Şarm El Şeyh Zirvesi bir başlangiç mi?

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

“Ilımlılar”ın görüşmeleri her ne kadar olumlu geçtiyse de, Şarm El Şeyh’te yapılan toplantıdan  somut sonuçlar alınamadığını unutmamak gerekiyor.
Bölgedeki ılımlı ülkelerin dört liderinin buluştuğu Şarm el Şeyh’te Hamas’ı çökertmenin ve Filistin-  İsrail barışının yolları konuşulurken radikal kesimler, Filistinli esirler serbest bırakılmadan, bir sene önce Hamas tarafından İsrail topraklarından kaçırılan Gilad Şalit’i serbest bırakmayacaklarını açıkladılar.

Anlamlı bant kaydı
Hamas,  Şalit’ın kaçırılmasından bu yana ilk kez kendi sesiyle konuştuğu bir bant kaydı yayınlayarak yaptı. Bu kayıt,  ailesi ve İsrail halkında büyük bir heyecan uyandırdı.
Şalit, onu esir alanlar tarafından kendisine verilmiş bir metni İbranice olarak okudu. Konuşmasında ailesine ve İsrail ordusundaki arkadaşlarına selamlarını yollayan Şalit onları çok özlediğini ve sağlığının gün geçtikçe kötüleştiğini uzunca bir süre hastanede yatması gerektiğini söyledi.  Hamas’ın açıklaması Şalit karşılığında Filistinli esirlerin serbest bırakılması yolundaki görüşmelerin bir an önce çözüme kavuşması gerektiğini vurguluyor.
Kendisine zorla okutulan metinde Şalit, onu bekleyen bir ailesi olduğu gibi Filistinli tutukluların da serbest bırakılmasını sabırsızlıkla bekleyen aileleri bulunduğuna dikkat çekti. Mücahitlerin şartlarını kabul etmekten başka bir çare olmadığı da kayıtta yer aldı.

Hamas zemin arayışında
Bütün bunlar ne anlam ifade ediyor?
Bu olanlar, Hamas’ın Mısırlı bir arabulucuyu Gazze’de devreye sokarak aylardır devam eden görüşmelerin olumlu bir şekilde sonuçlanmasını istemesi olarak açıklanabilir. Bir aydan fazla süren görüşmeler, tamamen durma noktasındaydı. Bunun nedeni sadece Şalit karşılığında 450 tutuklunun serbest bırakılmasını istemeleri değildi. Serbest bırakılmalarını talep ettikleri kişiler arasında İsrailli sivillere yönelik kanlı eylemlerde bulunan Hamas askeri kanadına  mensup önemli kumandanların isimleri bulunuyor. Bu kişilerin serbest bırakılması İsrail’de kanlı olayların kurbanı olan kişilerin ailesinde olduğu kadar tüm halkta isyana neden olabilir. Bu nedenle görüşmeler tamamen durma noktasına gelmiş ve Mısırlı arabulucu yöreyi terketmişti.
Oysa şimdi Hamas aniden görüşmeleri bitirip bir anlaşma sağlanması yolunda istekli görünmeye başladı.  Takas yapılacak tutukluların listesinde ne gibi bir değişiklik talep edecekleri bilinmese de, kesin olan bu konudaki aceleleri.
 Kendisini yalnız hisseden Hamas, Mısırlı arabulucu sayesinde bir anlaşma zemini sağlanabilirse bu yanlızlığın azalabileceğini, ileride başka temaslara yol açabileceğini düşünüyor.
Hamas,  Gazze ve Batı Şeria’lı 450 tutuklunun serbest bırakılmasıyla   bu iki bölgeden  kendisine verilen desteğin artacağını öngörüyor.

