Fransa`da İlan Halimi`nin hunharca öldürülmesi Avrupa`da antisemitizmin ulaştığı boyutları gözler önüne serdi. Yüzbinlerin protestosu bazı çağrışımlar uyandırdı
Geçen hafta 23 yaşındaki İlan Haliminin Fransada öldürülmesi üzerine, haberi "Fransa sokaklarında yüz binlerin protestosu" başlığı altında manşete taşımayı uygun gördük.
Satır aralarında bazı soru işaretlerini ve kaygıları sezinletmek istiyorduk; Fransa antisemitizme karşı mücadelede ülke çapında bu denli sert ve güçlü bir tepkiye tanık olurken, örneğin Dr.Yasef Yahyanın benzer bir şekilde öldürülmesinde, ülkemizdeki ırkçılık karşıtları ne yaptı? 2003 Kasımında sinagoglarda yaşamlarını yitiren terör kurbanı altı dindaşımızın anıt mezarının bir bölümüne Dr. Yasef Yahyanın adını vermekle toplum olarak görevimizi yerine getirdik mi?
Bu sorunun yanıtını belki de, araştırmacı/yazar Rıfat N. Balinin "Bir Türkleştirme Serüveni" başlıklı kitabında (sayfa 109끓) geniş bir şekilde yer verdiği ve 1927 yılında gerçekleşen Elza Niyego cinayetinde arayabiliriz. On ile yirmi beş bin civarında olduğu tahmin edilen kalabalığın cenazeyi bir gövde gösterisine dönüştürmesi üzerine, "resmi makamlar Yahudi cemaatini hizaya getirmeye, ona bir ders vermeye kararlı hale geldiler". Cumhuriyet Savcılığının soruşturması sonucu gözaltına alınan sekiz "küstah Yahudi" aleyhine "Türklüğü tahkir" suçundan dava açıldı.
O günden bu güne Türkiyede pek çok şey değişti, demokrasi yolunda önemli adımlar atıldı, ancak toplumların bilinci de bireyler gibi bazı kalıtımsal içgüdülere sahip oluyor ve bunları belleklerinden silemiyor.
"Guysen Israel News" web sitesinde okuduğum bir Fransız okur ile İsrailli bir gazeteci arasındaki İlan Halimi cinayetine ilişkin ilginç diyalogu aktarmak istiyorum.
Fransız, İsrail medyasının genç İlanın katline ilişkin sınırlı bir tepki göstermesine ve cinayetin bir gün sonra haber niteliğini yitirmesine hayret eder.
İsrailli gazetecinin yanıtı ise şöyledir: "Biliyorsunuz burada bu tür olaylara alışkınız..."
Fransız daha da şaşkın; "Ama İlan sadece 23 yaşındaydı ve salt Yahudi olduğu için öldürüldü. Bunun Fransada antisemitizmin vardığı uç noktayı gösterdiğinin ayırdında mısınız?"
"Tabi ki, ama İsrailde de aynı yaşta, hatta daha da genç yaştakiler okula, işe, Kudüs ve Netanyada olduğu gibi bir alışveriş merkezine giderken terör saldırısına uğradıklarında antisemitizmin kurbanı değiller miydi?"
Fransız okur; "Evet, haklısınız. Biz alışkın değiliz de, özür dilerim..."
Gazeteci; "Hayır, özür dilemeniz gerekmiyor. Ben de oğlumu kısa bir süre önce bir intihar saldırısında kaybettim. Salt Yahudi olduğu için öldürüldü ve dünyanın neresinde olursa olsun her Yahudi katledildiğinde Tanrının beni sınamak için öngördüğü bu acıyı kalbimde hissediyor ve mantığıma yenik düşüyorum".
Her somut olay ülke koşulları içinde değerlendirilmelidir, antisemitizm ile mücadele adına antisemitizmi daha da körüklememek gerekir.
Dünyanın neresinde olursa olsun bir Yahudi salt Yahudi olduğu için haksızlığa uğruyor, ayırımcılığa tabi tutuluyor, hatta canından oluyorsa bu acıyı her birimizin yüreğinde hissetmesi, dayanışma içinde olması kaçınılmazdır...