İsrail’de meteorolojik ve politik fırtınalar

Geçtiğimiz salı günü İsrail medyası halkı, çarşamba günü yağmur, kar ve çok soğuk hava eşliğinde gelecek olan şiddetli fırtına ile Winograd Raporunun yayınlanması, hâkimlerin basın konferansında 18 ay önce yaşanan ikinci Lübnan Savaşı’nda ordu ile hükümetin tutumunu açıklaması sonucu çıkacak politik fırtına karşısında hazırlıklı olmaları uyarısında bulundu.

Erol Güney Köşe Yazısı
31 Ocak 2008 Perşembe

Geçtiğimiz salı günü İsrail medyası halkı, çarşamba günü yağmur, kar ve çok soğuk hava eşliğinde gelecek olan şiddetli fırtına ile Winograd Raporunun yayınlanması, hâkimlerin basın konferansında 18 ay önce yaşanan ikinci Lübnan Savaşı’nda ordu ile hükümetin tutumunu açıklaması sonucu çıkacak politik fırtına karşısında hazırlıklı olmaları uyarısında bulundu.

Meteorolojik fırtınanın iki ya da üç gün sürmesi beklenirken etkilerini en aza indirgemek için gereken önlemler alınıyor. Ancak soğuğa pek de alışık olmayan İsrail halkı için bu çok kolay olmayacak. Zira daha şimdiden soğuğun etkisiyle sıcak bir barınak bulamayan evsiz birçok insan öldü. Kar küreme makineleri yolları açmak üzere hazır durumdalar. Havaalanları ise özel alarmda… Güney Negev’de bulunan havaalanı diğer havaalanlarına iniş yapamayan uçakların inişine hazır hale getirildi.

İsrail için son derece olağandışı olan bu hava koşulları aynı zamanda, Winograd Komisyonu’nun çarşamba günü saat 6’da Kudüs’te Binyaney Hauma Uluslararası Merkezi’nde gerçekleştireceği basın konferansı ile içiçe girmiş durumda. Komisyon, Kudüs Belediyesinden basın konferansına katılacak yüzlerce gazetecinin ulaşabilmesi için yolları açma konusunda elinden gelen gayreti göstermesini istedi. Komisyon üyelerinin merkeze ulaşımı için zincirli bir araç talebinde de bulunuldu. Kudüs Belediye Başkanı kendisi için bu görevin hiç de zor olmadığını söyleyerek ekibine 500 kilometrelik yolu açık tutmaları, sosyal yardım kuruluşlarının da yaşlı, evsiz ve soğukla mücadelede yetersiz kalan diğer kişilere destek olmaları emrini verdi. Ancak önümüzdeki cuma hava koşullarının normale dönmesi beklense de politik fırtınanın daha da güçleneceği düşünülüyor.

Politik fırtına

Winograd Komisyonu’nun 75 tanık ve araştırmacının tanıklıkları ile 10 milyon şekele mal olan 500 sayfalık raporunda çok fazla bilinmeyen gerçeklere rastlanmayacak. Konu hakkında çok şey yazıldı, tartışıldı, medyada makalelerle ve roportajlarla yer aldı. Ancak sorumlu kişilere ve özellikle Başbakan Ehud Olmert’e yöneltilen eleştirilerin boyutu önem taşıyor.

Başbakan Olmert’in  ve bazı yetkililerin  savaş sırasında bir çok hata yaptıkları, ve raporun bu hataları vurgulayacağı bir gerçek. Rapor, Olmert’in politik geleceği, istifası ya da görevde kalması konusunda herhangi bir tavsiyede bulunmayacak. Olmert ve sorumlu diğer kişilere yöneltilen eleştiri dozu, onların kamuoyunun gözünde görevde kalma ya da gitme konusundaki yargılarını etkileyecek. Tabii ki bu teorik bir düşünce sadece… Oysa pratikte durum çok daha değişik… Genelkurmay Başkanı Halutz ile Savunma Bakanı Amir Peretz’in yanı sıra savaş esnasında orduda sorumlu kademelerde görev alan birçok general zaten hâlihazırda istifa ettiler. Şu anda sorumlulardan tek görevde kalan, gitmeyi reddeden Başbakan Olmert’tir. Görevde kalması, yaptığı hataların sorumluluğunu üstlenmediği anlamına gelmiyor. Ancak şimdi hata olarak kabul edilen durumların o dönemde yanlış olarak görülmediğinin de altını çiziyor. Şimdi Lübnan sınırında sessizlik hakim, durum savaş öncesine göre çok daha iyi, uluslararası askeri güç İsrail ile Hizbullah arasında konuşlanmış durumda. Hizbullah’ın cephanesini yenilediği bir gerçek olsa da,  kullanmaya hazır değil, zira böyle bir davranışa kalkışırsa ödeyeceği bedel çok yüksek olur.

Olmert, hata yapanların bu hataları tamir edebileceklerini savunuyor. Orduda ciddi düzeltmeler ve reformlar yapılırken, sınırda da az sayıda değişiklikler uygulanıyor. General Aşkenazi’nin komutanlığındaki ordunun bundan 18 ay öncesine göre çok daha hazırlıklı olduğu tartışılmaz.