Hamas şiddetten umudunu kesmiyor
Hamas  şiddet uygulayarak  sonuçlara varılabileceğini, İsrail’in ancak Gilad Şalit’in   kaçırılması gibi askeri harekatlar karşısında taviz vereceğini ispatlamayı hedefliyor. Oysa El- Fetih’in barışçıl görüşme yöntemleri hiç bir sonuca varmadı.
Bu nedenle Şalit karşılığında ,Filistinli tutukluların  serbest bırakılması Abbas’ın prestijine ve  İsrail ile görüşmelerine de bir darbe indirecek.
Ancak Hamas hoş olmayan bir sürprizle karşılaşırken, El Fetih ise tam tersi durumla karşı karşıya kaldı.

Olmert’in önerisi
Dört liderle birlikte yaptığı görüşmede konuşan Olmert, ellerine sivil kanı bulaşmamış  El Fetih’lileri ve serbest kaldıktan  sonra terör olaylarına geri dönmemeye yemin edecek 250  tutukluyu özgür bırakacağını açıkladı.
İsrail hükümetinin  Olmert’in bu teklifini kabul etmesi bekleniyor.
Dört yüz yada beş yüz kişiyi serbest bırakmak çok etkileyici olabilirdi ancak elleri kana bulaşmamış onca El Fetih üyesini bulmak mümkün değil. Ayrıca Knesset’in onayını olmaksızın  Olmert bu öneriyi kabul edemez.  Böylece Olmert’in neden 250 kişi dediği de açıklığa kavuşmuş oluyor.
 İsrail’in   Hamas yanlısı  hükümetin liderliği dönemlerinde dondurmuş olduğu Filistinlilere ait  vergileri ödemeye  başlaması, Batı Şeria’da serbest dolaşımın yeniden sağlanması, Mahmut Abbas’ın  bölgedeki durumunu yeniden güçlendirdi. İsrail ve FÖY birlikte bir komite kurarak İsrail karşıtı saldırı düzenleyen  El- Fetih üyelerinin listesini inceleyecekler.
Nasıl bir Filistin?
Gerçekten de insan, her iki ülke liderlerinin  verdiği demeçleri dinlerken, İsrail ve El Fetih’in Filistin problemine çözüm arayan,  yan yana yaşayabilecek iki devlet olasılığını hissedebiliyor.
Ancak Abbas’ın konuşmasından  barış sürecinde  aşılması zor engellerle karşılaşılabilineceğini görüyoruz.  Örneğin; Abbas Filistin devletinin 1967 sınırlarında yaratılacağı ifadesini kullanırken, en ılımlı düşüncede olan İsrailli bile bu sınırlarda değişiklik yapılmaması gerektiğini düşünüyor. Kısa bir süre önce İsrail 1967 Savaşı sonrası birleştirdiği Kudüs’ün 40. yılını kutlarken, Abbas Filistin Devletinin başkentinin Kudüs olması gerektiğini vurguladı. 1967 Savaşı’ndan sonra Batı Şeria’da  inşa edilen yerleşim bölgeleri ne olacak? Ordunun, bu yerleşim bölgelerinden herhangi birinin  boşaltılması sırasında karşılaşacağı problemleri düşünürsek  bir Filistin Devletinin kurulması için bunca yerin boşaltılması ne gibi sonuçlar doğurabilir? Söz konusu yerleşim bölgelerini kurarken Şaron’un amacının buralarda bir Filistin Devletinin kurulmasını önlemek olduğunu göz ardı edilmemeli. Sonuçta onun da fikrini değiştirdiği doğrudur ancak bu da  bir Filistin devletinin kurulmasını kolaylaştırmıyor. İçinde Yahudi yerleşimlerinin de bulunacağı bir devletin hayal edilmesi bile  çok zor. Tüm bunlar ve  Gazze’nin Hamas’ın eline geçmesi sonucu meydana gelen sorunlar göz önüne alındığında   Dörtlü’nün Tony Blair’i  Filistin sözcüsü olarak seçmesinin son derece akıllıca olduğunu görüyoruz. Hemen bir çözüme gidilmese bile Blair’in yardımı ile barışa doğru adımların atılabileceğini bekleyebiliriz.
Tabii buna inanmak için insanın iyimser olması gerekiyor.