Winograd Komisyonu raporu neyi değiştirecek?

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Pazartesi yayınlanan Winograd Komisyonu’nun raporu, beklenilenden daha sert oldu. Şimdi, sorulması gereken soru: Olmert’in, olası  yeni bir savaşa hazırlanmak için, önceden yaptığı hataları düzeltmeye vaktinin kalıp kalmayacağı.  Yoksa,  karar alma, hüküm verme yetersizliğinin ortaya çıkmasından dolayı,  istifa mı edecek?     
Bu can alıcı, çok önemli sorunun olası ve birbiriyle çelişen iki cevabı var. Salı günü nerdeyse tüm medya Olmert’in, mümkün olduğunca en hızlı biçimde istifasının kaçınılmaz olduğu görüşünde birleşti. Knesset’teki muhalefet partisi Likud da medyanın bu görüşünü paylaşıyor. Ancak, ondan daha etkin ve ses getiren diğer bir kesim ise, Lübnan Şavaşı’nda oğullarını ya da eşlerini kaybeden ve tüm bunlardan Olmert’i sorumlu tutan ailelerdir. Başbakanın savaş sürecinde kullandığı yöntemler bu aileleri  düş kırıklığına uğrattı.

 Kamuoyu belirleyici olacak          
Önümüzdeki perşembe günü Tel Aviv’in Yitzhak Rabin Meydanı’nda 200 – 250 bin kişinin bir araya gelebilmesi, Winograd Komitesi Başkanının sunduğu programın kamuoyu tarafından desteklendiği anlamını taşıyacak. Winograd Komitesi: “Biz gerçekleri açığa çıkardık; şimdi, karar kamuoyunundur” yorumunu yapmıştı. Güçlü ve yoğun bir toplumsal hareket, kamuoyunun cevabı olarak algılanacak. Bu durumda Olmert’in, hatalarını düzeltmeyi hedefleyerek iktidarda kalmak istemesi imkânsızlaşacak. Medyanın da, bu görüşü paylaştığını gözlemliyoruz. Bu koşullarda, ya seçimlere gidilecek, ya da Olmert’in yerini Tsipi Livni’nin alması şeklinde Kadima Partisi’nde bir değişiklik yapılacak. Livni, tüm olasılıklara açık kapı bırakmak amacıyla, şimdilik Olmert’i ne destekliyor, ne de muhalefet ediyor. Knesset’teki çoğu partinin yeni bir seçime hazır olmaması ve yapılacak bir seçimin İsrail’e zaman kaybettireceği gibi sebeplerle, Livni’nin başbakanlık görevini üstlenme olasılığı daha kuvvetli görünüyor.
Bu durum şüphesiz, Olmert’in başında olmadığı bir Kadima ve Amir Peretz’in başkanlığını yapmadığı bir İşçi Partisi koalisyonunun kurulmasına neden olacak. Zaten, mayıs ayı sonunda İşçi Partisi yeni başkanını seçecek; adaylardan biri Ayalon diğeri Barak.
Daha az radikal diğer bir çözüm ise, Winograd’ın nihai raporunun yayınlanacağı temmuz ya da ağustos ayına dek Olmert’in iktidarda kalması. Yorumcuların çoğunluğu, yayınlanacak olan bu nihai raporun, şimdikinden daha sert ve Olmert, Halutz ve Peretz’in aleyhine olacağını öngörmekteler.

Üçlü’nün başarısızlığı
Bu üçlünün öngördüğü zafer elde edilemedi. Çünkü, İsrail birlikleri Litani Nehrine ulaşamadı ve neredeyse bir hiç uğruna, çoğunluğu ihtiyat olmak üzere 33 asker yaşamını yitirdi.
Olmert, BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararının İsrail açısından çok önemli bir kazanım olduğunu ileri sürüyor. Ancak bu kararın görüşmelerini yürüten ABD’nin Güvenlik Konseyi’ndeki elçisi aynı kanıda değil; İsrail’in son anda Litani’ye yaptığı harekât, elçiye göre 1701 sayılı kararın alınmasında etkili olmadı. Bu görüşün gerçek payı olabilir mi? Bunun kararını Winograd’ın nihai raporu belirleyecek.
Eğer söz konusu rapor, bu harekâtın bir hiç uğruna yapıldığını ve İsrailli askerlerin sadece Olmert’e zafer kazandırmak adına şehit olduğunu ortaya çıkarırsa, başbakanın istifası kaçınılmaz olacak. Bu arada Olmert, temmuz – ağustos ayına dek, saygınlığını koruma adına Winograd Komitesi’nin saptadığı hatalarını düzeltmeye çalışacak.
Bu süre zarfında  bir savaş çıkarsa ne olacak? İsrailliler Olmert’in başkanlığındaki bir hükümetin yönetiminde bu durumla karşı karşıya kalmak istemiyorlar. Ayrıca Winograd raporu da, reformların ancak yeni bir iktidar tarafından yapılabileceği önerisinde bulunuyor.
Bu aşamada durum belirsizliğini koruyor. Olmert iktidarda kalabilmek için, Winograd Komisyonu’nun reform önerilerini yerine getirmeye çalışacak. Görünen, başbakanın en iyi ihtimalle Roş Aşana Bayramı’na kadar görevine devam edeceği. O zamana dek Kadima yeni bir lider seçecek ve yeni bir koalisyon oluşacak.

Demokrasiye gerçek bir örnek
Winograd raporunun yayınlanmasının, İsrail açısından artılarının ve eksilerinin şimdiden ne olacağını kestirebilmek mümkün değil. İsrail, sadece Ortadoğu ülkelerinde değil, dünyanın birçok ülkesinde hayal dahi edilemeyecek bir demokrasi örneği sergilediği için övgüye layık.
Winograd raporunun ve yazın sonuçlanacak nihai kararın açıklanmasının, hükümetin saygınlığına leke süreceği inkâr edilemez. Ayrıca, açıklanacak nihai karar Hizbullah’ın kazandığı izlenimini de yaratacak.
Güvenlik açısından İsrail’in kuzeyi, savaş öncesiyle kıyaslandığında çok daha iyimser bir durum sergiliyor. Bu arada Tsahal, daha tehlikeli bir savaş olasılığına karşı yapılan hataları göz önüne alarak, eksiklerini tamamlamaya çalışıyor. Tüm bu girişimler, olası bir savaş ihtimalini de dolaylı olarak bertaraf ediyor. Çünkü İsrail’in düşmanları, Tsahal’in kendi eksikliklerini gidererek daha güçlendiğinin ve onlar için zorlu bir rakip oluşturduğunun da farkındalar.
Yazımı kaleme aldığım sırada, hükümette yer alan İşçi Partisinin bir üyesi, Olmert’in görevde kalma kararını protesto etmek için istifa etti. Öte yandan, koalisyondaki  ŞAS ve Evimiz İsrael Partileri  (İsrael Beitenu) Olmert’in görevde kalma kararına destek verdi. Yani anlaşılabileceği üzere, her şey belirsizliğini koruyor.