Annapolis Konferansi belirsizliklere son verebilir

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

.....Annapolis Konferansı’nın başlamasına kısa süre kala durum bir kaç hafta öncesine nazaran biraz daha olumlu görünüyor. Yine de hala kafalar karışık ve son ana dek beklenmedik olumsuz bir gelişme olabilir.
Durum biraz daha iyimser çünkü: Filistin ile İsrail’in ortak bir bildirge sunmaları bekleniyor. Zira Filistinliler deklarasyonda olmasını istedikleri ve İsrail’in reddettiği Kudüs, sınırlar ve 1948 mültecilerinin geri dönüşü ile ilgili sorunların başta çözülmesi gerektiği şartlarından geri adım attılar. Şimdi prensip olarak deklarasyonun belli başlı konularının ABD Başkanı Bush’un  başkanlık döneminin sonuna kadar uzun sürecek yoğun konuşmalar ile çözülmesi bekleniyor. Bu da bir yıldan uzun bir süreye işaret ediyor. Ancak Filistinliler, İsrail’in görüşmeleri belirsiz bir zaman sürüncemede bırakacağından ve sonuçsuz kalacağından korkuyorlar. Öte yandan İsraillilerin problemlerini kendilerine dost bir başkan henüz Beyaz Saray’da iken çözmek istedikleri de bir gerçek.
İsrail ile Filistinliler çok zıt fikirlere sahipler. Bu sorunların çözülmesi için bir yıl yeterli olacak mı? İlk bakışta bu çok şüpheli görünüyor; zira İsrail ile Filistinlilerin menfaatleri ve duyguları birbirleri ile çelişkide. Ayrıca her iki tarafın ılımlıları, herhangi bir taviz verilmesinden yana olmayan,  verilecek en ufak bir tavizin vatana, dine ve insanların güvenliğine ihanet olduğunu düşünen  radikallerin baskısı altında.
Mahmud Abbas ve Salam Fayyad Filistinlilerin aşırı kanadı  El Fetih bünyesindeki Hamas yandaşları ile  evlerine geri dönmek isteyen mültecilerin  baskısına karşı nasıl koyabilecekleri konusunda endişeliler.
İsrail’de ise  hem koalisyon, hem de Knesset’in geri kalan üyeleri arasında ve kamuoyunda verilecek tavizlere karşı güçlü bir direniş var. Terör kampanyası yeniden bu pazartesi Batı Şeria’da 29 yaşında iki çocuk babası yedekteki bir paraşütçünün Arap terörist tarafından öldürülmesi ile başladı. Tabii bu arada atılmaya devam edilen ve sayıları gittikçe fazlalaşan Kassam füzelerini de eklemek gerek. Bütün bu yaşananlar Filistinlilere verilecek tavizlere itirazı güçlendiriyor.
Sağ kanada mensup Lieberman’ın “İsrael Beithenu”  ile Şas Partisi’nin de tavizlere karşı duruşu Olmert’in işini zorlaştırıyor. Olmert yine de kabineden 450 tutuklulunun serbest bırakılması  kararının çıkmasını sağladı. Her ne kadar Filistinliler  Olmert’e 2000 kadar tutuklunun serbest bırakılması yönünde baskı yaptıysalar da, bu rakam hem Olmert hem de  Abbas için bir başarı sayılabilir. Ünlü İsrailli yazar Amos Oz  bir makalesinde Olmert’in  Lieberman ve Kadima Partisi’nin sağcı kesiminin  baskılarına karşı koyması gerektiğini yazdı.
İsrailli yorumcular ve politikacılar Annapolis Konferansı’nı takip edecek olan İsrail-  Filistin görüşmelerinin mutlaka başarıya ulaşması gerektiğine, bölgede İsrail ile barış içinde yanyana yaşayacak bir Filistin devletinin kurulması için son şans olduğuna dikkati çekiyorlar.
Olmert   salı  günü görüştüğü Mısır Cumhurbaşkanı Mübarek’ten Annapolis Konferansı’na Arap Birliği ülkelerinin katılımının mümkün olduğunca en yüksek seviyede olmasını sağlamasını istedi. Olmert  her ne kadar aralarındaki anlaşmazlık konferansta ele alınmayacaksa bile,  Suriye’nin de konferansa katılmasını istiyor. Çünkü konferansta Golan sorunun ileriki tarihlerde konuşulması gerektiğinin altı çizilecek. Suriye’nin İran ile yakın işbirliğinin sona erdirilmesi, hem İsrail’in hem de tüm Arap ülkelerinin hedefi olmalı. Golan’ın geleceği ise, bu sorunun çözülmesinde zor ama imkansız olmayan  bir rol oynayabilir.
Tabii ki Annapolis Konferansı’nda birçok problem yaşanacak ama bu safhada hiç bir şey kesin değil. Konuyu irdelemek  için gelecek haftayı beklemek daha uygun olacak.

