Olmert`e yeni bir sorusturma daha…

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Uzun süren iki bayram arasında sıkışan kısa çalışma haftasında İsrail’de önemli gelişmeler yaşandı.
Başsavcı Meni Mazuz, Başbakan Olmert’in birkaç yıl önce Kudüs’te uzmanlara göre piyasa değerinin altında  satın aldığı ev için başbakana  bir ceza  verilmesi yerine,  adli bir araştırma açılmasına karar verdi.  Devlet denetçisi olayda kuşkulu bir yan görmüş ve Mazuz da kendisine hak vermişti.
İsrail’in Netanyahu ve Şaron gibi eski başbakanlarına karşı  benzer soruşturmalar açılmış,  ancak hiçbir sonuç alınamadan dosya kapatılmıştı. Bu kez soruşturma bir suçlama ile sonuçlanırsa, başbakan ve diğer bir bakan istifa etmek zorunda kalacaklar.
Bu soruşturmanın yanı sıra Olmert’e karşı açılan  diğer üç soruşturma daha sürüyor. Bu şartlar altında Olmert devlet işlerine yeterli vakti ayırabilecek mi?  Bazı uzmanlara göre bu gibi acil olmayan sorunlar, başbakanın görev süresi tamamlanana kadar ertelenebilir.
Dikkat çekilmesi gereken diğer bir nokta da; Olmert’in halk tarafından yeterli desteği almaması.  Yapılan kamuoyu yoklamaları Olmert’in popüler bir başbakan olmadığını gözler önüne seriyordu. Ama son iki- üç hafta içinde bu durum başbakanın lehine değişmeye başladı.  İsrail halkının  yabancı kaynaklardan takip ettiği;  İsrail’in Suriye’nin kuzeyine başarılı  operasyonu, Olmert’in bu konuda sessiz kalma politikası ve emri bu değişikliğe neden oldu.  İsraillilerin büyük bir çoğunluğu, operasyonu ve suskunluğu  onaylıyor. Bu da Olmert’in kamuoyu yoklamalarında durumunun değişmesini sağlarken, bu açılan yeni soruşturma  prestijine darbe vurabilir.
Bunun yanı sıra Olmert’in deneyimli bir politikacı olduğunu da unutmamak lazım. Knesset’teki koalisyonunu güçlendirmek için bazı önlemler alıyor.  Örneğin hafta başında  İşçi Partisi liderlerinden Ami Ayalon’u  bakan olarak  kabineye ekledi.
İsrail donanmasının eski komutanı olan Amiral Ami Ayalon, Şin Bet’in başarılı bir şefi ve Filistinlilerle barışı desteklemesiyle de tanınıyor. Onun hükümete girmesi  İşçi Partisi’nin koalisyondan ayrılmaya niyeti olmadığının göstergesi.

Olmert’in önemli açıklamaları
Başbakan  Knesset’te Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları önünde önemli açıklamalarda bulundu. Olmert: “ Washington’da yapılacak olan, bir barış konferansı değil. Amacı bölgemizdeki ılımlı devlet ve kişileri güçlendirmek. Bunun için son anlaşmaya varıldığında İsrail, şimdi kontrolü altında bulunan toprakların büyük bir kısmından çekilecek” dedi.
Ancak bu kısa bir vadede gerçekleşemeyecek. Çünkü bu çekilme hem İsrail, hem de Filistinlilerin kabul ettiği  “ Yol Haritası Planı” uyarınca, terör örgütlerinin silahları bırakması sonucunda olacak.
Bu sözlerden İsraillilerin ve Filistinlilerin büyük ve zor sorunlar hakkında  bir uzlaşmaya varabilecekleri, ancak bu uzlaşmanın bir kağıt üzerinde olabileceği anlaşılıyor. Uygulanması için ise terör örgütlerinin silahları bırakması gerekiyor.
Olmert dostu ve en yakın çalışma arkadaşı olan Haim Ramon’un Arapların ve  Filistinlilerin yoğunlukla ikamet ettiği Kudüs’teki  yörelerin Filistin devletine verilemesi önerisini desteklediğini açıkça dile getirmedi.  Çünkü bu konuda Knesset’te çok muhalifleri var.
ABD’nin Washington’daki konferansa Suriye’yi davet etmeyeceği düşünülüyordu. Söz konusu toplantıya sadece ılımlı ve terörü kınayan ülkeler katılacak. Ancak, son haberlere göre ABD, Suriye’yi davet etmeye kararlı ve İsrail buna itiraz etmiyor.  Oysa Lübnan’da olduğunu gibi Suriye, terörü destekleyen bir konumda. Suriye’nin Washington’a gelip gelmeyeceği ise henüz bilinmiyor.
Olmert Knesset’teki konuşmasında,  Suriye operasyonuna değinmezken, iki ülke  arasındaki gerginliğin azaldığını ve Suriye’nin İsrail’in askeri üstünlüğünü kabul ettiğinin altını çizdi. Buna rağmen Suriye’nin diplomatik görüşmelere açık olmadığını da dile getirdi.

