Utandirmak

Luiza UÇKİ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Mando; dini vecibelerini elinden geldiğince yerine getirmeye çalışan bir çocuk babasıdır. Varlıklıdır, güçlüdür. Gerektiğinde dostlarının yanına koşar onları yardım eder. Genelde sert mizaçlı biridir. Yüzü çok gülmez. Tek derdi oğludur. Oğlu dik başlı bir çocuktur ve hep sorun çıkartır.  Babası ona lafını geçiremez.
Bir gece rüyasında dişlerinin döküldüğünü göre. Buna anlam veremez. Anlamını birine sormak istiyordu, ama kime sorabilecekti? Sonunda çareyi Rabi’ye danışmakta bulur. Rabi: “Bu, çok önemli bir rüya. Sen Allah’ın çok sevdiği bir kulusun. Tanrı sana bir mesaj gönderiyor. Dikkat et. Çok çok büyük bir hata yapıyorsun. Yanlış yoldasın. Kendini düzelt. Dur ve düşün. Büyük bir günah işliyorsun. Ne olduğunu bul ve bir daha yineleme. Rüyanın anlamı bu.” diye açıklar.
Mando şaşkındır: “Ben mi büyük hata yapıyorum! Dostlarımın yardımına koşarım, sadaka veririm, çalmam, yalan söylemem. Ebeveynlerime saygılıyım. Daha ne yapayım! Kimseyi öldürmedim. Benim ‘günah’ kavramıma giren hiçbirşey yapmadım.” der.
Rabi’nin sözlerini anlamsız bulur. Herşeyi unutur. Hayatına devam etmeye çalışır. Birkaç ay sonra oğlunun okulundan bir telefon gelir. Müdür Mando’yla konuşmak istemektedir. Mando okula yol alır. Müdür söze girer: “Oğlunuzda bir takım davranış bozuklukları var. Uzman birinden yardım almanız gerektiğini düşünüyoruz. Rehberlik bizi bu konuda uyardı” deyince Mando’nun şaşkınlığı had safhadadır. “Benim oğlum mu? Henüz on beş yaşında. Ruhsal problemleri mi var?” deyince müdür, “Davranışlarında bir takım sorunları mevcut. Yardım alın” der.
Mando oğlunu bir psikoloğa götürür. Psikolog, birkaç seans sonrası Mando’yu yanına çağırır: “Çocuklar, ebeveynlerin aynasıdır. Evde kim insanları utandırmayı erdemli, gayet normal bir olay sanıyor? Oğlunuz toplum içinde arkadaşlarını, bazen öğretmenlerini utandıracak laflar sarfediyor. Bu, bir modeldir mutlaka onun örnek aldığı biri var.” diye açıklar. Mando, kadının ne dediğini anlayamaz. Kendi kendine: “Bu okulu seneye değiştireceğim. Dünya kadar para boşuna” der. Konuyu kendince kapatır.
O hafta sinagoga gider. Rabi bir konuşma yapar: “Bazı günahlar vardır; cezası çok ağırdır bunların. Bugün size bunlardan birinden bahsedeceğim: Utandırmak. Şimdi siz bana bu büyük bir günah mı diyeceksiniz? Cevabı basit: Evet. Bir insanı utandırmak onu boğmakla eşdeğerdir. Bir kişiyi utandırdığınız zaman rengi atar, benzi solar. Çünkü o an vücudundaki tüm kan çekiliyordur. Aynen onu boğuyormuşsunuz gibi, metabolik bir olay yaşanır o bedende. Bir insanı boğabilir misiniz? Aman Tanrım! Ne büyük günah. İşte o kişiyi utandırırsanız ona eşdeğer bir davranış sergilemişsinizdir. O yüzden yaptıklarımıza, söylediklerimize dikkat edelim. İnsanları; gücümüz ve sahip olduklarımızın anlık kuvvetine güvenip gücendirmeyelim.” diye belirtir. Çıkışta sinagogun kapıdaki görevlisi Rubi yanına yaklaşır: “Bak ne günahmış birini utandırmak! Bu, senin için sıradan birşey. İnsanların hayatını bir anda karartabiliyorsun. Bir gün bir toplantıda bana “Hey Rubi git arabamdan çantamı getir!” diye buyur etmiştin. Koşa koşa getirdim. Yanlış çantayı getirmişim. Herkesin gözü önünde demediğini bırakmadın. Söylendin de söylendin. O an tüm oradaki insanların bakışlarını üstümde hissettim. Boğuluyordum. Tamam yoksul olabilirim ama ezilmeye hak edecek birşey yaptığımı hatırlamıyorum. Yardım ettiğin insanlara da sert davranıyorsun. Sadaka veriyorsun ama mutluluk dağıtmıyorsun ki! Oğlumun yanında “Al şu parayı kışlık odun al. Bu çocukların hali ne. Git ayakkabı falan al, hadi” diyorsun. Benim de bir gururum var. Yardım yapmak güzel ama o insanı utandırarak yaparsan hele de çoluğunun çocuğunun yanında yaparsan bunu hayatın acımasızlığı altında nefessiz kalıyorsun. Hava alamadığını hissediyorsun. Rabinin dediği gibi boğuluyorsun. Acizliğini hissedip kendine “kurban” lakabını layık görüyorsun” der ve uzaklaşır.
