Çevresi ve şansi olan adam... / Avram Grant

Vedat LEVENT Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba
İki haftadır futbol dünyası tek bir ismi konuşuyor: Dünya devi Chelsea’nin yeni patronu Avram Grant…
İsrail’in Fatih Terim’i olarak adlandırabileceğimiz Grant’in uluslararası arenada aldığı herhangi bir kupa olmamasına rağmen kendisi İsrail’i dünya futbol piyasasına kazandıran adam olarak anılıyor. Kariyerinde Maccabi Tel Aviv ve Maccabi Haifa’da aldığı roller önemli yer tutuyor. Bu takımları şampiyon yapan Grant, 2002- 2006 arası İsrail Milli takımını çalıştırıyor ve gençlerden kurulu ekibi, 2006 Dünya Kupası elemelerinde grup ikinciliğini kıl payı kaçırıyor. İşin ilginç tarafı, Fransa ve İsviçre’nin ilk ikiyi paylaştığı grupta tek yenilgisiz takımın İsrail (4 galibiyet, 6 beraberlik) olması.
Grant, Ağustos 2006’da Portsmouth’a gelir. Onu Ada futboluyla tanıştıran kişi Portsmouth’un yanı sıra Beitar Jerusalem’in de sahibi olan Arkady Gaydamak’tır. Gaydamak ile iyi arkadaş olan Grant, Portsmouth’ta ünlü teknik direktör Harry Redknapp ile alttan altta bir rekabete girer. Ancak Redknapp, söz ne zaman Grant’ten açılsa ağzından bir kere bile “o bir centilmen” sözünü düşürmemiştir.
Grant’in şansı, futbol aşığı zengin Rus Yahudilerdir aslında… Gaydamak, İsrail’den dünyaca ünlü bir teknik direktör çıkarmayı hedeflemişti. Gaydamak, Grant’i Abramovich’le tanıştırır…
Abramovich, Grant’a yıllık 850 bin Pound’luk bir sözleşme ve “futbol direktörü” unvanı verir. Kendisinden beklenen ise, takımın Schevchenko’dan daha iyi verim almasını sağlamak ve Chelsea FC bünyesinde futbol ile ilgili her şeyin koordinasyonunu üstlenmektir. Grant, kulübün ünlü genel müdürü Peter Kenyon’a rapor verecek ve aynı zamanda kulübün yönetim kurulunda bir iskemle sahibi olacaktır.
Aslında Maurinho, Grant’in kulübe gelmesini hiçbir zaman içine sindirememiş, mavi beyazlılarda az zamanının kaldığını hissetmiştir. Ancak o da hiçbir zaman “Grant’in bir centilmen olduğunun ve varlığının kulübe güç katacağının” dışında bir söylemde bulunmamıştır…
İşin ilginci, uzun zamandır kulüplerde profesyonel yöneticilikten ve kağıt işlerinden başka bir şey yapmamış olan Grant’in, dünyanın en zor liginde, dünyanın en iyi futbolcularına sahip, dünyanın en iyi takımlarından birinin başına getirilmesidir. 
Unutmadan şunu da ekleyelim… Grant, ilk maçını Manchester United’a 2- 0 kaybetti. Yine unutmadan Grant’in eşi Tzofit Grant, İsrail’in en ünlü aktris ve şovmenlerinden biri… Ama ününü canlı yayınlarda yaptığı çılgınlıklar sayesinde edinmiş… Oldukça enteresan bir kişilik… Bu sene İngiltere kaynayacak anlayacağınız.
Sözün özü şu: Çok çevreniz, biraz da şansınız olursa en iyiler bile size imrenerek bakar…
Ancak atalarımızın dediği gibi… “Ne oldum?” değil, “ne olacağım?” demeli…