BÜYÜK ARZU

Luiza UÇKİ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Klara iki çocuğuyla gencecik yaşında dul kalmış bir kadındır. Üstüne üstlük bakması gereken bir de annesi vardır.
İlk günler kocasından kalan parayla idare ederler. Ancak kirada otururlar. Hazıra dağ dayanmaz misali tüm paraların tüketirler.
Klara çalışmak zorundadır. Bir doktorun yanında sekreterlik işi bulur. Kolay bir uğraştır. Parası azdır ama yeterlidir. Kirayı öderler. Yemek ihtiyaçlarını karşılarlar. Kendilerine üst baş alamazlar ama yine de rahatları yerindedir. Hep bu işi bulup ona getirene şükrederler.
Klara: “Allah’ım sana şükürler olsun. Artık bir işim var. Kimseye muhtaç değiliz. Annemin, çocuklarımın sıhhatleri yerinde. Aç değiliz. Rahatız. Çok şükür” diye dua eder.
Ancak birkaç gün sonra annesi rahatsızlanır. Doktorlar gelip gider. Ameliyat olması gereklidir ama paraları buna yeterli değildir. Klara çaresizdir. Gözyaşları sel olur İnsana; sevdikleri için birşeyler yapamamanın verdiği duygu, cehennem ateşinde diri diri yanmak gibi birşey. Ne yapacağım bilemiyorum. Sadece içim yanıyor. Mahvoldum. Bittim ben!” diye düşünür.
Yanında çalıştığı doktor onu üzgün görünce nedenini sorar. Ardından: “Üzülmeyin. Bizim hastanede de bu ameliyatı yaparlar. Orada yaptırırız. İndirim alırız. Parayı ben veririm. Her ay maaşınızı bir kısmını keserim. Tamam mı?” der.
Klara doktora sarılıp öpmek ister. Havalara uçuyordur. Annesi hastaneye yatar, ameliyata girmeden önce onu çağırır. Kızına: “Klara, biliyor musun hayatta hep büyük bir arzum vardı: Bir ev sahibi olmak. Benim olmadı. Ne yapalım? Kısmet buymuş. Umarım senin birgün bir evin olur. Çok içten diliyorum bunu. Bu, büyük bir ameliyat sen de biliyorsun. Benim için hep mükemmel bir evlat oldun. Beni hep mutlu ettin. Senin gibi bir kızım olduğu için bahtiyarım. Allah’ım içten diliyorum. Lütfen kızımın bir evi olsun. O eşsiz bir çocuktur. Anasına babasına sahip çıkan bir kız. Ne olur sen de ona sahip çık yalvarıyorum” der. Klara’nın gözlerinden yaşlar boşalır. Annesine sarılır. Ağlaşırlar.
Elele ameliyathaneye girerler. Klara saatlerce Tanrı’ya yalvarır: “Ne olur Allah’ım. Annemi sağ salim bana ver. Lütfen” der.
Ameliyathanenin kapısı açılır. Doktorun yüzü gülüyordur: “Başarılı bir ameliyat oldu. Bir an annenizin üstünde beyaz bir bulut gördüm. Yorgunluktan halüsinasyon zannettim. Hemşire hanım da görmüş aynısını. Çok şaşırdık duaların gücüne inanmak gerek. Dualarınız çok içten olmalı ki; annenizin durumu harika” diye belirtir.
Klara annesine sarılır, onu öper koklar. Hayata yeniden gelmiş gibidir. Çok çok mutludur. Ardından üç sene boyunca doktora olan borcunu öder. Biraz sıkıntı çekerler ama sonunda biter.
Seneler su gibi akıp gider. Klara’nın oğlu üniversiteyi bitirir. Askerlik sonrasi iş hayatına atılır. Kendi gibi hırslı bir kız ona aşık olur. Birlikte iş kurarlar. Evlenirler.
Klara’nın kızı da iyi bir ailenin oğluyla hayatını birleştirir. Kendi ailesini kurar. Mutludur.
Klara artık oldukça yaşlanan annesiyle birlikte yaşamaktadır.
Bir gün kapısı çalınır. Gelen oğlu ve gelinidir. Yüzleri gülüyordur. Oğlu: “Anneciğim bu zarfı görüyor musun? İçinde ne var tahmin edemezsin. Bu bir ev tapusu. Sana gramamaya bir ev satın aldık. Hem de sinagogun hemen yanında. Siz hep bir eviniz olsun isterdiniz ya işte şimdi hayaliniz gerçekleşti” der. Klara “Hayır oğlum. Kabul edemem. Sizin eviniz yok. Bana mı ev alıyorsunuz? O, sizin eviniz” der. Oğlu: “Bana bu kötülüğü yapma, anne. Sen demez misin annesine babasına iyilik yapanlar bir gün mükafatını kat kat bulurlar diye. İşlerimiz çok yolunda. Sizin dualarınzla belki çok daha iyi olacak. Biz daha genciz. Çok şeyler yaratabiliriz. İlerde boğazdaki villamda otururken: “Ah zavallı annem ve anneannem hep bir evleri olsun isterlerdi ama olmadı” diye yanıp vicdan azabı çekmeme gönlün razı olur mu? Lütfen anne bunu kabul et. İnan bana bir evlat için ailesine birşeyler yapabilmiş olmanın zevkini tahmin bile edemezsin. Hep bu günün hayaliyle yaşadım ben: Gramamam bana anlatırdı hayallerini. Onun hayalini gerçekleştiriyorum. Ne mutlu bana. Ben bunu yapabilme gücüne sahibim. Şükürler olsun. Allah’a bana bunu yaşattığınız için. Şimdiden mükafatını gördüm bile. Çok mesudum çok? deyip onları öper. Onları kucaklar gönlü rahat, içten duaların kutsal iksirini yüzlerinde hissetmiş olmanın tatlı heyecanını yaşarlarken...

Not: Benim de çok büyük bir arzum var. Her gün Allah’a içten dualarda bulunuyorum. Benim karakterimi oluşturmamda etkili olan, beni sevgisiyle, şefkatiyle yetiştiren, sayesinde mükemmel bir çocukluk geçirdiğim canım anneannemin adına bir midraş inşa ettirmek istiyorum. Umarım bir gün gerçekleştirebilme gücüne ulaşabilirim. Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın...