Pesah Bayrami tatilinden sonra gerçeklerle yüzleşme

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Sona eren sekiz günlük Pesah Bayramı tatilini,  ben de bir çok İsrailli gibi ülkenin kuzeyinde geçirdim, hem de ta kuzeyinde Metulla’da.
Lübnan sınırının 100 metre uzağında, bir dostumun evinde kaldım.  Son Lübnan Savaşı’ndan önce Hizbullah militanları,  evin penceresinin tam önünde bulunuyorlardı. Şimdi ise, kimse yok. Karşıdaki köy ve kasabalarda her şey sakin.  Katyuşa füzelerinin Metulla’da kaldığım evde de dahil, verdiği hasarlardan hiçbir iz kalmadı. Savaş bir gün yeniden alevlenebilir deniliyorsa da, şimdilik kısa vadede böyle bir olasılık yok.  Savaşın, bazı olumlu sonuçları da var.
Öncellikle BM Güçleri bu bölgede oldukça etkili, bu nedenle Hizbullah taraftarları silah taşıyamıyor, saldırıda bulunamıyorlar.  Suriye ile İran’ın, onlara gizliden silah yardımında bulunduğu biliniyor.  Suudi Arabistan’ın etkisiyle,  Hizbullah sakin duruyor, Nasrallah da eskiye oranla daha temkinli görünüyor.
İsrail de Lübnan Savaşı’ndan dersini aldı, güven uyandıran bir kişiyi genelkurmay başkanlığı görevine getirdi. 2. Lübnan Savaşı’nda,  Tsahal’de görülen eksikliklerin giderilmesi zaman alacak. Ne Lübnan, ne de Suriye- Golan cephesinde savaş yakın görünmüyor. Bu nedenle  Tsahal’in eksikliklerini gidermesi, savaş ihtimalini azaltacak.
Filistin cephesinde durum farklı; bir ateşkes var ancak her iki taraf da ona pek uymuyor.  Gazze’ye gizlice silah sokulmaya devam ediliyor, bu nedenle  İsrail güçleri Gazze’de bir
“temizleme” operasyonu yapabilir.  Her ne kadar Hamas, Hizbullah’ın seviyesine ulaşmasa da bu kolay bir operasyon olmayacak. Ancak İsrail, bu konuda çok deneyimli.

Bir onbaşıya 450 Filistinli
Şimdi her şey Gilad Şalit’in özgür bırakılmasına bağlı. Hamas, Şalit karşılığında serbest bırakılacak 450 Filistinli tutsağın listesini İsrail’e sundu. Sorun kişi sayısı değil, tutukluların kimliği. Hamas genç bir onbaşının özgürlüğü karşılığında, İsrail’e ne çok zarar veren, elleri kanlı katilleri istiyor. 
İsrail Güvenlik servisi Şin Bet ve terör kurbanlarının aileleri bu takasa karşılar.  Dolayısıyla pazarlık uzun zaman alabilir.  Eninde sonunda bir sonuca varmak gerekir, aksi halde kan dökülmeye devam edebilir.
Diğer yandan bu takas yeni ufuklar açabilir. Çünkü Riyad’daki Arap Konferansı’ndan çıkan kararlar İsrail için bir düş kırıklığı olmadı. Arap devletleri imkansız olduğunu bildikleri halde, 1948 Filistinli mültecilerin çocukları ve torunlarının İsrail’de evlerine dönme hakkını savunuyorlar. Bir ültimatom niteliği taşımayan bu karar, İsrail ile bir pazarlığın temelini oluşturabilir.
Riyad Konferansı’nın kararları ile 1967’deki  6 Gün Savaşı’ndan sonra Hartum’da gerçekleşen konferansın kararları arasında çok umut verici farklar var.  Hartum’da Araplar İsrail ile diyalog kurmaya, barış yapmaya “hayır” demişlerdi. Oysa aradan geçen 40 yıl sonra aynı devletler, İsrail’i tanımaya, barış yapmaya, normal diplomatik ilişkiler kurmaya “evet” dediler.
Bütün bunların karşılığında, İsrail’in kabul edemeyeceği şartlar koştular. Ama bu şartların değiştirilmesi zor olmakla birlikte, olanaksız değil. Çünkü bu kez, işin anahtarı Mısır değil, Suudi Arabistan’dır ve Arap devletleri İran’dan çekindikleri için, İsrail ile bir uzlaşmaya varmak istiyorlar.