Aslında Winograd Raporu savaşta yaşananlardan Genelkurmay Başkanı Dan Halutz’u sorumlu tutuyor. Görülüyor ki sivillerden çok ordu suçlanıyor. Genelkurmay Başkanı  raporda belirtilen hataların şimdi düzeltildiğini  kamuoyuna ispat etmek üzere  yüksek rütbeli subaylarını görevlendirdi. Rapor aynı zamanda, geçen yıllarda Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanlığı yapan, şimdi ise hükümette görev alan Ehud Barak ve Şaul Mofaz’ı da eleştirirken Başbakan Olmert’in sorumluluğunu azaltıyor.

Durum krizin merkezinde rol alan Barak için oldukça ciddi.  Zira bir kaç ay önce İşçi Partisi Başkanı ve Savunma Bakanı olduğunda Barak halka Winograd Raporu’nun açıklanmasını takiben Olmert’in istifasını isteyeceği sözünü vermişti. Şimdi düzensizliği yaşayan ihtiyat askerleri, evlatlarını kaybeden aileler Barak’ın istifasını ve İşçi Partisi’nin koalisyondan çekmesini istiyorlar. İşçi Partisi çekilirse hükümette çoğunluğa sahip olamayacak Olmert istifa etmek zorunda kalacak.

Olmert bunu istemiyor. Bu nedenle tavizde bulunacak. Seçimler önümüzdeki senenin mart ya da nisan ayında yapılacak. Bu süreçte Olmert 3 yıl iktidarda kalmış olacak. Bu zaman zarfında Bush’un ve Rice’ın önderliğinde İsrail- Filistin görüşmelerinin olumlu sonuçlanıp sonuçlanmadığı görülecek.

Tavizi vermesi beklenirken, Olmert bu formülden vazgeçmiş görünüyor. Ona ve ekibine göre seçim bu yıl ekonomiye milyonlarca harcama yükü getireceğinden hiçbir parti Filistinlilere kabul edilmesi zor tavizlerde bulunma cesareti gösteremeyecek. Taviz verilmeden de anlaşmak imkânsız. Erken seçim, Bush ve Rice’ın desteği ile ön görülen Mahmut Abbas’la anlaşma şansını yok edebilir.

Erken seçim, kaçınılmaz olarak Netanyahu’yu ya da sağ kanadın parti lideri Lieberman’ı ve Gaydamak’ı başa getirebilir. Olmert, Barak’ın erken seçimi sadece kişisel nedenlerle desteklediğini ve İsrail’in barış şansını düşünmediğini ifade etti.

Buna yanıt veren Likud, hükümetin halkın iradesini yansıtması gerektiğini, oysa şimdiki hükümetin bunu yapamadığını ileri sürdü.

Barak ise Winograd Raporu’nu büyük dikkatle okuyacağını ve kararını kamuoyuna gelecek hafta açıklayacağını bildirdi. Şu anda üç partili Olmert istifa etmezse partilerinin istifa etmesi gerektiğini açıkladılar. Eğer Olmert istifa eder, Kadima  onun yerine Tsipi Livni, ya da başka bir Knesset üyesini başkanlığa getirirse, İşçi Partisi koalisyonu bozmayacak. Olmert bu çözümü kabul etmeyeceğine göre bu safhada neler olacağı bilinmiyor. Ancak gözlemcilere göre en uygun yol,  İsrail’in şimdiki durumunu muhafaza etmesi olacak.

Gazze’nin durumu ne olacak?

Gazze halkı, Hamas’ın Gazze’yi Sina’dan ayıran güvenlik duvarını yıkması üzerine özgürce, ihtiyaçlarını satın alabildikleri bir kaç gün geçirdiler. Halkın birçoğunun maddi sorunu olmadığı da bu vesile ile ortaya çıktı. Şimdi Mısırlılar Gazze’yi Sina’dan ayıran duvarı onarmaya çalışıyorlar. Ayrıca İsrail elektrik üretimi için yeterli yakıtı sağlayacağını, ama şimdilik başka konularda yardımcı olmayacağını açıkladı.

Mısır bir yandan El-Fetih ile, diğer yandan Hamas ile görüşmeler başlatarak Mısır sınırını kimin kontrol edeceği konusunu konuşacak. Mahmut Abbas kendi güçleri olması konusunda ısrar ederken, Hamas kendisinin de katılmak istediğini söyledi. İsrail güvenlik duvarının onarılmasını, ayrıca Kassam füzelerinin atılmasının engellenmesini de talep etti. Eğer Sderot ve yakınlarına füze atılımı durdurulursa bölgede durum normale dönecek ve eskisi gibi hem Mısır, hem İsrail sınırından geçişler zaman zaman gerçekleşecek. Böylece tecrit edilme duygusu azalacak.

Şimdi Gazze halkının yaşamını kolaylaştırmak için çözüm bulma zamanı. Büyük bir hapishane gibi görülen Gazze’den sınırı geçen insanların neşesine bakıldığında, herkes  bu halkın yaşamının kolaylaştırılması görüşünde birleşti.

Eğer bölgenin gelişmesi için yapılan planlar gerçekleşirse Gazze yaşanılacak bir yer olacak.