Olmert`in konumu zora girdi

İsrail hükümeti bir yandan farklı televizyon kanalları aracılığıyla ve konuşmacıların demeçleriyle Suudi Arabistan`ın 5 yıl önceki önerisini değerlendiriyor. Öneri; 1948 Filistinli mültecilerin yerlerine geri dönmelerine izin verilmesi karşılığında, İsrail ile Arap Birliğine mensup tüm ülkelerin ilişkilerinin normale döneceği ve barışın sağlanabileceği vurg

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

İsrail hükümeti bir yandan farklı televizyon   kanalları aracılığıyla ve konuşmacıların  demeçleriyle Suudi Arabistan’ın 5 yıl önceki önerisini değerlendiriyor. Öneri;  1948 Filistinli mültecilerin  yerlerine geri dönmelerine  izin verilmesi karşılığında, İsrail ile Arap Birliğine mensup tüm ülkelerin ilişkilerinin  normale döneceği ve barışın sağlanabileceği vurgulanıyordu. İsrail’in karşı görüşü ise mültecilerin yeni kurulacak  Filistin devletinin topraklarına dönmeleriydi.
 Suudi planı, keşke İsrail’in kabul edebileceği bir şekilde düzenlenebilse...Ancak birçok temas ve görüşmeler sonucu bunun olasılığı çok düşük görülüyor.Arap ülkelerinin ortak bir karar alacakları düşünülürse,  22 Arap ülkesinin birçoğunun Filistinli mülteciler konusunda geri adım atarak İsrail’e yardımcı olması beklenemez. Ayrıca gündemde olan Kudüs gibi başka problemler de var.
Şimdilerde yeni bir gelişme yaşandı. Olmert,  AIPAC Konferansı’na  katılan delegeleri, Bush’un Irak politikası konusunda desteklemeleri yönünde ikna etmeye çalıştı. Çünkü ABD silahlı kuvvetlerinin  Irak’tan süratli çıkışı, İsrail üzerinde olumsuz  sonuçlar yaratacak. Irak’ta savaşın  sürmesini istemeyen ABD Yahudi lobisi bu konuya soğuk baktı. İsrail yanlısı Amerikalı Yahudilerle,  İsrail’in şimdiki liderleri arasında böyle fikir ayrılığının yaşanması oldukça nadir bir durum.

Grev dalgası
Öte yandan hükümet, İsrail ekonomisini felce uğratacak grev dalgası ile mücadele ediyor. İlk olarak  Merkez Bankası’nda başlayıp bütün finans sistemini tehdit eden grevlere öğretmenlerin, üniversite öğrencilerinin ve ulusal sigorta kurumunun da grevleri eklendi. Tabii bu emekli maaşlarının ödenmemesi anlamına geliyor. Şikayetler farklı olsa da genelde  sebepler hep aynı. Memurlar hükümetin zayıflığından istifade ederek, baskı uyguluyor, haklı buldukları isteklerini elde etmenin zamanının geldiğini düşünüyorlar.
Dünyaca ünlü bir ekonomist olan Merkez Bankası Genel Müdürü  Stanley Fisher, salı akşamı 20.00 sularında bir basın toplantısı düzenleyeceğini açıkladı. Fisher’in toplantıda istifasını açıklayacağı söylentileri yayılırken, borsada düşüşler yaşanmaya başlandı. Başbakan Olmert araya girerek Merkez Bankası’nın  tehditlerini geri almasını istedi. Genel Müdür şimdilik basın toplantısını  iptal etti. Çalışanlar ve Merkez Bankası  arasında görüşmeler sürerken,  grev hala devam ediyor. Ateşli  tartışmalar henüz sonuçlanamadı.

