Günlük bir gazeteden esinlenmeler

Millilerimizin başarısı, Fatih Terim’in karizması, cumhurbaşkanının onayladığı protokol listesi, Avrupa’nın yeni Yahudileri, Esin Acıman’ın Ayşe Arman ile söyleşisi, Agos’taki feminist deprem bu haftaki yazımın konusunu oluşturdu.

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
2 Temmuz 2008 Çarşamba

Eve gelen günlük gazetelerin genelde sayfalarını şöyle bir çevirir, başlıklarına göz atar,  ilginç bulduğum bir iki köşe yazısını okurum.

Oysa öğrencilik yıllarımda Abdi İpekçi’siz bir güne başlamak, dünya-ülke gerçeklerinden soyutlanmaktı benim için. Tabi iletişimdeki inanılmaz gelişim sayesinde gün boyu, anında gelişmeleri izleyebilmenin bunda etkisi çok fazla.

Bu hafta sonu Hürriyet Gazetesi’nin sayfalarını daha bir dikkatli didikledim. İlkin vefat ilanlarına baktım ve ‘Allaha şükür tanıdığım biri yok’ dedim. Sonra Hadi Uluengin’i okudum; köşesini Milli Takım’ımızın başarısına odaklamış. Terim ve aslarının ‘rasyonel, estetik ve matematik’ bir futbol sergileyerek Avrupa kitlelerini fethettiğini yazmış.

Millilerimizin bizlere turnuva süresince inanılmaz bir rüya yaşattıkları, Türkiye’nin en etkin bir şekilde tanıtımını gerçekleştirdikleri tartışılmaz…

Ancak İmparator ‘zafer yorgunluğunu çıkartırken’, Ahmet Hakan’ın 18 Haziran tarihli köşesinde, ‘Fatih Terim’den nefretimin 8 nedeni’ başlığı altında, teknik direktörün ‘alçakgönüllülüğüne’ (!) ilişkin değinmelerini, Yıldıray gibi yıldızları egosunu tatmin için kadroya almamasını, Halil Altıntop’u ilk karşılaşmalarda yanlış yerde oynatarak işlediği taktik hataları bir anda silip unutuyor muyuz?

Övgüde de, eleştiride de kantarın topuzunu kaçırmayalım…

“Garip suçlama” başlığı ile yine aynı gazetede yer alan haberde Almanya’daki Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin direktörü Prof. Faruk Şen’in İshak Alaton’un “Avrupa’nın yeni Yahudileri Türkler” yorumu nedeniyle görevini kaybedebileceği belirtiliyor, eski milletvekili Bülent Akarcalı da Yalçın Bayer’in köşesinde Şen’e arka çıkıyor. Haberde Alaton’un daha evvelce ne yazdığı da anımsatılsaydı konuya daha iyi vakıf olabilirdik belki de…

Enine boyuna okuduğum Hürriyet Gazetesi’nin cumartesi günkü nüshasının manşeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayladığı yeni protokol listesine ilişkindi; ‘Sayın Yargıç bir adım geri’. Yargı mensupları (Yargıtay, Danıştay daire başkan ve üyeleri) 51. sırada yerini koruyan Diyanet İşleri Başkanı’nın 6 sıra gerisinde kalmış…

Protokol deyip geçmemek lazım, anımsıyorum bizim yirmi kusur bin kişilik Yahudi cemaatinde bile birkaç yıl önce sıralama nedeniyle az patırdı kopmamıştı. Hayatta ne yaptığın değil, nerede durduğun önemli. Ego insan yapısının en büyük zaafı ne yazık ki…

Şalom’da bir ay kadar önce Psikolog Esin Acıman’ın “Kadın doğmak, kadın olmak” adlı kitabı ile ilgili bir söyleşi yayınlanmıştı. Bu kez psikolog Hürriyet’in ‘Cumartesi’ ekinde ‘Her çocuk bir proje mi acaba?’ başlığı altında Ayşe Arman’ın konuğu olmuş.

Acıman, çocukların yenidünyaya uyum sağlamaları için olabildiğince aileleri tarafından seyahate çıkartıldıkları, yaz okullarına verildikleri, dünyanın onların ayaklarına götürüldüğünü belirtiliyor bu söyleşide.

“Yenidünyanın başarısız çocukları yuttuğu” şeklindeki Esin Acıman’ın görüşü küreselleşen dünyanın gerçekleri ile örtüşmekte ise de çocuk olgusuna salt mutlu bir azınlığın perspektifinden bakılmaması gerektiğine inanıyorum.

Hafta sonu gazeteleri gerçekten daha renkli oluyor. Agos’un bir yazarının kavanoz hikayesi ile başlayan ve gazete yönetiminin tutumu ile büyüyen tartışma da Hürriyet’in baş sayfasına taşınmış. Keşke kavanoz yerine yazarın yeni çıkan kitabından daha fazla söz edilseydi.

Ne diyeyim, hayırlı yazlar… Dikkat aşırı sıcaklar insana olmayacak şeyler yaptırabiliyor…