İsrail göçmen sorunlarina çare ariyor

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

İsrail geçtiğimiz günlerde iki göçmen sorunu ile karşı karşıya kaldı. Bunlardan birinin 60 yıllık geçmişi olsa da,  son haftalarda yeniden gündeme oturdu. Diğeri ise dört senelik bir geçmişe sahip, ama İsrail’i  son haftalarda doğrudan etkiledi. Her iki konu da aynı zamanda kriz oluşturdu;  birbirleri ile bağlantıları olmasa da son günlerde ikisi de geçici bir çözüme ulaştılar.
60 yıllık geçmişi olan eski sorun şimdilerde yeni bir gündem oluşturan Holokost kurtulanı göçmenler.
İkincisi ise dört yıllık geçmişi olan ve küçük ölçekte Holokost’un tekrarı olan, Hartum Hükümetinin yardımıyla Darfur Bölgesi’nde yaşayan siyahi nüfusun Arap gruplarca etnik temizlenmesi konusu.
Nazi dehşetinden sonra insanoğlunun ders aldığı zannedildi. Ancak görülüyor ki  böyle olmadı. Dünya, özellikle de Amerika Yahudileri şiddetli protestolarla bu olaya son verme yolları aradılarsa da, Sudan petrolü Hartum Hükümeti’ni etkin yaptırımlardan korudu. Şimdilerde 200 bin kişinin ölümü ve iki milyonun üstünde insanın göçmen konumuna gelmesinden sonra daha etkin bir Afrikalı askeri güç yaratma çabasına girildi.
Söz konusu göçmenlerden bir bölümü Mısır yolu ile iş alanlarının çok olduğu söylenen İsrail topraklarına geldiler. Başta, Mısır  engel olmak için  çaba göstermedi. İsrailli insan hakları örgütleri, etnik kıyımdan kaçan kişileri barındırmanın bir vazife olduğunu düşündüler. Ancak gelenlerin sayısı 2000’e ulaşıp, her gün 50 yeni kişinin daha geldiğini gören hükümet buna tepki verdi. Olmert,  Mübarek’ten Mısır’ın  göçmenleri geri almasını istedi. Şimdi İsrail’de göçmenlerin onları Sudan’a geri gönderecek olan Mısır’a yollanması konusunda bir tartışma başladı. Bir zamanlar kendilerine güvenli bir yer arayışı içinde olan Avrupa Yahudilerinin karşılaştığı şartlar hala İsrail’in hafızasındadır.Ama yetkililer  Holokost’tan kaçanlara düzgün bir yaşam sağlamakta henüz zorluklar yaşarken,  yoğun göçmen akışından korkuyorlar.
Konuşmaların sonucunda bir çözüme ulaşıldı. Darfur’dan gelen 500 kadar göçmenin kalmasına izin verildi. Darfur’dan değil de Sudan’ın diğer bölgelerinden gelen,öldürülme tehlikesine maruz kalmayan kısım ise  onları kabule razı olan Mısır’a geri gönderilecek.Tabii bu çözüm nasıl sonuçlanacak  bilinmiyor. Önemli olan İsraillilerin en azından birkaç yüz kişinin güvenli  yerleşimleri konusunda teselli bulmaları.