Suriye-  Kuzey Kore sakıncalı ilişki
Suriye – Kuzey Kore arasındaki silah alışverişi yeni değil. Kuzey Kore özellikle uzun menzilli Scud Füzelerini Suriye’ye satmıştı.  Ancak son aylarda iki ülke arasında nükleer alanda yeni anlaşmalar yapıldı.  Bazı söylemlere göre; Kuzey Kore, ABD ve diğer devletlerle yaptığı anlaşmaların sonucunda nükleer silah alanında yaptığı çalışmaları durduracak, bunun karşılığında da bu devletlerden ekonomik yardım görecek.
Bu gerçeklemeden önce Kuzey Kore geliştirdiği teknolojiyi Suriye’ye teklif etti-  veya Suriye’nin teklifini kabul etti. Akabinde çalışmalar başladı.  Yabancı kaynaklara göre Mossad son zamanlarda iyice yoğunlaşan bu işbirliğini haber alarak, durdurma kararı aldı.
ABD, İsrail’den Suriye’nin plütonyum çalışmaları ile ilgili kanıt istedi.  London Sunday Times’a göre Suriye askeri kıyafeti giren İsrail komandoları  Suriye’ye girerek plütonyum örneği ele geçirdiler.  İsrail  gerekli kanıtı sunduğunda, ABD’den harekete geçme onayı aldı.  ABD Başkanı Bush  Kuzey Kore’yi uyardı. Bush 20 Eylül’de yaptığı bir konuşmada Kuzey Korelilere, altı ülkenin katılacağı konferansın başarılı olmasını istiyorsa nükleer çalışmalara son vermesini gerektiğini söyledi.

İsrail ve İran Cumhurbaşkanı’nın New- York ziyareti
İsrailliler Ahmedinecad’ın Columbia Üniversitesi ve başka yerlerde konuşma yapmasının çok da iyi bir fikir olmadığını düşünüyorlar. Üniversite rektörünün İran Cumhurbaşkanına söylediği sözler her ne kadar kaba olsa bile doğruydu. Ancak çoğu İsrailli şuna inanıyor: Ortadoğu’daki  karmaşadan haberi olmayan ortalama Amerikan halkı  bölgede bir referandum olursa Ahmedinecad’ın çözüm getirebileceğine  kani.
Haaretz’in Amerika muhabiri  Salı günkü  yazısında  “Ahmedinecad gerçekte olduğu gibi  İran’ın dünyaya karşı olmadığını yanlız İsrail’e karşı olduğu yanılsamasını yaymakta bir dereceye kadar başarılı olabilmiştir” dedi
“Filistin sorununu şimdilik unutmalı, bunun yerine İsrail sorununu çözerek sonuçta Ortadoğu’da barışı sağlamalıyız” diyen Ahmedinecad bu kez İsrail’in imha edilmesi gerektiğini tekrarlamadı. Ancak  mesajda asıl verilmek istenen son derece açık. Bu nedenle Haaretz: “İsrail en fazla kaybeden taraf” başlığı attı. Eğer Ahmedinecad, samimiyetine bir kişiyi bile ikna edebilmişse oldukça kazançlı olabilir. Amacı; İsrail’i yalnız bırakmak için yeterli sayıda insanı ikna etmek. Çabalarına devam etmesine izin verilmemeli.