Peres’in  Türkiye’yi resmi ziyareti
İsrailli yorumculara göre Peres’in Türkiye tarafından  sıcak karşılanması  başkanın geçmişine gösterilen saygının yanısıra  iki ülkenin yakın ilişkilerinin göstergesi.Yorumcular, iki ülke arasında İran,Suriye ve Filistinliler konusunda düşünce ayrılığı olsa da böyle bir karşılamanın çok ilginç olduğunu söylüyorlar.
En önemli fikir ayrılıkları kesinlikle İran konusunda görünüyor. Peres, Türkiye ziyaretinde İran’ın nükleer silaha sahip olması konusundaki endişelerini ve bunun bölgeye olan yansımalarının tehlikeli olacağını açıkladı. Türk liderler, böyle bir tehlikenin mevcut olmadığına inanıyorlar. Onlara göre İran’ın silahlanma gibi bir niyeti yok ve Peres bütün çabalarına rağmen fikirlerini değiştiremedi. Suriye konusunda ise durum çok değişik. Türkiye, Suriye’nin Golan karşılığında barış istediğinden emin. Ancak İsrail, Suriye’nin Golan’a sahip olsa bile barışa yanaşacağına pek de inanmıyor. Türkiye, iki ülkenin barış anlaşması yapması için elinden gelen her konuda arabuluculuk yapmaya hazır.
 Türkiye’nin diğer bazı ülkeler gibi İsrail’in özellikle yerleşim bölgeleri ile ilgili Filistin politikasını eleştirdiği biliniyor. Ancak başka etkenler Türkiye ile İsrail’in yakınlığını dengeye oturtuyor.
Haaretz’de bu konuda  ilginç bir makale yayınlandı. Makaleyi yazan kişi Knesset’ten kısa bir süre önce istifa eden Meretz Partisi başkanlığını bırakan İsrail elitleri üzerinde etkisi çok olan  ve ara ara Haaretz’e yazılar yazan bir politikacıydı.
Ayrıca Yossi Sarid  Birinci Dünya Savaşında Türkiye’nin doğusunda yaşanan olaylar  hakkında İsrail hükümeti ve bir kısım kamuoyundan farklı düşüncelere sahip. Yossi Sarid’in yazdıklarını şöyle özetleyebiliriz:“Eğer dünyanın en iyi liderini seçmemiz istenseydi bu isim Türkiye Başbakanı Tayyib Erdoğan olurdu.Onun sayesinde Türkiye’nin dünya pazarlarındaki yeri taze bir ekmek gibi yükselerek modern bir ülke olmakta.Türkiye İslam’ın modern bir ülkede yaşanabileceğinin delili. Dünya Türkiye örneğiyle, İslam ve demokrasinin bir arada yaşayabileceğini gördü.”
Aynı makalede Sarid Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi kabul etmede zorluk çıkartmasının  çok yanlış olduğunu da yazdı.

Tony Blair’in projeleri
Geçmiş İngiltere Başbakanı  Tony Blair dörtlü tarafından Filistinlilere elçi olarak atandığında, Filistin ekonomisini ve hükümet kurumlarını iyileştirebileceği konusunda şüpheler yaşandı. Şüpheler hala sürse de, bu pazartesi Kudüs’te açıkladığı planlar hiç te vakit kaybetmediğini gösterdi. Projelerini 17 Aralık’ta Paris’te toplanacak bağışçılara sunacak olan Blair’in planları arasında Ankara Forumu’nda konuşulan endüstriyel parklar yapılması, Gazze ve Batı Şeria’da büyük yerleşimlerin inşaası  da yer alıyor.

Olmert Şarm el Şeyh’te
İsrail Başbakanı Olmert, Mübarek ile katıldığı basın konferansında “Annapolis Konferansı başarısızlığa uğramayacak çünkü Mübarek gibi güçlü bir Arap liderinin desteği arkamızda” dedi.
Konferansı takip edecek İsrail-  Filistin görüşmelerine gelince Olmert, sürecin oldukça zor olacağını, bazı krizlerin yaşanabileceğini,  akıllı davranılırsa olumlu sonuçlar alınabileceğine inandığını ifade etti.
Mübarek-  Olmert görüşmesi Sedat’ın tarihi Kudüs ziyaretinin 30.cu yılına rastladı. Mübarek de, Filistin sorununa çözüm bulacak bir konferans başlatmak ve bölgede barışı tesis etmek için çok uygun bir zaman olduğunu vurguladı.