Mando şaşkındır. Yolda düşünceli ilerlerken eski dostu Samuel’i görür. O, Samuel’e kötü gününde destek olmuştur. Samuel ondan dükkan açmak için borç almış ve zamanında geri ödemiştir. Yolda laflarlar. Mando ona: “Samuel, bana doğruyu söyle, sence ben nasıl bir insanım?” deyince Samuel güler: “Doğruyu söylemek gerekirse gücüyle övünen, insanları hakir gören, onları utandırmaktan çekinmeyen birisin. Ben de bu konuda senden nasibini alanlardanım; ama yine de kötü günümde bana yardım ettiğini unutmadım.” diye açıklar. Mando: “Nasıl yani? Seni de mi utandırdım. Biz seninle beraber büyüdük. Sana ne yaptım ben?” deyince, Samuel: “Askerden döndük. Senin işin hazırdı. Baban sana dükkan açtı. Benim babamın imkanı yoktu. Dört arkadaştık. Hepiniz bir şekilde tüccar oldunuz. Bense birinin yanında çalışmaya başladım. Durumum bozuktu. Dost toplantılarında beni hep utandırdın. Yazları sen çarşambaları işe gitmezdin. Patronsun ya. Hep arkadaşların önünde bana: “Hadi canım, gitme sende yarın işe, ne olacak ki, patronun seni işten mi atacak? Kovulacak mısın yani bir Çarşamba evde kalırsan?” derdin, “hepinizin kendi işi vardı ama benim yoktu. Maddi problemlerle ekmeğini taştan çıkarmak isteyen birine bu sözler çok ağır geliyor biliyor musun? Gücünle hep ezmeye çalıştın beni. Çok şükür Yüce Tanrım beni utandırmadı. Sonunda başardım. Hem de senin gibi askerlik dönüşü babasının ona açtığı işler, ardından gelen mirasla değil. Tek başıma çalıştım. Allah’ıma her gün dua ettim. Senelerce hep beni “ezik, başarısız” diye nitelendirdin. Beni saymadın. Oğlunun bar- mitsvasında bile beni en arka masaya, diğer dostlarını önlere koydun. Çok günah işledin. Çok kişiyi benim gibi utandırdın. İnsanları paranla, gücünle dövdün. Parası olana hürmet ettin. Parası olmayanı hep utandırdın. Umarım Allah seni affeder deyip uzaklaşır.
Mando çok üzgündür. Çareyi ablasına gidip dertleşmekte arar. Ablası: “Çok hatalar yaptın be Manodiko! Niye böyle oldu bilmiyorum. Annem hep bize sevgi aşıladı, güzel duygular gösterdi. Sen hırslıydın. Yardım ettin ama kırarak inciterek, insanlara derin yaralar açarak yaptın. Astığın astık, kestiğin kestik biri oldun. Yarın ne olacağımızı, bizi nelerin beklediğini bilemeyiz ki. Canım benim bundan sonra yepyeni bir sayfa aç. Empati kurmayı öğren. Sana yapılması hoşuna gitmeyecek olanı sen de kimseye yapma. Sertlik, kibirlilik birşey getirmez aksine çok şey götürür. Sen aslında çok iyi bir insansın. Herkesi düşünürsün ama seçtiğin yol ve edindiğin tutum yanlış” der kardeşine sarılıp başını küçük bir çocukken yaptığı gibi sevgiyle okşarken...