İlklerle dolu bir hafta

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Bu hafta İsrail için ilklerin yaşandığı bir hafta oldu.Öncelikle  uluslararası turizm merkezi Eilat’ta ilk kez bir intihar saldırısı gerçekleşti. Bu aynı zamanda İsrail topraklarında yaşanan altı aylık bir sükunet döneminin ardından yaşanan ilk intihar bomba olayı idi.
Bir ilk de  Cumhurbaşkanı Moşe Katsav’ın cinsel taciz yaptığı için Knesset’ten uzaklaştırılması yolunda yapılan çalışmalar oldu. Mecliste kurulan özel bir komite Katsav’ın görevinden alınabilme koşullarını incelemekle görevlendirildi. Komite Katsav’ı üç ay görevinden uzaklaştırarak bu süre zarfında hakkındaki suçlamaların Knesset Başkanı Dalia İtzik tarafından incelenmesine karar verdi. İsrail başkanlık tarihinde bu da bir ilk oldu.
Diğer yandan  Knesset’te ilk kez bir Arap milletvekilinin, hükümette bakan olarak göreve getirilmesi kararı verildi. Şimdilik herhangi özel bir görevi olmaksızın bakanlık yapan milletvekilinin, çok kısa bir süre sonra gerçekleşmesi beklenen hükümet değişimi sonucunda görevlendirilmesi bekleniyor.
İsrail tarihinde ilk kez, fakirliğin azaltılması yönünde geniş bir bir program hazırlandığı açıklandı. Programda, dar gelirlilerden daha az vergi alınması; şu anda  herhangi bir emeklilik planında olmayan bir milyon İsraillinin ve bütün çalışanların zorunlu emeklilik planına dahil olmaları; orta sınıftan da alınan vergilerin azaltılması; şirketler tarafından çalışanlara   tahsis edilen arabaların vergilerinin arttırılması gibi önlemler yer alıyor.

Olmert’e suçlama
İlk kez Polis Maliye Bakanlığından yüksek seviyede bir memurun, Olmert’i usulsüzlükle ilgili suçlamasını dinledi. Bu suçlamalar eğer ispat edilirse, Olmert ciddi sorunlar yaşayabilir.
Olmert, geçici Maliye Bakanlığı döneminde Bank Leumi’nin satışındaki şartları bankayı satın almak isteyen iki arkadaşının lehine değiştirmekle suçlanıyor. Her ne kadar sonuçta bu iki kişi bankayı alamadıysalar da, hükümet denetleyicisi bu iddiayı ciddi bir şekilde değerlendirdi ve polis geçtiğimiz hafta soruşturmalara başladı.
Bu hafta aynı zamanda bir de son yaşandı. Lübnan Savaşı’nın  ordu ve politikacılar tarafından nasıl başlatıldığı ve idare edildiğini soruşturan Winograd Komisyonu çalışmalarını kamuya kapadı. Artık  çok ciddi çalışmalar yaptıklarından başka bir bilgi alınmıyor. İstifa eden Genelkurmay Başkanı Dan Halutz yedi  saat  sorguya çekildi. Olmert’tin de bu hafta sorgulanması bekleniyor.
Halutz’un sorgulanması sürecinde sızan bilgilere göre Genelkurmay Başkanı,   Olmert ile Savunma Bakanı Peretz’e Hizbullah’ın iki İsrail askerini kaçırmasına tepki olarak iki tane plan sundu. İkisi de sonuçlarının ne olacağını anlamadan en şiddetli olanını kabul ettiler. Eğer gerçekten Genelkurmay Başkanı bu sözleri ettiyse görevini tam olarak yapmamış demektir, çünkü iki sivile sonuçlar hakkında açıklama getirmekle yükümlüydü. Komisyonun  Mart ortaları açıklaması beklenen raporunun politik bir deprem yaratacağı düşünülüyor.