Holokost kurtulanları ve göçmenleri
Knesset Başkanı Dalia İtzik, Holokost kurtulanlarının durumlarını incelemek amacı ile yazın  yapılan özel bir toplantıdaki konuşmasına Holokost kurbanlarından af dileyerek başladı. “60 yıl sizi ihmal ettik. Şimdi ise  ilk adımı atıyoruz” dedi.
İlk adım  sağlık ve bakım hizmetleri için 2008’de 100 milyon; 2009’da 200 milyon; tatil ve nekahat dönemleri için 30 milyon Şekel ayrılması ve vergi muafiyeti getirilmesi anlamına geliyor. Söz konusu para “Holokost  Kurtulanları Sosyal Yardım Fonu” tarafından dağıtılacak. Ancak Olmert her ne kadar  acı çekmişler ve ailesiz yersiz yurtsuz kalmışlarsa da Naziler tarafından tutuklanmadan ülkeden kaçabilenlere bu yardımın yapılmasını reddetti. Çünkü  o durumda  Avrupalı Holokost göçmenleri ile diğer ülkelerden özellikle Arap ülkelerinden kaçan diğer Yahudiler arasında etnik bir ayırım yaşanır.
Önceleri Holokost kurtulanı olarak adlandırılan bu kişiler  sayıları nedeniyle Maliye Bakanı tarafından başka şekilde sınıflandırılarak henüz saptanmamış değişik şekillerde yardım almaları sağlanacak. Olmert bu yardımı Almanya’dan almayı umuyor.
Özetleyecek olursak  değişik bürokratik nedenlerle  tahsisat alamayan 8000Holokost kurtulanı ayda 300 dolar alacak.Bu rakam 2009’da 400 dolara çıkacak.Almanya’dan küçük bir ödenek alan 1000 kişi ise hükümetten her sene 700 dolar alacak..Hükümet bu paranın Holokost kurtulanlarına   dağıtılmasına yardımcı olacak bir merkez kuracak. Ayrıca İsrail’in kuruluşunun 60. yılı nedeniyle tüm kurtulanlar bir takdir belgesi alacak.Kurulacak bir komite yılda 2 kez toplanarak kurtulanlara yarar sağlayacak konularla  çıkabilecek özel problemleri konuşacak.
Olmert, 85 bin  göçmen için,  Roş Aşana’ya kadar daha çok para toparlamayı ümit ediyor. O zamana dek İsrail Ulusal Sigorta ödemeleri ile yiyecek, ilaç ve bakım sağlanacak.Tabii ki İsrail’de aynı ihtiyaçlara sahip pek çok yaşlı insan yaşıyor.
Haaretz’deki bir yazıya göre “Sahip olunan fonlar ihtiyaçlı olan herkese dağıtılmalı. Bu fonun içinde Holokost sırasında yaşamlarını kaybeden Avrupa Yahudilerinin hakkı olarak iade edilmesi planlanan bankadaki paraları da var.
Hitlerin amacı Yahudileri dünya üzerinden silmekti.İsrail Devlet’inin kurulması,ve vatandaşlarının yaşamlarını burada sürdürmesi Hitler’e verilen en iyi cevap.
Ancak Barışı sağlamak ya da daha barışçıl bir ortamda yaşamak  İsrail’in bütçesinin savunma bölümünü azaltarak  yaşlılara  ayrılan ödeneği çoğaltmayı sağlayabilir.Ama bunun için öncelikle Olmert ile Mahmud Abbas arasındaki görüşmelerde ilerleme sağlanması gerekiyor.

Abbas-  Olmert görüşmeleri
Geçtiğimiz hafta Başbakan Olmert ABD Kongresinin bir delegasyonunu kabul ederek, ilk kez FÖY Lideri Abbas ile görüşmeler hakkında açıklama verdi. Aktarılan konuşmalar  kısaca şöyle:
Sınır sorunu:
Abbas; Filistin Devleti 1967 sınırına sadık kalınarak Batı Şeria ve Gazze’den oluşacak ve başkenti Kudüs’te bulunacak.
Olmert: İsrail, Batı Şeria’nın büyük bir bölümünü Filistinlilere verecek. Ancak İsraillilerin yerleşim blokları İsrail’in egemenliği altında olacak.  Karşılığında Gazze civarında Negev toprağı verilecek.
Mültecilerin dönme hakkı:
Abbas: İsrail, mültecilere eski evlerine dönme hakkı tanıyacak. Bu hakkın uygulanması, iki tarafın da imzalayacağı bir anlaşmaya bağlı olacak.  İsrail’in veto hakkı olacak.
Olmert:  Filistinli mülteciler İsrail’e değil, yeni kurulacak Filistin devletine dönebilecekler.

Gazze-  Batı Şeria yakınlığı:
Abbas: Gazze ve Batı Şeria’nın toprak bütünlüğü olmalı.
Olmert: Gazze ve Batı Şeria’nın  bütünlüğü bir köprü veya bir tünel yolu ile sağlanacak.
Kudüs sorunu
Abbas: Filistin Devleti’nin başkenti Doğu Kudüs olmalı. Tapınak Dağı üzerinde, egemenliği de tamamen  Filistinlilerindir.
Olmert: Doğu Kudüs’ün merkezden uzak mahalleleri Filistinlilerin elinde olacak. Tapınak Dağı her iki ülkenin de egemenliğinde olmalı. Uluslar arası güçler de bunda rol oynayacaklar.
Görüldüğü gibi fikir ayrılıkları var, ancak iyi niyetli olunduğunda bunlar aşılmaz değil. Kasım ayına kadar daha bir çok görüşme ve temaslar olacak.
 Haarezt gazetesinin başyazarı Salı günkü yazısında şu fikri ortaya attı: Tapınak Dağı’nın egemenliği tamamen Filistinlilere verilmeli. Zaten fiilen durum böyle. Yalnız UNESCO’nun dağda yapılan kazıları kontrol etme hakkı olmalı. Ayrıca İsraillilerin de ziyaret hakkı tanınmalı”  Akiva Eldar: “Eğer Tapınak Dağı’nın anahtarı Filistinlilere verilirse, eski evlerinin anahtarlarına daha az önem verebilirler” diyor.
Eldar haklı olabilir ancak bir çok İsrailli bu fikre itiraz edecek. Bu konu, daha çok yazılacağa benziyor.