Play... Stop... Yeni bir yil... Play...

Solinda LEVİ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba
Hepimiz büyük bir neşe ile yeni bir sene'nin gelişini  kutladık. Güzel bir olay bu her ne kadar her sene tekrar etsede. Biliyorum sanki biraz küçümsüyormuş gibi anlatıyorum ama aslında benim de bütün bir yıl suresince durmadan ve sıkılmadan beklediğim en büyük eğlence yılbaşı haftasıdır. Düşüncelerimin bir kısmını yılbaşının heyecanları, hediyeleri ve geleceğe dair umutları kaplar, diğer bir yandan da  koca bir senenin küskünlükleri, deneyimleri ve belki de ucundan birazcık hissettiğim, yaşamış olduğum pişmanlıkların kendi içimdeki hesaplaşmaları vardır. 
Bütün bu değişim hazırlığı biraz olsun nefes almamı, kendi içimde hayata karşı ufak bir mola vermemi sağlar. Yeni bir başlangıç yapabilme şansı. Film arası ya da daha iyisi yeni bir film gibi. Sanki her sene filmi bir kereliğine durdurup yeniden başlatıyoruz. Her bir film 365 gün; ya da kısaca bir sene uzunluğunda. Kamerayı sarmaya yeni bir yılın ilk günü başlıyoruz. Yani yeniden play…
Film de tıpkı hayatimiz gibi, içinde her şeyden biraz var. Komedi, dram, kara mizah, belki biraz şiddet belki de biraz ihanet kim bilir…. Belki de hayati bazılarımız çok sevdiği Türk filmleri tadında, bazılarımız farklı özgün Avrupa filmleri tadında, bazılarımız ise arabesk tadında yaşıyor. En güzeli filmin yönetmeni kendimiziz. Seyirciler ise her yerde. Bazıları farkında olmadan, bazıları ise gayet farkında olarak izliyor, takip ediyor.
Kimileri alkışlıyor ya da en azından biz bazen alkışlanmak istiyoruz, kimileri ise gülüyor halimize ya da duruma. Ne mutlu farkında olup, biz de gülümseyebiliyorsak onlarla, ya da keşke alkışlayanları umursamadan her ne yapıyorsak, onay görmek için değil de sadece kendimizi mutlu etmek için yapsak. Ama biliyorum ki bütün bunlar hiç de kolay değil, ben bile bu alkışlanma olayını ancak bu yeni yıl arifesinde fark edebildim daha doğrusu kendime itiraf ettim.
İste hayat böyle bir şey  belki de; yasamak, önüne geleni değerlendirmek, başarılı olmaya çalışmak, durmadan koşmaya devam etmek. Gerçi sonradan insan birden fark ediyor hafif bir kafa karışıklığı ile ben kimin filminde oynuyorum diye... Başkasının filminde yan rollerde oynamaya çalışmaktansa neden kendi filmimde başrolde oynamıyorum, kendi senaryomda, kendim yönettiğim filmde ve seçtiğim dostlar ile el ele.
Sanırım böyle bir yazının üstüne benim de son olarak ufak bir yeni yıl temennisinde bulunmam uygun kaçar gibi. Dilerim ki hepimiz bu sene yöneteceğimiz filmlerimizin sonunda mutluluk dolu kahkahalar atalım. Herkese iyi seneler...