Geri çekilmeden sonra; `Şimdi ne olacak?`

Gazze`den geri çekilme uzun yıllar unutulamayacak görüntüleri İsrail Başbakanı Ariel Şaron`un deyimi ile "yürek yakıcı" manzaraları geride bırakarak tamamlandı. Yerleşimcilerin kimi baştan emirlere boyun eğdi, ertesi gün nereye gideceklerini, kendilerini ne gibi bir yaşamın beklediğinin belirsizliği içinde sinagogları boşaltıp Sefer Tora`larını yanlarına aldı, çorak topraktan verimli alanlara dönüştürdükleri ve yaşamlarının 20-25 yıllık bir dönemini geçirdikleri bu topraklardaki ev

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
24 Ağustos 2005 Çarşamba
Gazze'den geri çekilme uzun yıllar unutulamayacak görüntüleri İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un deyimi ile "yürek yakıcı" manzaraları geride bırakarak tamamlandı. Yerleşimcilerin kimi baştan emirlere boyun eğdi, ertesi gün nereye gideceklerini, kendilerini ne gibi bir yaşamın beklediğinin belirsizliği içinde sinagogları boşaltıp Sefer Tora'larını yanlarına aldı, çorak topraktan verimli alanlara dönüştürdükleri ve yaşamlarının 20-25 yıllık bir dönemini geçirdikleri bu topraklardaki evlerinden eşyalarını kolilere doldurup yola çıktı. Kimi son ana kadar teslim olmadı hatta sığındıkları sinagoglardan İsrail Güvenlik Güçleri'ne asit atarak direndi. Dinciler son ana kadar bir mucizenin gerçekleşmesini beklediler, sabahlara dek bu umutla dua ettiler, şarkılar söylediler. Ama mucize gerçekleşmedi. Onlara göre hiç kimse Tanrı'nın verdiğini geri alamazdı. Şaron'a değil dini liderlerine inanıyorlardı. Mücadele "Kadoş Baruhu" ile "Demokrasi" arasındaydı. Neve Dekalim, Gadid, Kfar Darom, Netzarim için savaş verirken Hebron için de savaş veriyorlardı. Çünkü bugün bu yerleşimlerin yitirilmesi yarın Batı Şeria'daki yerleşimlerin de yitirilmesi, hatta Kudüs'ün yitirilmesi anlamını taşıyordu onlar için. Şimdi bu dinci kesimin inançları, umutları sona mı erdi bilemiyorum?.. Halkın bir bölümü ise İsrail'in geleceğinin toprakta değil, high-tec'te olduğunu savunuyor ve geri çekilmeyi barış adına atılmış bir adım olarak nitelendiriyor. Ne var ki kamuoyu araştırmalarında Guş Katif'in boşaltılmasının barışa katkısı olacağına inananların oranı sadece yüzde otuzaltı. Şimdi yanıt bekleyen en önemli soru Gazze'nin geleceğinin ne olacağı. Filistinliler, yerleşim bölgelerinin boşaltılmasını İntifada'nın ve şehitlerin mücadelelerinin bir sonucu olarak görmekteler. Kutlamalar için, "Bugün Gazze, Yarın Batı Şeria ve Kudüs" yazılı binlerce pankart ve tişort hazırlandı. Hatta Filistin-İsrail bayraklarının yanyana yer aldığı kokartlar satışa sunuldu. Bu kokartların daha ne güne kadar tezgahlarda bekleyeceği ise belirsiz. Gazze bağımsızlığına kavuştu ancak halkın yüzde kırkı işsiz, üçte ikisi yoksulluk sınırının altında. Bölgenin altyapısı ve ekonomisi her yönden İsrail'e bağımlı, elektriği, doğalgazı bu ülkeden sevk ediliyor. Bu durumda Gazze'nin bağımsızlığından söz edilebilir mi? İntifada öncesinde Gazze-İsrail sınırında yer alan Erez Sanayi Bölgesi'nde 160 işyeri bulunmakta ve bu işyerlerinde 4700 Filistinli çalışmaktaydı. Şimdi Erez Sanayi Bölgesi bir harabe. Filistinliler için iki seçenek var; terörle mücadele ederek bölgeyi Ortadoğu'nun Hong-Kong'una dönüştürmek veya İsrail-Filistin bayraklarının yer aldığı kokartları daha uzun süre raflarda bekletmek. Dramatik sahnelerin doruk noktaya çıktığı Guş Katif'in boşaltılması sırasında, Batı Şeria'nın Şilo yerleşim birimi yakınlarında, Şaron'un deyimi ile "Yahudi terörist" Aşer Weisgan'ın dört Filistinli'yi öldürmesi ile ilgili daha evvelce Hayfa kenti yakınında Shfaram'da aynı tür bir katliam karşısında 10 Ağustos tarihli gazetede dile getirdiğim tepkime yollamada bulunuyorum. Bu tür terör eylemleri isyan ve üzüntümü pekiştiriyor.