Eilat’taki intihar saldırısı;
İsrail-Sina sınırı açık kalmamalı

İsrail basını, geçtiğimiz Salı günü yaşanan son Eilat intihar bombalamasının sonuçları ve tekrarının önlenmesinin koşulları üzerinde yoğunlaştı. Bütün yorumcular 200 kilometrelik İsrail- Sina sınırının tamamen korumasız bırakıldığı ve bu nedenle böyle bir olayın gerçekleştiği düşüncesinde hem fikir. Bu konuda planlar olmasına rağmen maliyeti 300 milyon Dolar’ı bulduğu için girişimlerde bulunulmadı. Şimdi ise durum değişti.
Görülüyor ki  21 yaşındaki Muhammed Seksek’in intihar bombacısı olma yolundaki kararından hem ailesi hemde yakın komşuları haberdardı. Sadece İsrail  istihbaratı, konudan habersizdi. İsrail’in Gazze’yi boşaltmasından sonra istihbaratı bir hayli zayıfladı.
Bombacının otostop yaptığı  emekli Subay Yossi Waltinsky,  Seksek’in  arabaya binmesinden sonra  davranışlarından şüphelendi. Bombacının da kendi davranışlarından şüphelendiğini düşünerek, onu gideceği yere yakın bir noktada arabadan indirdi. Derhal polise telefon ederek şüphelerini bildirdi. Polis yolu açmak için sirenlerini çalarak gelirken, bunu duyan bombacı çantada taşıdığı üç kiloluk bombayı girdiği pastanede patlattı. Üç kişinin yaşamını yitirdiği saldırı sonrasında bir konuşma yapan  Waltinsky, çok daha kanlı bir olayı önlemiş olabileceğine dikkat çekti ve  bu üç masum kişinin öldürülmesine de engel olamadığından üzüntü duyduğunu ifade etti.
İsrail Hükümeti’nin, bu konuda nasıl davranması gerektiğine dair fikir ayrılıkları var. Bu Salı günü Olmert nasıl  tepki  verecekleri konusunu görüşmek üzere bir toplantı yaptı.
Görünüyor ki İslami Cihad,  eyleminde başarılı oldu. İslami Cihad,  bu saldırının  Hamas ile El-Fetih’in birbirlerine karşı savaşmayı bırakıp, İsrail’e karşı birleşmeleri gerektiğini mesajını vermeyi  amaçladığını söyledi. Salı sabahı  her iki taraftan olmak üzere 30 kişinin ölmesinden sonra Hamas ve El-Fetih ateşkes yaptıklarını açıkladılar.

Katsav - Mazuz  anlaşmazlığı
Salı sabahı baş savcı ve hükümetin yasa danışmanı Mazuz ile Cumhurbaşkanı  Katsav arasında yeni bir anlaşmazlık ortaya çıktı.
Mazuz, Katsav’ın Başkanlık köşkünden çıkarak Kiryat Malahi’deki kendi evine taşınmasını istiyor. Katsav ise: “ iddianameyi ve beraberindeki bir çok döküman dün elimize geçti ve savunmayı iki ay süresinde  hazırlamak için Kudüs’te bulunmam gerek. Başka yerde bunu yapamam” diyor.  Bilindiği gibi Mazuz, Katsav’a karşı iddianamesi hakkında kesin bir karar vermiş değil. Daha önce Katsav’ın ve avukatlarının açıklamalarını  dinlemek istiyor.  bu nedenle  gelecek iki ay Katsav açısından büyük önem taşıyor.  Katsav ve avukatları suçu kabul etmezken,  davacı hanım ağır ifadeyle ırza geçmekten söz ediyor.
Katsav,  televizyonda yaklaşık 50 dakika süren sert demecinde polisle işbirliği yapmadıklarını nedeniyle, İsrail basınını şiddetle kınadı. Söylediklerinde de haksız sayılmazdı, çünkü basın kolayca politikacıları itham edebiliyor.
Yıllardan beri gazeteciler Katsav’ın birlikte çalıştığı hanım memurları rahat bırakmadığını biliyor, ancak hakkında yazmıyorlardı. Bu olay ortaya çıktıktan sonra, yazılar başladı.
Katsav’ın istifası ya da azledilme olasılığı zorlaştıkça, yerine kimin geleceği gündeme oturdu. Olmert, Şimon Peres’in cumhurbaşkanı olmasını istiyor. Ancak Peres, 6,5 yıl önce seçileceğinden emin olmasına rağmen yapılan gizli oylamada 63 oy alan Katsav’a yenildi. O günlerde Peres’in partisinden bile üç-dört milletvekili Katsav’a oy vermişti. Peres, olayın tekrar yaşanmaması için açık oylama yapılması şartıyla  adaylığını koyacağını açıkladı. Olmert  de yasayı değiştirmek için, elinden geleni yapıyor.  Olmert, yasayı değiştiremeyeceği bilinciyle,  Peres’i cumhurbaşkanlığının devlete eski prestijini ancak kendisinin verebileceğini söyleyerek ikna etmeye çalışıyor.  Bu söz Peres için yeterli olacak mı? Zira Peres tecrübesine dayanarak partilerin ve milletvekillerinin fikirlerinden vazgeçebileceklerini düşünüyor.
Tanınmış bir yorumcuya göre “Peres, yaşına rağmen doğru zamanda doğru kişidir”. Ancak bu yeterli mi? Henüz belirsiz.