İkinci Lübnan Savaşi sonrasi İsrail…

İkinci Lübnan Savaşı sona erdi ancak sonucunda İsrail`de siyasi bir fırtınanın kopmasına neden oldu. Bu fırtına, ülkedeki koalisyon hükümetinin sürekliliğini tehlikeye soktu. 2007 bütçesine ait sosyal yardım programlarında yapılacak kesintiler, önümüzdeki ayların tartışma konularını oluşturacak.

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

İkinci Lübnan Savaşı sona erdi ancak sonucunda İsrail’de  siyasi bir fırtınanın kopmasına neden  oldu. Bu fırtına, ülkedeki koalisyon hükümetinin sürekliliğini tehlikeye soktu. 2007 bütçesine ait sosyal yardım programlarında yapılacak kesintiler, önümüzdeki ayların tartışma konularını oluşturacak. Tartışılacak diğer bir konu ise, (bu savaşa neden olan) Hamas ve Hizbullah tarafından kaçırılan üç askerin özgürlüklerine kavuşturulması olacak.
Hamas’ın kaçırdığı Gilad Şalit’in serbest bırakılması ve Mısır üzerinden İsrail’e dönme olasılığı giderek güçleniyor. Bunun karşılığında İsrail, ‘ellerine kan bulaşmamış’ 800 Filistinli tutukluyu serbest bırakacak. Ancak, Hizbullah tarafından kaçırılmış olan diğer iki asker, Regev ve Goldwasser’in serbest bırakılması -Nasrallah’ın onların azledilmesini sadece Lübnanlı tutukluların geri verilmesine değil, aynı zamanda Lübnan’ın İsrail tarafından işgaline de bağladığından- daha uzun bir zaman alacağa benziyor.
İsrail, şu anda 3.300 olan BM Güvenlik Gücü askerlerinin sayısının yeterli miktarda arttırılması koşuluyla, Lübnan’daki işgali kaldıracağını belirtiyor. Washington’da gündemde olan bu konu, Olmert’in danışmanlarının ve İsrail Dışişleri Bakanı  Tsipi Livni’nin bu hafta ABD’ye gitmesiyle kapsamlı olarak tartışılacak.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararı uyarınca, Hizbullah’ın kaçırdığı iki İsrail askerinin koşulsuz olarak serbest bırakılması yönünde çaba sarf ediyor.         
Bugünlerde İsrail’de şu soru tartışılıyor: “Kaçırılan askerlerin serbest bırakılması ‘tutukluların takası’ ile sağlanabiliyor olsaydı, o halde pek çok yaşama mal olan bu savaşa ne gerek vardı?” Olmert bu hafta, Amerikan Yahudi Delegasyonu’na yaptığı konuşmada  soruya şu şekilde yanıt verdi: “Bu savaş, bölgede süper güç olmayı isteyen İran tehlikesini dünyanın gözü önüne serdi. İran’ın, İsrail’i yok etme arzusu sadece dini nedenlerden kaynaklanmıyor. İran, bölgemizde gerçekleştirmek istediği planlara İsrail’i bir engel olarak  görüyor.”
Gilad Şalit’in serbest bırakılmasının, birtakım önemli siyasi sonuçları da birlikte getireceğini vurgulamak gerekir. Filistinli tutukluların geri verilmesinden sonra Olmert, Mahmud Abbas ile görüşecek. Bunun akabinde karşılıklı pazarlıkların gerçekleşmesi bekleniyor. Regev ve Goldwasser’in serbest bırakılması da diplomatik alanda gelişmelere vesile olabilir. Ancak İsrailli kaynaklar, İran ve Suriye’nin Kofi Annan’a, Hizbullah’ın silahsızlandırılması ile ilgili verdiği sözlere uyacaklarına çok fazla güvenmiyor. Ve İsrail bu nedenle, Katyuşa füzelerine karşı bir savunma sistemi geliştiren bir Amerikan şirketiyle temas halinde.  