İki tehdit: trafik ve virüs
İsrailliler geçtiğimiz hafta iki gelişmeden  etkilendiler. İlki ülkedeki hastanelerde halihazırda  95 kişiyi etkileyen ve her türlü antibiyotiğe karşı direnç gösteren bir tür mikrobun bulunması oldu. Şimdiye kadar 150 kişinin mikroptan etkilendiği, ancak kesin sayılara ulaşmanın mümkün olmadığı zira mikrobun genelde yaşlı ve kronik rahatsızlığı olan kişileri vurduğu söyleniyor. Bu tehlikenin önüne geçmenin tek yolu;  mikroba maruz kalan hastaların karantina altına alınması ve bulaşıcılığını engellemek için gereken her türlü tedbirin alınmasıdır. Ancak hastanelerde yeterli sayıda yatak yokken bu nasıl başarılacak? Ülke nüfusu hızla artarken İsrail’in, diğer batı ülkelerinde olduğu gibi yatak kapasitesini arttırması gerekirdi. Şimdilerde hastaneye gitmek,  riskli görünüyor. Son haftalarda araba kazalarının oranı da arttı.  Bunun nedeni:  insanların trafik ışıklarına uymamaları.  Çoğu sürücü ya alkollü yada uyuşturucu alarak trafiğe çıkıyor.
İsraillilerin alkol kullanmak gibi bir alışkanlıkları yoktu ayrıca trafiğe çıkan araba sayısı da daha azdı. Oysa şimdi araba sayısı katlanırken, alkollü  sürücülerin de sayısı aynı oranda katlandı. Yediot Ahronot gazetesinin  geçtiğimiz hafta manşete taşıdığı bir trafik  kazası haberi büyük  etki yarattı.  Ama ne kadar süre için?
Polis, kontrolleri arttırma kararı aldıysa da yeterli değil. Çünkü , içkili ve uyuşturucu almış şekilde  araba kullananların sayısı oldukça fazla. 
Alınacak her türlü önlem, belirli bir bütçe gerektiriyor. Yeni bir savaş olasılığına karşı  ordunun  güçlendirilmesi de ayrı bir maliyet yüklüyor. Ayrıca halkının %56’sının asgari maaşın altında  çalıştığı bu ülkede,  karşılanması  gereken  birçok ihtiyaç var.

Winograd raporu Nisan’da
Olmert’in kendi ülkesinde bile oldukça yanlız bırakıldığı da bir gerçek. Son iki kamuoyu yoklamaları  Olmert’in, şimdiye kadar hiçbir başbakanın  düşmediği kadar popülerliğini kaybettiğini gösteriyor. Olmert halkın sadece  %2’si ya da %3’ün desteğine sahip. Halkın yarısı  Lübnan Savaşı’nda yaşananlardan sonra  güvenini yitirmiş, diğer yarısı da  doğru ya da yanlış maruz kaldığı usulsüzlükle ilgili  suçlamalardan dolayı ona güvenmiyor.
Kamuoyu yoklamalarında  Netanyahu, Barak’ın, Ami Ayalon’un ve diğer tüm adayların önüne geçti.  Ayrıca Kadima Partisi’nden Tsipi Livni’nin de onun karşısında şansı var gibi görülüyor. Olmert ,Barak’ın  İşçi Partisi’ndeki seçimleri kazanarak Savunma Bakanı Amir Peretz’in yerine geçmesini istiyor. Böylece eğer Olmert hükümeti yaz mevsimine  kadar hala görevinde  kalırsa güvenirliliğini yeniden kazanacak.
Tabii Winograd Komitesi’nin yaz mevsiminde  sunacağı son raporundan sonra olacakları kestirmemiz imkansız.
Son dakika haberlerine göre, Winograd Komisyonu resmi bir açıklama yaparak, raporu Nisan ayı ortasında sunacağını duyurdu. Beklenmeyen bu açıklama, ülkede bombe etkisi yaptı. Açıklamada Olmert ve Savunma Bakanı Peretz’in bu raporun sonuçlarına katlanmak zorunda kalabilecekleri belirtildi. Böylece İsrail siyasetinde, kritik ve belirsiz bir dönem başlıyor ve hükümetin önemli  kararlar alması zorlaşıyor. Sağ muhalefet, şimdiden hükümetin istifasını istiyor.