İsrail gündeminde sicak gelişmeler

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

İsrail’de geçtiğimiz hafta  iki olay  gündeme oturdu; Hamas ve El Fetih arasında yaşanan kanlı çatışmalar, Tsahal’in sonuçları ne olursa olsun müdahale etmesi gereğini ortaya koydu. Ayrıca İsrail toplumunda, kadınlar ve erkekler arasında yeni şartların oluşumu ve bunun Haim Ramon’un ahlaksız davranışı nedeniyle yargılanmasındaki etkileri konuşuldu.
Ramon Adalet Bakanı iken,  orduda teğmenlik görevinde bulunan genç bir kız, ona kur yaptıktan  sonra öpmekle suçlandı.  Ramon buna hakkı olduğunu düşündüyse de   genç kızın şikayet etmesinden sonra mesleğini belkide sonsuza dek mahvetti. Bu onun için büyük bir hata oldu.Tabii ki işlenen suç ve cezanın oranı arasında çok büyük fark vardı.. Karar halk arasında tartışma konusu olmaya devam ediyor.Ramon  verdiği öpücükten ziyade kendini mahkemede savunuş biçimden dolayı kınanıyor. Kızın flörtçü karakterinin kendisini baştan çıkardığını söyleyen Ramon,  olayın sorumluluğunu üstünden atmak istiyor. Başsavcıya göre, sadece özür dileseydi davanın akışı bambaşka olurdu.

Gazze’de durumlar
Bu satırları yazarken durumun iyiye doğru değişmesini ümit ettiğimiz, Gazze’deki durumları değerlendirelim. Her iki kanadın temsilcileri Suudi Arabistan Kralı Abdullah ile birlikte Mekke’de görüşecekler. İslam’ın en kutsal saydığı bir yerde buluşuyor olmaları  ve Hamas liderinin  birleşme konusunda ciddi anlaşmayı sağlamak için söz vermiş olması artık anlaşmanın gerçekleşeceği izlenimini veriyor. Ne kadar zaman için? Tabii bu belirsiz.
Hamas ve El-Fetih  çarpışmalarında çoğu sivil 50 kişi öldü ve 100’den fazla kişi yaralandı. Hamas, bir senelik iktidarında uygulanan ekonomik ve diplomatik ambargolara rağmen teslim olmadı. Filistin halkı arasında popülerliğini biraz kaybetmiş olsa da  askeri gücünü arttırdı. Şimdilerde 10 bin  kişilik iyi silahlanmış bir orduya sahip Bunların dört bini Hamas akeri kanadı İzzettin El Kassam mensubu iken, altı bini ise  idari polis gücü olarak görev alıyor. Buna karşılık FÖY Başkanı Mahmud Abbas’ın  askeri gücü, sayıca çok daha fazla ama iyi eğitilmemiş silahlandırılmamış ve cephanesi az durumda. Hamas ise bölgeye Gazze üstünden gece görüşünü sağlayan aletler gibi modern gereçler kaçırmayı sağladı. Askerleri sadece milli  değil, dini duygularla da kuvvetli bir şekilde motive ediliyorlar.
Son çatışmalarda  Hamas, El-Fetih’in bazı bölgelerini ele geçirdi ama Dahlan’ın güçlü müdahelesi ile önemli kaleler korunabildi. El- Fetih Batı Şeria’da ki varlığını sürdürüyor. Öyle görünüyor ki hiç riske girmek istemedikleri gibi ortalığı kan  gölüne getirmedikçe kimse güç kullanarak kazanmayacak. Çatışmaların sürmesi sonucu halkın ve daha sonra da dünyanın her iki tarafa da güveninin kaybolacağını biliyorlar. Bir Filistin gazetesinde  “Artık dünya Filistinlilerin bir devlet olmaya hakları olduğunu anladı” ibaresi  yer alıyor.
Durum böyleyken her iki tarafta Mekke’de artık bir anlaşmaya varmaları gerektiğini düşünüyorlar. Suriye’de yaşayan Hamas’ın asıl lideri  Meşal; “Başarısız olmaya artık hakkımız yok” dedi. Geçtiğimiz son senede Meşal’in birçok şeyi öğrenmiş olduğunun altını çizmek gerekir. En azından şimdi “İsrail gerçeğini gözardı edemeyiz” diyor.
Arabulucularla yapılan temaslar ve mesaj alışverişleri sonucu her iki tarafın anlaşmaya çok daha yatkın olduğu görülüyor. Şimdilik ne tür formüller önerildiğini konuşmak anlamsız çünkü; Mekke’de her an herşey değişebilir. Her ne karar alınırsa alınsın en azından Hamas’ın, Mahmut Abbas’a  İsrail ile görüşmeler  yapma hakkını tanıyacağı ve 10 gün içinde gerçekleşmesi beklenen ABD Dışişleri bakanı Conoleeza Rice ve İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ile üçlü görüşmesine rıza göstereceği görülüyor. İsrail Filistin sorununun son çözümlerinin tartışılacağı bu toplantı süregelecek üçlü toplantıların ilki olacak.
Özetlersek hem El-Fetih’te,  hem de Hamas’ta  uzlaşma sağlanmaması taraftarı şahinler bulunuyor. Ancak Hamas Lideri Meşal, Suudi Arabistan’ın liderliğindeki toplantıya  katılmak için istekli görünürken öte yandan da İran’dan gelen askeri ve ekonomik yardımı da geri çevirmiyor. Mekke’de ki toplantı Irak, Lübnan, Filistin gibi yerlerde  görülen İran baskısının karşısında olan etkin Suudi politikasının bir göstergesi.
Bir Suudi diplomatının söylediği gibi bölgede ihtiyaçtan dolayı liderlik rolünü Suudilerin üstlenmesi gerekiyor.
İsrail,  Gazze’de yaşanan karmaşa ve kanlı çatışmanın bitmesi yolundaki her çabayı tercih edebilir. Öte yandan büyük devletlerin, İsrail’i tanıyıp tanımayacağı belirsiz  bir Filistin hükümetini boykot etmeyeceği olasılığından tedirgin oluyor. Daha şimdiden 4’lü üyesi Rusya, Hamas’a uyguladığı boykotu sona erdirmeyi düşünüyor. Ulusal Birlik Hükümeti’nin kurulmasından sonra programı 4’lünün şimdiye kadar üstünde durduğu şartlar üzerinde belirsiz bir formül içerse de, diğer ülkeler boykotu kaldırabilirler.

