İki anket ve düşündürdükleri...

`European Jewish Press`in web sayfasında yer alan, İsrail- Filistin barışı ve Fransız Yahudisi İlan Halimi`nin hunharca öldürülmesine ilişkin iki farklı anket bazı güncel konulara değinmeme neden oldu.

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
7 Kasım 2007 Çarşamba

Ertelenmediği takdirde, Kasım ayının sonlarında düzenlenmesi öngörülen Annapolis Konferansı’nda, Mahmud Abbas ve Ehud Olmert’in, İsrail ve Filistinlilerin yan yana iki devlet olarak yaşamaya karar verdiklerini tüm dünyaya açıklamaları bekleniyor. Ancak Kudüs’ün statüsü, kalıcı sınırların belirlenmesi, göçmenler sorunu gibi pek çok can alıcı konuya çözüm bulunması için karşılıklı görüşmeler konferans sonrasında da sürdürülecek.
Kalıcı çözüm yolunda en büyük engeli, terörün sona erdirilememesi oluşturabilir. Gazze’de Hamas, İran’ın desteği ile güç kazanmayı ve bölgeyi denetimi altında tutmayı sürdürüyor. Bu durumda ‘Bush dönemi tamamlanmadan barışa ulaşacağız’ yönündeki Olmert’in açıklaması ne derece gerçeği yansıtmakta?
‘European Jewish Press’ sitesinde gerçekleştirilen bir ankette; “İsrail- Filistin barışının gerçekleşebileceğine inanıyor musunuz?” sorusuna ‘evet’ diyenlerin oranı sadece yüzde altı. ‘Hayır’ diyenler yüzde 92, yüzde iki de kararsız.
‘İstanbul Entikaları’ kitabının yazarı ve  ‘Hertzliya Küresel Araştırma ve Uluslararası İlişkiler Merkezi’ yöneticisi, dünyanın önde gelen Ortadoğu uzmanlarından Prof. Dr. Barry Rubin’in ‘Filistinli liderlerin on kuralı’ başlığı altında derlediği ilkeleri özetleyerek aktarmak istiyorum:
-  Filistinliler diğer Filistinlilerin İsrail’e saldırılarını engelleyemezler.
-  Aşırılık kahramanlıkla orantılıdır. En uç görüşü savunan her zaman haklıdır.
-  Şiddet İsrail’e zarar verecek ise ‘zafer’ anlamını taşır.
-  Hiçbir İsrail hükümeti diğerinden iyi değildir.
-  Filistinliler hep mağdur taraf olduklarından İsrail’e ödün veremezler.
-  Hiçbir Filistinli İsrail’e karşı saldırılarından dolayı hapsedilemez.
-  İsrail’e düzenlenen saldırılar nedeniyle El Fetih hiçbir Filistinliyi cezalandıramaz.
-  İsrail’i haritadan silmek ahlaki açıdan doğrudur. Aksini düşünen dışlanır.
-  Geri dönüş hakkının tanınması önceliklerin en başında yer alır. Bu hak bir Filistin devletinin kurulmasından da önemlidir.
-  Bazı kazanımlar elde etmek adına İsrail ile ihtilafı sona erdirmemek gerekir. Sabırlı olmak, gelecekte Filistinlilerin tam zafere ulaşmalarına yol açacaktır.
Filistin halkı tarafından genellikle benimsenen bu anlayışın değiştirilmesi, Mahmud Abbas yönetimi ile El Fetih’in Hamas’ın gücünü zayıflatmasının sağlanması uluslararası teröre karşı savaşta önemli bir kazanım oluşturacaktır.
Yine  ‘European Jewish Press’ sitesindeki bir ankette, İlan Halimi’nin antisemit nedenlerle mi katledildiği sorulmaktaydı. 23 yaşındaki Fransız Yahudisi İlan Halimi, 2006 yılının Şubat ayında Paris’te Afrika kökenli bir çete tarafından kaçırılmış ve hunharca öldürülmüştü. İki yüz bin kişinin katıldığı yürüyüşte Avrupa’da yayılan Yahudi düşmanlığı lanetlenmişti.
Ankete verilen yanıtların yüzde 87’si cinayetin antisemit nedenlerden kaynaklandığı yönündeydi.
2003 yılının 15 Kasım günü, sinagoglara yönelik eş zamanlı terör saldırılarında yitirdiğimiz dindaşlarımızı ve kliniğinde uğradığı saldırı sonucu yaşamını kaybeden Diş Doktoru Yasef Yahya’yı geçtiğimiz hafta dini bir törenle andık. Törene katılımın fazla olmaması ne yazık ki ‘ateş düştüğü yeri yakar’ deyimini bir kez daha doğruladı, toplum olarak fazla duyarlı olmadığımızı veya güncel sorunların bazı önceliklerin sırasını önemli ölçüde değiştirdiğini gözler önüne serdi.
Peki, ‘European Jewish Press’de yöneltilen soruyu biz yanıtlamak zorunda kalsaydık cevabımız ne olurdu? Konuyu farklı yönlerden irdelemek mümkün…