Demokrasi güzel şey

Barack Obama’nın zaferi üzerine kilisede “Martin Luther King Aleluya” sözleri ile dua edenler, Grant Park’ta zafer konuşması sırasında Senatör Jesse Jackson’un sevinç gözyaşları… Siyahî liderin ‘değişim’ sloganıyla Beyaz Saray’a başkan seçilmesi hiç şüphe yok ki sadece Amerika’yı değil dünya tarihini etkileyecek önemli bir olaydır.

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
12 Kasım 2008 Çarşamba

Tüm dünya ABD’de Afrika kökenli bir başkanın seçilmesini büyük coşku ile karşıladı; Çin’de, Vietnam’da, Afganistan’da, baba toprağı Kenya’da. Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, Hamas, Hizbullah, Filistin lideri Mahmud Abbas, İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad hepsi iyimser.

Avustralya’da Aborjinler, Tibetliler bir gün bizden de bir başkan seçilir mi diye düşünerek umutlanıyorlar. Kübalılar bile ABD ambargosunun kaldırılabileceği beklentisi içindeler…

İran politikasının ne olacağı konusunda kuşku duyan İsrailliler, yeni başkanın uzun süre iç sorunlarla ve Bush döneminden kalan enkazın onarımı ile meşgul olacağına, Filistin-İsrail barışının yeni başkanın gündeminin ilk maddeleri arasında yer almayacağına inanıyorlar. 1931-1948 yılları arasında Filistin’de İngiliz Mandası’na karşı mücadele eden İrgun mensubu bir militanın oğlu olan Rahm (Rahamim) Emanuel’in Başkanlık Genel Sekreterliği’ne atanması Obama’dan İsrail’e bir ‘göz kırpma’ olarak algılanabilir.

Türkiye açısından da ‘sözde soykırım’ konusunda sıkıntı yaşanmayacağı kanısı yaygın; nitekim Başbakan Tayyip Erdoğan da; “Türkiye-Amerika ilişkileri oradaki yönetimin değişmesi ile değil, ABD ile Türkiye’nin kendi aralarındaki strateji ile belirlenmiştir, bununla da devam etmeli” diyerek bu görüşü doğrulamaktadır.

Barack Obama’nın ‘değişim’ sloganıyla Beyaz Saray’a seçilmesi hiç şüphe yok ki sadece Amerika’yı değil dünya tarihini etkileyecek önemli bir dönüşümdür. ABD’de yüzyıllardır süregelen ayırımcılığın, gizli ırkçılık korkusunun kökünden yıkılması ABD demokrasisinin zaferidir ve pek çok ülkenin bu tarihi olgudan dersler alması gerekiyor.

* * *

Adalar Belediye Başkanlığı’na adaylığını koyacağını belirten Yusuf Bahar bu hafta gazetemizi ziyaret etti. Mensubu bulunduğu siyasi partinin görüşlerini benimsemeyebilir ve oyumuzu ona vermeyebiliriz. Belediye Başkanımız Coşkun Özden’e karşı her zaman minnet borcumuz vardır ve cemaatimize bugüne kadar gösterdiği yakın ilgiyi unutmamız mümkün değildir.

Ancak yine de hangi dini azınlıktan olursa olsun -başbakan demeye dilim varmıyor- ama dini azınlıklardan bir belediye başkanının seçilmesi ABD örneği karşısında küçük de olsa önemli bir adım oluşturmaz mı? Dünyada Türkiye’nin demokrasiye olan bağlılığını ve bu doğrultudaki imajını güçlendirmez mi?

Mevcut siyasi partilerin tabuları yıkarak yaklaşan yerel seçimlerde bu yönde adaylar belirlemeleri değişen dünyada çok mu hayalcilik olurdu?

Şişli, Beşiktaş, Kadıköy gibi yerleşim yerlerinde dini azınlıkların oy potansiyellerinin fazla bir anlam ifade etmediği, en azından belli bir adayın seçiminde etkin olamayacağını biliyoruz. Ancak Adalarda bu mümkün ve niye olmasın ki…

* * *

Geçtiğimiz günlerde ismini anımsamadığım bir din bilginine, Bereşit’te yer alan; “Tanrı yeryüzünde insanı yarattığına pişman oldu ve kalbinde ıstırap çekti” cümlesi hatırlatılarak, her şeyi planlayan ve geleceği bilen Tanrı’nın bu pişmanlığının nasıl açıklanabileceği soruldu.

Din bilgini, Tanrı’yı aksi yönde ikna edebilme olanağına sahip bulunmadığını nükteli bir şekilde dile getirdikten sonra, Tora’daki bu ifadenin ‘Noah’ (Nuh Peygamber) bölümünden hemen önce geldiğini ve Yaratan’ın, Tufan sayesinde yozlaşan insanlığa bir ders verdiğini, ancak insanı ve diğer canlıları tümüyle yok etmek istemediğini belirttir.

Akedat Yitshak’da da (Yitshak’ın Kurban Edilmesi) Tanrı’nın böyle bir ıstırap çekmesiyle, geleceği bilmesi arasında çelişki bulunmadığı açıklanır ve fidan dikip onu yetiştirmek için elinden gelen her şeyi yapan biri örnek olarak gösterilir. Ancak fidan büyüdüğünde adamın bunca emek verdiği ağacı budaması gerekecektir ve bunu yaparken de üzüntü duyacaktır. (Tora, I.Kitap, say. 36)

Son küresel ekonomik kriz ile yukarıda anlattığım yorum arasında bir koşutluk aradığım ve Obama’yı insanlığı kurtaracak olan Noah’a benzettiğim gibi bir sanıya kapılmanızı kesinlikle istemem. Sadece ilginç gördüğüm bir görüşü paylaşmak istedim.