Gerçek mi?

Vedat LEVENT Köşe Yazısı
25 Haziran 2008 Çarşamba

Avrupa’da “Türkler nasıl yenilir?” konulu esprili mailler gruplarda, bloglarda ve web sitelerinde dolanmaya başlamış…

27 senedir (yani kendimi bildim bileli) son dakikalarda yediği gollerle şerefli mağlubiyetler yaşayan güzel ülkem, bir anda Avrupa’nın flaş takımı olmuş… Yıllarca unutulmayacak galibiyetler dizisine imza atmış…

Kupaya ilk defa bu kadar yakınken efsanenin de efsanesi koltuğuna oturan İmparator Fatih Terim, üç beş gazeteciye laf yetiştirmek için özel basın toplantısı yapmış…

Çek Milli Takım Teknik Direktörü Karel Brükner : “Bu maçı unutmam için pek çok geceyi uykusuz geçireceğim! “ demiş…

Hırvatistan Teknik Direktörü Biliç: “Aklıma gelen başıma geldi. Türkler karşısında son saniye bile gol atmak yetmiyor… Son kurbanları da biz olduk. Henüz 39 yaşındayım. Kariyerimde uzun yıllar var ama bir daha böyle bir maç yaşayacağımı sanmıyorum” demiş…

Güzel ülkem, 408 dakika maç yapmış, sadece 9 dakikayı önde götürerek yarı finale çıkmış, dünya rekoru kırmış…

Yarı finalde görev yapacak üç teknik direktörün Türkiye kariyeri varmış. Diğeri ise gelecek sezon Türkiye’de çalışacakmış…

Yarı final öncesi rakip dünyanın en güçlü ekollerinden biriymiş…

Takımın beyni Nihat Kahveci, sakatlığından dolayı İspanya’ya dönmüş. Ekibin en etkili futbolcuları, ya sakat ya da sarı kart cezalısıymış.

Fatih Terim, üçüncü kaleciyi sahaya sürebilir miyim diye UEFA’dan izin istemiş…

Buna rağmen Türkiye’de kimsenin içinde Almanya’yı eleyemeyeceklerine dair bir korku yokmuş…

Almanya medyası, Türklere karşı son dakika 3-0 öndeysek bile onlardan korkarız diyormuş…

Bu esnada henüz takıma hiçbir katkısı olmayan Emre, yine yeni yeniden gazetecilere küstahlık yapıyormuş…

Fenerbahçe’de yedek golcü muamelesi gören Semih Şentürk, Galatasaray’ın yıldız adaylarından Arda, sakatlıktan dökülen Servet, Villareal’in umudu Nihat Milli Takımı sırtlamış…

Bu en önemli vitrinde kariyeri tavan yapacakken bir çuval inciri bir anlık gaflete düşerek berbat eden Volkan, o hareketi yaparken neler düşünmüş?

14 milyon dolar federasyon kasasına girmiş… Kimsenin bu kadar parayı nereye harcayacağı konusunda bir fikri yokmuş,  çünkü daha önce hiç bu kadar paraları olmamış…

2009’da turizm patlaması bekleniyormuş. Başbakan, eşini maça götürecekmiş…

Rüya mı?

Delilik mi?

Efsane mi?

Destan mı?

Gerçek mi?

Eğer gerçekse, açıkçası ben hala inanmakta zorluk çekiyorum…?