Haftanin ilginç gelişmeleri

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

İsrail’in yeni bir siyasi partisi var;  milyarder iş adamı ve İsrail’in en tanınmış yardımseveri Arkadi Gaydamak  gelecek perşembe günü Kudüs’te Sosyal Adalet Partisi’nin ilk kongresini açacak.  Kamuoyu yoklamalarına göre seçimler şimdi yapılırsa bu parti 17 -  25 milletvekili çıkarabilir.
Sosyal Adalet Partisi böylece Likud ile İşçi Partisi’nden sonra İsrail’in üçüncü büyük partisi olabilir ve iç politikada önemli bir rol oynayabilir.  Ancak Gaydamak  bu partinin kurucusu ve lideri olsa da Knesset üyesi olmayacak. Gaydamak’ın isteği    İsrail’in başkenti  ve en kalabalık şehri Kudüs’ün belediye başkanı olmak.  Bunda haklı olabilir, zira Knesset’te 120 milletvekili varken tarihi  Kudüs’ün  tek bir belediye başkanı var.
Ayrıca İsrail halkının milletvekillerine karşı sempatisi yok; milletvekillerini kendi çıkarlarını gözeten çoğu kez boş konuşan küçük politikacılar olarak görüyor. Oysa Gaydamak, özellikle 2. Lübnan Savaşı sırasında az konuştu ama çok iş yaptı. Hizbullah’ın füzelerinden kaçan binlerce insan için sığınaklar sağlayan ciddi bir iş adamı olarak algılanıyor.  Halk onun bu iyiliklerini unutmuyor, parasının nereden geldiğine aldırış etmiyor.  Bu nedenle bir çok kişi yeni partiyi desteklemeye hazır görünüyor.
Kimileri: “Kudüs’ün başına geçmemesinin nedeni büyük bir parti kurmak istemesinden mi?”; “Yaptığı cömert jestler de  propaganda mı? ;“Bundan ötürü mü böyle hareket etti? sorularını ortaya atıyorlar. Ancak bu kuşkular kimseyi rahatsız etmiyor.
Parti sağ veya solcu mu olacak veya  tam merkezde mi bulunacak?  Netanyahu ile iyi ilişkileri olan Gaydamak’ın partisi  dış politika ve komşularla ilişkiler açısından herhalde merkezde yer alamaya gayret edecek.  parti programına göre ülke dışında bulunan İsraillilere de seçimlerde oy hakkı verilecek.  Bu önemli bir nokta. Çünkü; diasporada yaşayan 700 bin İsraillinin seçimlere katılması her şeyi değiştirebilir.
Kısa vadede bir seçim görünmüyor. Son seçimler İsrail’de geçen sene yapıldı. Ramon’un katılımı Ehud Barak’ın savunma bakanlığına gelmesiyle Olmert hükümetinin koalisyonu güçlendi.  Eylül veya ekim ayında yayınlanacak Winograd Raporu Olmert’i zor duruma sokabilir, İşçi Partisi koalisyondan çekilmek zorunda kalabilir. Bu koşullarda 2008’in haziran ayına doğru seçime gidilebilir. 

Katsav davası sürüyor
Gelecek hafta Yargıtay, eski Devlet Başkanı Katsav’ın avukatları ve Başsavcı tarafından önerilen  pazarlığı kabul edip etmeme konusunda bir karar verecek. Bu pazarlığa göre Katsav sadece bir senelik  uzaklaştırma ve cinsel tacizde bulunduğu iki kadın çalışanına 12,000 Dolar tazminat ile cezalandırılacak.
“Hükümet Yönetiminde Kalite” hareketi ve çeşitli kadın organizasyonları Yargıtay’ın Başsavcı Meni Mazuz’dan söz konusu pazarlık isteğini geri çekmesi talimatını vermesini ve olayın doğrudan mahkemede yargılanmasını talep ettiler. Mahkemenin geçen Ocak’ta Mazuz’un hazırladığı suçlamada yer alan ama sonradan yeterli delil bulunamadığı için ispat edilmesi imkansız olduğu düşünülerek kaldırılan tecavüz suçlamasını yeniden gündeme getirmesini istiyorlar.
Gelecek salı Yüksek Mahkeme’nin beş hakimi Dorit Beinish’in başkanlığında toplanarak pazarlığın iptalini talep eden dilekçeleri değerlendirecekler. Söz konusu dilekçeler“Hükümet Yönetiminde Kalite” hareketi, çeşitli kadın organizasyonları ve Başkanlık konutunda çalışan, tüm olaylar zincirini başlatan ‘ ismi  gizli kişi’  tarafından verildi.
Yüksek Mahkeme’nin kararı ne olursa olsun, Başsavcı ve hükümetin yasal danışmanı olan Mazuz’un hatalı olduğu açık. Mazuz  mahkemeye gitmeyi tercih etmediğini çünkü  duruşmaların ülke gündemini uzunca süre meşgul edeceğini ve  Devlet Başkanlığı makamının saygınlığının yitirileceğini, İsrail’e karşı önyargıların oluşacağını ifade etti. Ancak pazarlık  konusu ve hiçbir tecavüz suçlamasının yer almaması zaten medyada öyle bir tartışma başlattı ki  birçok aşağılık  cinsel suçlamaların yer aldığı öyle çok yazılar yazıldı ki, zaten devlete ve başkanlığın saygınlığına zarar verilmiş oldu. Hatta gazetelerdeki suçlayıcı yazılar öyle ayrıntılar içeriyordu ki aileler çok başarılı olamadılarsa da gazeteleri çocuklarından saklama çabasına girdiler.

