Geçmiş bugündedir, gelecek ise hala elimizde Elie Wiesel
Bundan yirmibeş yıl kadar önce, Ashdoddaki bir arkadaşıma gitmek için Tel Avivden bindiğim otobüste yanıma 60larında bir adam oturmuştu. Yüzünü şu an pek hatırlamıyorum.
Neler giydiğini, yolda uyuyup uyumadığını da hatırlamıyorum. Ancak kesin olarak beynime kazınan koluydu. Daha doğrusu, kolundaki numaraydı
İnsanlık zulmünden kurtulan bir kişi ile, neredeyse omuz omuza olmak beni çok etkilemişti. Elimi kolumu nereye koyacağımı bilemiyordum. Adama temas etsem sanki o günlere dokunacakmışım gibi geliyordu. Onu rahatsız etmemek için adeta otobüsün camından dışarı fırlayacakmış gibi büzülmüş oturuyordum. Üstünden bayağı zaman geçmesine rağmen saygı ile yoğrulmuş o çekingenliğimi hala unutamam
İnsanlığın sıfırlandığı, kişinin kıymetinin basit bir rakamlar dizisi haline getirildiği bir dönemin tanığıydı koltuk komşum. Kişiliği indirgenmiş, insanlık onuru dahil her şeyi elinden alınmış milyonlarca insandan biriydi. Şimdi savaşın bitiminden, kampların boşaltılmasından 62 yıl sonra bugün, bazı çevreler Holokost gerçeğini sorgular, Yahudi aleyhtarlığının bayraktarlığının yaparken; ya da bu yaşananları salt siyasi polemikler uğruna yaşanmamış olarak nitelerken, aklıma hep o adamın kolu gelir
Gerçekten çok etkilenmiştim. Hiç beklemediğim bir anda, öylesine bir yerde karşılaşmıştım acı dolu günlerin tanığı ile
Onunla hiç konuşmadık yol boyunca. Kendisine soracak o kadar çok şeyim olmasına rağmen, konuşmak şöyle dursun, yüzüne bile bakmaya cesaret edememiştim.
Nasyonal Sosyalist hareketin XX. yüzyıl Avrupasında gerçekleştirdiği kıyım antisemitizmin modern çağdaki yüzüdür; diğer yüzü ise, bu kıyımın yok sayılmasıdır şüphesiz. Bilgisizlik, taraflı bilgilendirilmekten doğan kayıtsızlık, ya da çıkarlar uğruna gerçeklerin çarpıtılmasından ileri gelen sabit fikirlilik, irrasyonel düşünce tarzı
: Eski çağlarda olduğu gibi bugün de antisemitizmi körükleyen önemli etkenlerden bazıları bunlar değil midir?
Toplumlar arası husumet geçmişteki olaylardan da etkilenen sosyolojik bir gerçektir. Hal böyle iken antisemitizmi engellemek ne yazık ki mümkün değil. Ancak etkilerini sınırlı kılmak elimizde
İşte bu sene de gerçekleştirilecek Yaşam Yürüyüşü öncesi bu duygular içerisindeyim
Varşova Gettosundan arta kalan ufacık bir yeri, Mila 18in kendisi küçük anlamı büyük kalıntısını, Auschwitz ve Birkenauyu bu duygularla gezmek, o günlerin ölüm yolunda yürürken, tarihe dokunmak gerek
Eminim orada içim Ağlama Duvarına ilk dokunduğum günkü gibi değişik duygularla dolacak
Ne isimsiz değerler dokunmuştu o duvara çağlar boyunca
! Ne isimsiz değerler dua etmişti onun gölgesinde
Ve ne yalın bir numaraya indirgenmiş değerler o yoldan yürümüştü
Ellie Wieselin dediği gibi ölümün norm, yaşamın mucize olduğu o dönemde.
Bunları bilmek, tarihi yaşamak, ona dokunmak: Yalnız antisemitizmin değil, her tür ırkçılığın etkilerini azaltmanın yolu bilinçlenmek, anlamak ve anlatmak olsa gerek. Kayıtsızlığı tepkiye, irrasyonelliği sağduyuya dönüştürmek ancak böyle mümkün olur