Geçtiğimiz hafta İsrail`de iki önemli görev değişimi gerçekleşti. Devlet Başkanlığı`na Şimon Peres seçilirken, Ehud Barak da yeniden İşçi Partisi liderliğine getirildi. Her iki değişiklik de Ortadoğu?nun geleceğini etkileyebilir.
Ezeli loser Şimon Peres nihayet 83 yaşında Devlet Başkanı seçildi ve kariyerini winner olarak noktaladı.
2000 yılı Devlet Başkanlığı seçimlerinde, Dinci Şas Partisinin verdiği destek sözünü tutmaması üzerine, Peresin 63e karşı 57 oy alarak Moşe Katsav karşısında uğradığı yenilgi, dünya kamuoyu önünde son derece saygın bir kişiliğe sahip, deneyimli devlet adamını yıldırmadı.
Katsavın seçilmesinde en önemli etken Sefarad kökenli olmasıydı. Ancak eski devlet başkanının karşı karşıya kaldığı yüz kızartıcı iddialar ve başlatılan soruşturma nedeni ile makamından ayrılması İsrailin dünyadaki imajını zedeledi.
Peresin bu kez daha şanslı duruma gelmesinin sebebi ise diğer adaylardan hiçbirinin Sefarad kökenli olmamaları ve bunun bilincini taşıyan deneyimli siyasetçinin Şas Partisinin dini lideri Rav Ovadya Yosefi makamında ziyaret ederek hayır duası ve destek sözünü almayı ihmal etmemesiydi.
60 yıllık siyasetçi Şimon Peres, yaşamı süresince hem İsrailin güvenliğine, hem de barışa büyük katkılarda bulundu. Nobel Ödülü sahibi yeni devlet başkanı Peres, aynı zamanda Yeni Ortadoğu vizyonu ve yazdığı kitaplarla da tanınmakta.
Negevde, Sde- Bokerde hocası Ben- Gurionun mezarını ziyaret eden Şimon Peresin uzak görüşlü kişiliği ile bölge barışına önemli katkılarda bulunacağına ve ülkesinin dünya kamuoyunda saygınlığını artıracağına inanıyorum.
Seçilmesinin hemen ardından Peres, eşi Sonyaya telefon ederek; bu kez seçildim, artık loser değilim dedi.
2000 yılında kendi adayı Şimon Peresi parlamentoda seçtiremeyerek güvenilirliliği zedelenen dönemin Başbakanı ve İşçi Partisi Lideri Ehud Barak da altı yıl aradan sonra, devlet başkanlığı seçimlerinden bir gün önce, yeniden partisine lider olarak geri döndü.
Entebbe baskını kahramanı, sayısız nişan ve ödüllerin sahibi eski Genelkurmay Başkanı Ehud Barakın güvenlik konularında ve siyasette çok deneyimli olduğu tartışma götürmez.
1996 yılında İşçi Partisi liderliğine getirilen Ehud Barak, Likud Lideri Binyamin Netanyahuyu seçimlerde yenilgiye uğratarak 1999 yılında başbakanlık görevine seçildi. Bu dönemde İsrail ordusunu yıllar boyu saplandığı Lübnan batağından çıkartan, Suriye ile barış yolunun açılması için çabalayan Barakın, önemli ödünler vermesine karşın 2000 yılında ABD Başkanı Bill Clintonun da katıldığı üçlü zirvede Arafat ile anlaşamaması ve II. İntifadanın patlak vermesi oldukça eleştirildi. 2001 yılında gerçekleşen erken seçimde Ariel Şarona karşı hezimete uğradı, siyasetten ayrıldı.
Şimdiki Savunma Bakanı ve İşçi Partisi Lideri Amir Peretzin II. Lübnan Savaşındaki deneyimsizliği Ehud Olmert Hükümetinde savunma bakanlığı görevine ordu kökenli birinin atanmasını tartışılmaz hale getirdi. İşçi Partisinde liderlik yarışında kazanacak adayın aynı zamanda koalisyon hükümetinde savunma bakanı olarak yer alacağı kesindi. Ancak liderliği kim göğüsleyecekti?
Binyamin Netanyahuyu yalnız ben yenebilirim sloganı Ehud Barakı yine eski bir general olan diğer aday Ami Ayalon karşısında başarıya taşıyan etkenlerden biri oldu.
Kibirli davranışları, başkalarının görüşlerini dikkate almayan tutumu nedeniyle pek sempati duyulmayan Barakın değiştim sözü acaba başbakanlık yarışında seçmeni ne derece etkileyecek?
Şimon Peresin devlet başkanlığına seçilmesi, hükümette de Ehud Barakın Savunma Bakanlığı görevine getirilmesi, Gazzede oluşan Hamasistan ve İran tehditlerine karşı dünya barışı açısından güvence oluşturacaktır.