İntihar bombacısı neden vazgeçti?
Bu Salı sabahı Şin-Bet’in bir açıklaması tatilden dönen İsraillileri endişelendirdi. Pesah Bayramı gecesi bir Hamas intihar girişimcisi 100 kilo patlayıcı madde taşıyan bir araçla Kalkiya’dan Tel-Aviv’e girdi.  Birkaç sokakta dolaştıktan sonra bilinmeyen bir nedenle, geri döndü ve aracı bir evin arkasında park etti. Teknik bir nedenden ötürü araç bir süre sonra infilak ettiyse de, can kaybına yol açmadı.
Ardından Şin-Bet Kalkilya’da Hamas’a bağlı bir hücreden 19 kişiyi tutukladı, bunun arkası gelebilir.  Bu Hamas hücresi 2001’de  Tel Aviv’de Dolphinarium önünde gerçekleşen ve 21 gencin ölümüne neden olan saldırının sorumlusu.
Bilindiği gibi Hamas ateşkes ilan etti  ve istisnai durumlar hariç buna sadık kaldı. Bu Pesah gecesi planlanan intihar girişimi Hamas’ın farklı bir taktiği idi. Ve bu doğru ise sonucu her bakımdan vahim olabilir.
Bazı yorumcular değişik bir izah getiriyorlar: Hamas’ın askeri teşkilatının şeflerinden Ahmed Cabari, Hamas’ın El Fetih ile ortak bir hükümete girmesine karşı ve Kalkilya hücresinin saldırı planı ile ilgisi var.
Şayet bu doğru ise; Hamas’ın içinde bir bölünme başladı. El Fetih’in bir sözcüsüne göre   Hamas- El Fetih ortak hükümeti içinde  bulunan Hamas  bakanlarının görüşleri, El Fetih bakanlarının görüşleriyle örtüşmeye başladı. Diğer yandan, Hamas’ın başka bir kanadında da sertleşme gözlemleniyor. Bu da zaten karmaşık olan durumu, daha da içinden çıkılmaz bir hale sokuyor.
Kalkilyalı intihar girişimcisi kararını değiştirmeseydi hoş  geçen bayram havası değişecekti.
Hamaslı bir teröristin 100 kilo patlayıcıyla İsrail’e  kolaylıkla girip çıkması şöyle izah ediliyor: Terörist İsrailli Arap bir kadınla evlenerek İsrail vatandaşı olmuş ve aracında İsrail plakası vardı. Bu nedenle şüphe uyandırmamıştı.
Geçtiğimiz Cuma İsrail medyasında yer alan bir habere göre  Arap Partisi Balad’ın Başkanı Dr. Azmi Bishara  Knesset’ten istifa  edecek. Şu anda Ürdün’de olan Bishara’nın geri dönmeyeceği tahmin ediliyor. Eğer istifa doğrulanırsa bir çok yorumlara yol açacak.
İsrailli yetkililer İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın son demeçlerinde İran’ın nükleer gücünü zenginleştirme olanaklarına sahip olduğunu açıklarken kendini fazlaca methettiğini ve abarttığını düşünüyorlar. İsrail ve batı istihbaratına göre İran, söylediği miktarda zenginleştirme tesisine henüz sahip değil.
Yine de İran’ın nükleer bomba imalatı için gereken yaklaşımlarda bulunacağı düşünülüyor. Son aylarda bölgede yaşanan olaylar Beyaz Saray’ı yakında terk edecek olan Bush’un yeterli önlemler alamayacağını gösteriyor. Ahmedinecad Bush’un nükleer tesislere silahlı bir saldırı gerçekleştiremeyecek kadar yalnız kaldığına inanıyor.