2007 bütçesi incelemesi
2007 bütçesinin Knesset’te incelenmesi sırasında, Başbakan Olmert bu hafta başında yaptığı gibi Maliye Bakanının  bütçe kısıntısı politikası  ile geniş   talepler arasında ortayı bulmaya çalışacak.
 Savunma Bakanlığının isteklerinin cüzi bir kısmı kabul edilecek. Birkaç gün önce yayınlanan rapor, yoksulluk oranın daha da arttığını, ülke çocuklarının üçte birinin yoksulluk sınırı altında bulunduğunu ortaya çıkardı.  Bu da önemli bir sorun…
İsrail şimdi iki büyük sorunla karşı karşıya: İran’ın politikası ve ülkedeki yoksulluk. Demek ki ülke, kendini olası bir savaşa hazırlaması gerekirken, öte yandan yoksulluğun ortadan kalkması için bir çaba sarf etmeli.
Bu hafta Olmert, 2007 bütçesinde üniversitelerin   eğitim ücretlerinin yükselmesine engel oldu. Ama Olmert, her alanda müdahale edemeyeceği için koalisyon zor günler geçirecek.
Maliye Bakanı Avraham Hirchson, bu salı günü yaptığı açıklamada:
 “ Bütçemiz savaş sonrası hazırlanan bir bütçedir.  Bu nedenle bazı talepleri karşılayamayabiliriz. Ancak yine de kalkınma hızı 3,5 ile 4,5 arasında olacak. Ekonomik bir buhran yaşamayacağız. Savunma Bakanlığının taleplerinin  dikkatli bir şekilde incelenmesi için bir komisyon oluşturulacak.  Sosyal görevliler için rezervlerimizden 3,5 milyar Şekel ödenek ayırdık” dedi.
Basında çıkan birkaç yazıda, savunma bakanlığının, kendisine verilen ödeneği iyi değerlendirmediği,  bir kısmını da İsrail askeri gücü ile ilgisi olmayan sahalara kaydırdığı belirtiliyor. “ savunma bakanlığı kendisine verilen parayı daha verimli kullanabilir” deniliyor. Yeni oluşturulacak komisyon, savunma bakanlığına ayrılan ödeneği daha iyi bölüştürürse, olumlu sonuçlara ulaşılabilir.
Bir diğer sorun ise İsrail’in tehdit eden İran cephesi. Oysa İsrail’in stratejisi   özellikle Filistin cephesine yöneltiliyor. “ yeni bir stratejiye ihtiyacımız var” deniliyor.

Olmert’in zor durumu
Başbakan bu günlerde özel nedenlerden ötürü oldukça zor bir durumda.  Devlet denetçisi Micha Lindenstrauss ile arası açık. Lindenstrauss, başsavcıdan Olmert’e karşı bir soruşturma açılması talebinde bulundu.
Nedeni ise Olmert’in  Endüstri ve Ticaret Bakanı olduğu dönemde bakanlığa bağlı şirketlerden yasal olmayan yollara kazanç sağlaması. Ayrıca araştırmalara göre  Olmert Kudüs’ün en güzel semtinde bedelinin altında bir ev satın aldı.  Kendisine neden böyle bir indirim yapıldı?  Acaba bu bir hatır karşılığı mı yapılmıştı?
Bunlar ciddi suçlamalar olmasa da, başbakanı rahatsız ediyor. İsrail için en ciddi sorun şimdi Lübnan Savaşı ile ilgili oluşturulacak devlet komisyonu. Bilindiği gibi Olmert, başında bir Yargıcın bulunacağı bir komisyona karşı. Onun yerine iki ya da üç inceleme komisyonunun oluşturulmasını istiyor. 
 Olmert bu günlerde böyle bir kararı  bakanlar kurulundan geçirecekti.  Oysa bu salı günü Knesset’te büyük bir çoğunluk bir devlet komisyonunun kurulmasını onayladı. Ancak bu kararın psikolojik ve siyasal öneminin dışında gerçekte büyük bir önemi yok, zira böyle bir komisyonun kurulması hükümetin elinde. Zaman geçtikçe kamuoyu da bir devlet komisyonunun kurulması için desteğini arttırıyor.
Diğer bir neden de: sadece bir devlet komisyonunun tanıklara dokunulmazlık sağlaması. Oysa  bazı askeri ve siyasi sorunlarda tanıklar ancak dokunulmazlıklarından emin olduklarında bütün bildiklerini paylaşırlar.