Kudüs’te “Yahudilerin Geleceği” konferansı
 Salı günü Kudüs’te üç gün sürecek “Yahudilerin Geleceği” konulu bir konferans başladı. İsrail’den 80, ABD’den 40, Avrupa’dan 10, Latin Amerika’dan 2, Rusya’dan 2, Kanada’dan 3, Avustralya’dan 1 ve Türkiye’den Lina Filiba konferansa katıldılar. Söz konusu konferans Yahudi Politikalarını Planlama Enstitüsü tarafından düzenlendi.
Kanada delegasyon Başkanı Irwin Cotler, Jerusalem Post’taki yazısında durumun  II. Dünya Savaşı öncesi durum  ile benzerlik gösterdiğini, Yahudi aleyhtarı, Batı değerleri karşıtı  köktenci bir hareketin geliştiğini anlattı.Tabii en önemli farklılık şimdi güçlü bir İsrail devletinin varlığı.  Ancak İsrail’in müttefiki  ABD’de bile İsrail’in varlığını gayri kanuni bulma hareketi küçükte olsa başlamış ve büyümektedir. Bu sorun konferansta incelenecek konuların başında geliyor.Aynı zamanda İngiltere’nin akademik ve ticari boykotu da tartışılacak konuların arasında. ABD delegasyonunun üyelerine göre Jimmy Carter’in yazdığı o “Filistin:Barış  Irk Ayrımı Değil”  kitap İsrail’in tenkit edilmesinde diğer yayınlardan daha fazla rol oynadı. ABD delegasyonu  bu  yayınlara tepkinin azlığından şikayet ettiler.

Likud’da problemler
Uzun zamandır kamuoyu yoklamaları Likud ve başkanının tercih edildiğini gösteriyor. Netanyahu’nun  30 milletvekili ile  bir sonraki seçimde hükümeti kuracağı düşünülüyor. Ancak bu genel kanıya şüphe düşürecek iki gelişme yaşandı.
Öncelikle İşçi Partisinin başkanlığına seçilen ve  Savunma Bakanı Barak   yitirilen oyların bir kısmının geri gelmesini sağladı. Her ne kadar Likud’un lideri Netanyahu bir kaç puan öndeyse de, ara her geçen gün kapanıyor.
Diğer gelişme ise   Likud’da Netanyahu ile tehlikeli rakibi, partinin ikinci adamı sayılan  ve başarılı  eski Dışişleri Bakanı Silvan Şalom arasında yaşanan tartışmalar oldu.
Şalom’u hazırlıksız yakalama amacıyla Netanyahu parti başkanlığı seçimlerinin eylül başında yapılmasına karar verdi.Netanyahu tarafından yenileceğini anlayan Şalom, Likud için yarışı terk etmeye karar verdi. Böylece Netanyahu rakipsiz kaldı. Ancak Şalom, Netanyahu aleyhinde  şiddetli bir saldırı başlatarak onu Likud’u  Suriye’deki Baas Partisi’ne benzer bir hale getirmekle suçladı. Her ne kadar Likud’un Barak’ın İşçi Partisi’ni yenme şansını yok edeceğini bilse de Şalom Netanyahu’yu mahvetmeye kararlı.
Gözlemciler, Şalom saldırılarına devam ettiği takdirde Netanyahu’nun genel seçimleri kazanmasının çok zor olduğunu söylüyorlar.  Netanyahu sürekli İran tehdidinden bahsederken, halk daha kıdemli bir asker olan, genelkurmay başkanlığı ve savunma bakanlığı görevini iki kere üstlenen Barak’a daha çok güveniyor.