynı hükümette bir araya getirmek oldukça zor görünüyor.Netanyahu, Washington’da Obama olduğu sürece Likud’un sağa eğilimi olmaması, merkezde bir parti olması gerekliliğini anladı.

Obama ve İsrail sorunu

Barack Obama geçen temmuz ayında üst üste yaptığı konuşmalarda: “ Seçilirsem, Beyaz Saray’a girer girmez yapacağım ilk iş, İsrail- Filistin bunalımına bir çıkış yolu aramak olacak” demişti.  Obama şimdi, ABD’nin başkanı seçildi ve Ocak ayında Beyaz Saray’da göreve başlayacak. Acaba sözünü tutacak mı?

Biraz gecikmeli olsa da tutacağını düşünüyorum. Zira, Kasım ayından itibaren ABD ve tüm dünya ekonomik bir krize girdi ve ABD başkanının ilk işi ülkesini bu krizden kurtarmak olacak.  Hiç şüphe yok ki Obama,  ABD’nin Ortadoğu uzmanlarına danışarak İsrail- Filistin sorunu ele alacak ve ancak bir çıkış yolu bulabilecekler mi?  Kendisinden önceki ABD başkanları ve birçok devlet adamı çözüm getirmek için uğraşmış ama bir sonuca ulaşılamamıştı. Obama’nın onlardan daha çok mu şansı var?

Obama’nın diğer arabuluculardan biraz daha fazla şansı olduğunu söyleyebiliriz. Seçimleri kazanmasıyla hem Obama’nın hem de ABD’nin prestiji yükseldi. İsrail ve Filistinliler bu yeni başkanla sıkı temaslarda bulunmak için özel çaba sarf edecekler.  ABD’nin yeni başkanı Obama, Rahm  Emanuel’i Beyaz Saray Genel Sekreteri olarak atamakla  Yahudilerle iyi bağları olacağını teyit etmiş oldu.   Emanuel’in İsrail’e karşı bir sempatisi olduğu ve oraya giderek bir süre gönüllü çalıştığı biliniyor.   Ancak Obama’nın  İsrail imajı ne eski Likud  ne de tüm yerleşimcilerin desteklediği İsrail değil.  Obama, ılımlı ve İsrail ile anlaşmak isteyen Filistinlilerle temas kurarak, anlaşma zemini bulmaya çalıştı.  Obama’nın seçildikten sonra,  İran’ın atom silahına sahip olma arzusunu “kabul edilemez” olarak nitelemesi Tahran’da öfke uyandırdı.

 

Yerel seçimler

Yazımı kaleme alırken İsrail’de yerel seçimler yapılıyor. Bilindiği üzere  söz konusu seçimler büyük partiler arası değil, özellikle gençlerden oluşan yerel gruplar arasında gerçekleşiyor.

Büyük kentlerde seçime iştirak edenlerin sayısı az iken, küçük kasaba ve Filistinlilerin yaşadıkları bölgelerde seçim heyecanı yaşanıyor.  İsrailliler en çok Kudüs seçimi ile ilgileniyor ve bir dindarın mı yoksa, iş adamı   Gaydamak’ın mı kazanacağını  merak ediyorlar.  Rus kökenli Gaydamak  Doğu Kudüs’te oturan, sadece yerel seçimlerde oy hakkı olan  250 bin Filistinlinin oyunu almaya çalışıyor.