Roket hedefe ulaşmadi ama gerginlik yaratti

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Geçtiğimiz pazartesi, okulların açılış gününde, çocuklar henüz okul yolundayken, tamamen korumasız olan bir kreşin 20 metre yakınlarına düşen roket, sadece Sderot’ta değil tüm  ülkedeki atmosferin değişmesine neden oldu. Savunma Bakanlığı bu çarşamba günü  toplanarak herhangi bir askeri operasyonun yapılıp yapılmaması gerektiği konusunda görüşecek. Bu arada kapalı çevrelerde, politik ve askeri yorumlar yapılıyor. Kabinenin bazı üyelerinin geniş çaplı  askeri bir harekat önerecekleri öngörülüyor. Sağ kanat ve muhalefet lideri Binyamin Netanyahu  salı  günü radyoda yaptığı konuşmada hükümeti eleştirerek, Sderot’a ve Batı Negev’deki başka hedeflere roket atan Gazze’ye bir harekatın yapılması gerektiği çağrısında bulundu.
Stratejinin değişmesi için çağrıda bulunanlar, hükümetin harekete geçmek için Sderot’ta kurbanların ölmesini beklemesini eleştirdiler. Bir yorumcunun yazdığına göre, tamamen korumasız olan bu kreşe düşen roket eğer sadece 20 metre öteye düşseydi, 12 yuva yaşındaki çocuk şu anda geçirdikleri şoktan dolayı psikolojik tedavi görmek yerine ölü olacaklardı. Sderot’ta böyle 16 yuva bulunuyor.
Yorumcu:“Eğer bu olay ölümle sonuçlansaydı, salı sabahı durum farklı olur, Gazze denizden- karadan- havadan bombardımana tutulur ve çocuklar da dahil olmak üzere düzinelerle Filistinli bu harekatta hayatlarını kaybetmiş olurlardı. Her iki taraf da güçlerini denetlemekte zorluk çekerdi” dedi.

Tsahal roketleri engelleyebilir mi?
Ancak Tsahal’in  roketlerin yollanmasına engel olup olamayacağı da henüz belli değil. Çünkü 2.Lübnan Savaşı’nda başarısız olmuşlardı. Şu anda belki de İsrail Güvenlik Güçleri  Gazze’ye girmiş ve İran tarafından eğitilmiş Hamas militanları ile kanlı çatışmalar başlamış olabilirdi.
İsrail Başbakanı Olmert, Savunma Bakanı Barak ve  generallerin tereddütlerinin  en önemli nedeni, İran’ın  önümüzdeki kasım ayında Washington’da gerçekleştirilmesi planlanan konferansta  gündeme getirilecek olası İsrail- Filistin anlaşmasını baltalamak için fırsat kollaması. 
İran’ın İsrail- Filistin anlaşmasına şiddetle karşı olduğu ve başarısızlığa uğraması için elinden geleni yapacağını, bölgeye destekçilerini yollayacağını biliniyor.
Gazze’de, geçtiğimiz Lübnan Savaşı’nda Hizbullah’a karşı yapılan çatışmalara benzer, ama daha küçük çapta tehlikeli durumlar yaşanabilir. Zira Hamas, Hizbullah’a kıyasla daha zayıf durumda. Buna karşın İsrail, ordusunu yeniden düzenleyerek geçen  Lübnan Savaşı’ndakine  oranla kuvvetlendirdi. Ancak Hamas’ın direnişi,  beklenilenden daha güçlü olabilir ve bu durumda da Hizbullah şu anda 20.000 kadar UNİFİL kuvvetinin bulunduğu Litani nehrinin kuzey şeridine uzun menzilli roketlerle müdahale edebilir. Böyle bir gelişme çok ciddi boyutlar taşıyabilir. Öte yandan göz ardı etmemek gereken başka bir olasılık var; Suriye- İsrail sınırında sessizlik hüküm sürüyor ama Suriye Ordusu hala Golan sınırına yakın beklemekte. Suriye- İsrail savaşı ihtimali daha da kuvvetlenmiş görünüyor. Gazze’de yapılacak herhangi bir harekatın çığ gibi büyümesi kaçınılmaz olabilir.

Abbas tavır değiştirebilir
Durum bu kadar kötüleşmese bile FÖY Lideri Mahmut Abbas’ın,  Gazze’deki  Filistin- İsrail çatışmasına ilgisiz kalması beklenemez. Görüşmeler askıya alınmış haldeyken Abbas’ın İsrail’in tarafını tutması düşünülemez zira böyle bir durumda artık Filistinliler’in  oyları, Hamas’a kayabilir. Ayrıca Kasım ayında  yapılacak Washington görüşmesinin olumlu sonuçlanma şansı iyice azalır, hatta tamamen yok olabilir.
Ülkedeki bazı çevreler bu durumu onaylıyor. Çünkü İsrail’in Abbas’ın istediği  ciddi tavizleri vermesinden yana değiller. Ama  Olmert ve Barak, Gazze’de Kassam roketlerine karşı yapılacak harekatın gerilimi arttırmasını engellemek için oldukça temkinli davranacaklar.
Bakanlar Kurulu,  böylesi olumsuz ve tehlikeli sonuçları engellemek, aynı zamanda İslami Cihad ve Hamas üzerinde baskı uygulamak üzere  başka  yöntemler arayacak. Özellikle kabinenin iki üyesi Dışişleri Bakanı Tsipi Livni ve Haim Ramon, askeri baskıdan daha değişik yöntemler uygulanmasından yana.
Gazze halkı vasıtasıyla, roket atanlar üstünde baskı kurmak istiyorlar. Gerekçe olarak da:“Biz suçlulardan ziyade masum halkın hedef olduğu toplu bir cezaya karşıyız, ama şimdilik yaşamı tehdit etmeksizin etkili olabilecek çareler yok. Sderot ve Batı Negev’de sivil halka roket atışının sürmesi halinde İsrail, Filistin halkının roket atan kişilere tepki göstermesini sağlayabilir.”
İsrail belli bir süre için elektriği, suyu ve gıda maddelerinin bölgeye girişini engelleyebilir. Filistin halkı, roketlere hedef olan İsraillilerin mağduriyetini anlayışla karşılayacak. Halka verilen  böyle toplu  bir ceza   haklı nedenlere dayanabilir ve engellenemez. Çok yakında kabinenin böyle bir kararı kabul etmeye hazır olup olmadığını anlayacağız. Bu öneriyi getiren kabine üyeleri hükümetin en ılımlı üyeleri olarak tanınıyorlar.

Aileler kararlı
Bu arada Sderot’taki ebeveynler, okullar ve kreşler roketlere karşı korunaklı hale getirilene değin, bu işlem aylar sürse bile, çocuklarını okullara göndermemeye kararlılar. Ama bazı aileler ve öğretmenler okulları füzelere karşı dayanıklı hale getirmenin de yeterli bir çözüm olmayacağı düşüncesindeler.
Öncelikle sınıflar roketlerden zarar görmeseler bile, sürekli çalan sirenler, dersleri bölecek, çocukları ürkütecek ve onların kendilerini derse vermelerini engelleyecek. Çocuklar teneffüslerde dışarı çıkmaya korkacaklar, sirenler öğrendiklerini unutturacak, okula gelirken ve dönerken risk altında kalacaklar. Bu nedenle tek çözüm Sderot üzerine roket atılmasını durdurmak. Bu kez Gazze üzerine yaptırım uygulanması, belki de etkili olacak. Şimdiye kadar alınan her türlü önlem uzun süredir roketlerin atılmasına engel olamadığından bu yöntem denenebilir.