Bir öpücüğün siyasal sonuçları
İsrail’in en tanınmış, hitabeti kuvvetli ve basın tarafından en sevilen politikacılarından biri olan Ramon, Yargıçların kararından ötürü Adalet Bakanlığına dönemedi ve bu bakanlık boş kaldı. Ramon bir komplo teorisine   göre adalet sisteminde bazı değişikler yapmak istediğinden görevinden uzaklaştırıldı.  
Olmert, halk tarafından takdir toplamak için   hükümette  bazı değişikliklere hazırlanıyor. Olmert’in  ilk işi  yeni bir Adalet Bakanı atamak. Eğer son dakika bir değişiklik olmaz ise  bu yeni bakan bir politikacı olmayacak.  Tel-Aviv Üniversitesi Hukuk Fakültesi dekanı  İsrail’in en büyük ödülü sahibi olan Prof. Daniel Friedman’ı bu göreve atayacak,  Olmert böylece bazı suçlamalara da maruz kalmayacak. Prof Friedman, Ramon gibi adalet sisteminde reformlar gerçekleştirmek istiyor. 
İsrail başbakanının hükümet için düşündüğü diğer bir değişiklik ise İşçi Partisine elinde bulunan  ekonomi ile ilgili bakanlıklardan birini  bırakması. Bunun  karşılığında kendisine  Sosyal Sorunlar Bakanlığını verecek. Bilindiği gibi Olmert uzun bir süredir Amir Peretz’in Savunma Bakanlığı’ndan çekilmesini,  yerine de Ehud Barak’ın geçmesini istiyordu. Ancak son dönemlerde siyasi durumunu sağlamlaştıran ve görevine ısınan Peretz görevi bırakmak niyetinde değil.  ayrıca Peretz, mayıs ayı içinde yapılacak İşçi Partisi seçimlerine Savunma Bakanı statüsünde girerse şansının daha yüksek olacağını düşünüyor.
Üç aylık iznini alan  İsrail Cumhurbaşkanı Moşe Katsav, zaten 2007 yazının sonunda tamamlanacak olan görevine dönmeyecek.  Bundan ötürü İsrail’de seçim kampanyası şimdiden başladı.  Knesset’in eski başkanı ve Likud Partisi üyesi Rubi Rivlin resmen adaylığını açıkladı. Rivlin’i eski görevinden ötürü bir çok dostu var. Eğer gizli seçim olmaz ise  Şimon Peres de adaylığını koyacaktı. Ancak Olmert’in yasayı değiştirmeyecek ve seçim gizli oylamayla yapılacak, Peres’de aday olmayacak.  Bu İsrail politikası için büyük bir kayıp, çünkü Peres bu göreve gereken prestiji sağlayacak bir isim.