ABD raporu doğruyu ne kadar yansitiyor?

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Bu pazartesi  Tel Aviv’de bulunan ABD’nin  Genelkurmay Başkanı Amiral Mullen yaptığı açıklamada: “ İran konusunda yalnız kalmayacaksınız. Amerika yanınızda olacak” dedi.
On yıldan beri ilk kez ABD’nin  askeri alanda en yetkin kişilerinden biri İsrail ordusunun ileri gelenleriyle görüşmek üzere İsrail’e gelerek ordunun endişelerini gidermeye çalıştı.  Bu görüşmelerin gündeminde  geçtiğimiz hafta ABD’nin İran’ın nükleer çalışmalarına ilişkin raporu  da yer alıyordu.
Önümüzdeki ay ABD Başkanı Bush’un İsrail’e yapacağı ziyaretin amacı, İran’ın nükleer silaha sahip olma çalışmalarının İsraillilerde yarattığı endişeyi gidermek ve Annapolis Konferansı’nda kararlaştırılan barış görüşmelerine hız vermek olacak.
ABD’nin 16 istihbarat ajansının hazırladığı ortak rapor 2003 yılının sonbaharında çok önemli bir gelişme yaşandığını iddia ediyor. Rapora göre İran nükleer silaha sahip olma çalışmalarını 2003 yılında durdurdu ve o tarihten beri de bu çalışmayı yenilemedi.
Doğal olarak söz konusu raporun bu ilk maddesi endişeleri giderdi, kişiler bununla yetinerek raporun diğer maddeleri üzerinde durmadı.  Ancak İsrailli yetkililer ise raporun diğer noktaları üzerinde durduklarından diğerlerinin memnuniyetine katılamadılar. Zira İsrailli uzmanlara göre İran, ilk programını nasıl gizlilikle yürüttüyse şimdi de aynı gizlilik içinde sürdürüyor olabilir.  Bunun da kanıtları var.
Bir devlet atom silahına sahip olmak için, öncelikle zenginleştirilmiş uranyuma sahip olmalı. İran şimdi uranyuma sahip olduğunu açıkça yalanlıyor. İkinci aşama ise zenginleştirilmiş uranyumu silaha dönüştürmek. Anlaşılan İran uranyumu silaha dönüştürme işini durdurmuştu. Oysa şimdi bu konuda çalışmalara yeniden başladı.  Bu gizli yürütülen bir çalışma olduğundan,yüzde yüz emin olmak mümkün değil.
İran atom silahı üretmiyorsa o halde neden bu silahları taşıyacak rampa imal ediyor veya satın alıyor?  Normal ve konvansiyonel bombalar söz konusu ise  bu rampalar pahalı ve gereksizdir.
İran atom silahı yapmaktan vazgeçtiyse, uranyumu zenginleştirmesine gerek yok. Çünkü elektrik üretmek için yeterli  petrole sahip. Ayrıca uzun menzilli füzelere de  ihtiyacı yok. Bu durumda İran’ın nükleer başlıklı silah üretme planından vazgeçmediği ortaya çıkıyor.  Bu da İsrail ve bölge açısından yaşamsal bir tehlike oluşturuyor.
İşte bu nedenle ABD’nin raporu İsrail’in yüreğine su serpmedi.  İsrail Savunma Bakanı önümüzdeki ay ABD’ye giderek yeni bir savunma sistemi konusunda bir anlaşma imzalayacak.
Bu anlaşma sonrasında İsrail’in sahip olduğu Arrow savunma sistemi geliştirilecek.  Geliştirilen bu sistem,  İsrail’e atılan füzeler uzaklara taşıyarak imha etme yetisine sahip olacak. Böylelikle İran’ın olası bir saldırısına karşı önlem alınmış olacak.
Böylelikle İran, saldırılarının İsrail’e zarar vermek yerine İsrail’in karşı hücumuyla İran’ın savunmasız kentlerinin hasar göreceğini idrak edecek.  ABD’nin raporuna göre İranlı  liderler gerçekten bu olasılığı dört yıl önce öngörerek nükleer çalışmaları durdurmuş olabilirler mi?

Başkan Bush’un İsrail ziyareti
Başkan Bush’un İsrail ziyaretinin zamanlaması Olmert’e çok uydu. Çünkü Winograd Komisyonu II. Lübnan Savaşı hakkındaki raporunu bu ayın son günlerinde veya Ocak ayı başında açıklayacak. Bu  raporda Olmert’in verdiği kararlar ağır bir şekilde eleştirilecek. Birkaç ay öncesine dek İsrail Başbakanının bu raporun yayınlanmasından sonra istifa etmek zorunda kalacağı düşünülüyordu.  Şimdi ise durum değişti.  Bu değişimde zaman büyük bir etken. Fakat değişimin önemli bir sebebi daha var; Olmert hem ekonomik hem de diplomatik alanda büyük atılımlar gerçekleştirdi. Uluslararası Para Fonu’ndan bir heyet İsrail’in  ekonomik politikasına övgüler yağdırdı ve Annapolis Konferansı’ndaki tutumu nedeniyle Olmert olumlu tepkiler aldı.
ABD Başkanının İsrail ziyareti sırasında bazı önemli vaatlerde bulunması bekleniyor.  Bu vaatler şüphesiz kendisinden sonraki başkanlar tarafından da benimsenecek. Bu olumlu hava içinde Winograd Raporu’nun sonuçları pek etkili olmayabilir.
İsrail’in en etkin gazetecilerinden biri olan ve geçmişte sıkça Olmert’i eleştiren Joel Marcus bu günlerde görevinin başlangıcında pek başarılı olmayan başbakanın, son zamanlarda hiçbir hata yapmadığını yazdı.  Marcus: “ Olmert,  bir barış programı ile İsrail tarihine iz bırakmak istiyor. Bu nedenle kendisine destek olmayız” dedi.

Kudüs’te inşaat sorun yaratacak
Bu Çarşamba günü İsrail Dışişleri Bakanı Tsipi Livni ile FÖY Başbakanı Ahmed Kurey arasında başlayacak konuşmaların gündemini,  müzakerelerin nasıl yapılacağı konusu oluşturacak.
Ancak İsrail’in Kudüs’te 307 ev inşa edileceğini bildirmesi eleştirilere hedef oldu. Eleştirenler arasında ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice ve BM Genel sekreteri de bulunuyor. Hatta Filistin delegasyonunun çarşamba günü gerçekleşecek ilk toplantıya gelmeyeceği söylendiyse de bu haber daha sonra tekzip edildi.  Filistinliler  AB ülkelerinin bu konuda İsrail’e baskı yapmasını isteyecekler.
Bundan on yıl öncede aynı yerde inşaat projesi İsrail-  Filistin  bunalımına sebep olmuştu. Sonradan ortalık yatışmış ve inşaat yapılmıştı. Şimdi 307 evlik inşaat projesi olumlu havayı bozuyor. Hali hazırda Batı Şeria’daki yeni yerleşimler barış konuşmalarını çıkmaza sokabilecek. Bu sorun olmasa dahi konuşmaların zor geçmesi bekleniyor.  Başkan Bush’un Kudüs’te konuşmalara hız vermeye çalışacağı öngörülüyor.
Bütün bu gelişmelere rağmen Hamas saldırılarını sürdürüyor. Gazze’nin güneyinde  İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalarda 6 Filistinli öldürüldü dört İsrail askeri yaralandı.  Bu kayıplar sonucunda Hamas ateşkes arayışlarına girerken El Fetih ile de anlaşmaya çalışıyor.