Suriye`nin teklifi İsrail`de tartişma yaratti

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

İsrail kamuoyu özellikle İran’ın ilk atom bombasına sahip olabileceği  tarih ve Gazze’de çıkabilecek bir iç savaş riski  konularında son günlerde olduğundan çok daha rahat görünüyor. Buna karşın İsrail’de  hükümet ortakları arasında, özellikle ordunun bütçeden kendine büyük bir pay istemesi ve sosyal programlar için paranın azalacağı konusunda gerilim yaşanıyor. Aynı zamanda İsrail’in Suriye’nin görüşme tekliflerine nasıl cevap vermesi gerektiği konusunda da büyük tartışmalar yaşanıyor.

İran’ın atom çalışmaları
 İran’ın nükleer silaha sahip olma yolundaki çalışmalarını yakından takip etmekle görevli Mossad Başkanı Meir Dagan Knesset’in  Savunma Komitesine sunduğu yarı yıl raporunda: “Eğer yeni engellerle karşılaşmazsa, İran 2009񮖪’da nükleer silaha sahip olabilecek. Bu tarihten sonra artık İran’a engel olmak için  geri dönüşü olmayan noktaya varmış oluruz” dedi.
İran’da yapılan seçimlerin ilk sonuçlarına göre ılımlı kesim adayları, Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın desteklediği adaylardan iki misli oy aldılar. Bu da İsrail’de olduğu gibi dünyanın her yerinden insanların, dış kaynaklı bir askeri operasyon yerine İran halkının sağduyusunun nükleer bir faciayı engelleyebileceği inancında olduğunu gösteriyor.

Gazze’de güç kavgası
Gazze’de sükuneti sağlamak ve rakip tarafların silahlı çatışmalarına son vermek için yapılan çabalar çok başarılı olmuyor. Sadece bu salı sabahı olan çatışma sonucu 5 kişi öldürülürken,18 kişi de yaralandı. Ancak El-Fetih  misilleme olarak 11  Hamas esirini öldüreceğini açıklayınca, Hamas tanınmış bir kişiyi, Ebu Zaida’yı serbest bıraktı .Bu arada Mahmut Abbas’ın Gazze’ye giderek,   Başbakan Haniye ile görüşmesi ve uzlaşması bekleniyor. Abbas hala başbakanlık ve parlamento seçimlerinin yenilenmesini istiyor ancak bunun gerçekleşmesi şüpheli görünüyor. Çünkü Hamas seçimleri  protesto edeceğini açıkladı ve Hamas olmadan gerçekleşecek bir seçimin anlamı olmaz. Ayrıca Abbas’ın henüz 9 ay önce seçilmiş  bir parlementoyu feshetmek için geçerli kanuni bir sebebi yok.
Uzlaşarak  varılacak  politik liderlerden değil de teknokratlardan oluşmuş bir “Birlik Hükümeti”nin kurulması en iyi çözüm gibi görünüyor. Ama Abbas şimdikinden daha fazla taviz vermeye hazır mı? Hamas Tahran’ın mali, politik ve askeri yardımlarından güç alırken, Mahmut Abbas Batı’ya güveniyor. İngiliz Başbakanı Tony Blair, Abbas’la Ramallah’ta yaptığı görüşmede Batı’nın yardım edeceği sözünü verdi.
  Hamas’ın elinde tutuklu olan İsrailli askerlerin iadesi karşılığında serbest bırakılacak Filistinli tutukluların listesini oluşturmak üzere  kuracak ortak komitenin  alacağı sonuçlar Abbas için büyük önem taşıyor. Bu da  bir derece Abbas’ın Filistinliler arasında popüler olmasını sağlıyor. Ancak Hamas’ın iddiasına göre eğer Şalit kaçırılmasaydı, İsrailliler Filistinli tutukluların serbest bırakılmasına yanaşmayacaklardı. Hamas’a göre İsrail’le başa çıkmanın tek yolunun Abbas’ın dediği gibi sabır isteyen görüşmeler yürütmek değil, silahlı çatışma ve şiddet olduğunu kanıtlıyor.
Çoğu gözlemciye göre Batı, Abbas’ı kurtarmak için çok geç kaldı. Çünkü o Filistinlilerin gözünde beceriksiz ve zayıf bir lider oldu. Buna rağmen  Batı’nın elinde İran desteği alan Haniye’nin karşısına çıkaracak, Abbas’tan başka bir isim yok. İsrail de şimdiye kadar yaptığının daha iyisini yapıp Abbas’ı desteklemek zorunda.
Bunun yanı sıra şu anda İsrail kamuoyunun aklını  Suriye’nin barış konusunda gerçek bir dialog başlatma yolundaki önerisi kurcalıyor.

Suriye tartışmaları
Bu yazıyı kaleme aldığım sırada Suriye Cumhurbaşkanı Esad’ın   Suriye ordusunu yeni ve modern silahlarla donatmak için Moskova’ya gittiği konusunda rivayetler vardı. Bu anlaşmanın maliyetinin büyük bir bölümü İran tarafından sağlanacak.
El Arabiye radyosuna göre  Almanların aracılığı ile Suriye, İsrail’le şartsız görüşmeye hazır olduğunu söyledi. Radyodan verilen habere göre Alman yetkililer Esad  Şam’da bulunan Hamas temsilcilerine, Gazze’de şiddet uygulanmamasını söyleyecek Aynı zamanda İran’dan Hizbullah’a verilmek üzere yollanan silahların, Suriye üzerinden geçmesine son verileceği de belirtildi.
Şunu söylemeliyiz ki; İsrail Başbakanlık Ofisi Suriye’den böyle bir mesaj geldiğini inkar ediyor. Ancak Suriye dışişleri bakanının şartsız görüşme ile ilgili konuşmalarını unutmamak gerekiyor. En önemli nokta, Suriye’nin bu konuda istekli olduğunu ve iyi niyetini kanıtlaması olacak. Suriyeliler bunu sadece sözde bırakmayarak, eyleme dönüştürürlerse İsrail görüşmelerin başlamasına itiraz edemeyecek. Ama bu bilgi Esad’ın Moskova’ya silah almaya gitmesiyle çelişiyor.  Ama aslında değil. Belki de “Golan Tepeleri’ni barışçıl yollardan geri almak istiyorum ama başka bir çözüm yoksa askeri baskı uygularım ve bunun için hazırlık yapıyorum” mesajı veriyor.
Bütün bu olaylar Mossad  Başkanı Meir Dagan’ın,  Esad’ın Lübnan Savaşı’ndan sonra değiştiği konusundaki açıklamalarını onaylıyor.
Esad şimdi İsrail’e daha az ihtiyatlı yaklaşıyor ve İsrail ile karşı karşıya gelerek risk almaya hazır. İran ve Hizbullah ile olan ilişkileri sayesinde kendini güvende hissederken, Senyora hükümetini devirme çalışmalarını yoğunlaştırdı.
Eğer böyleyse Suriye, İsrail’e İran silahlarının Hizbullah’a  geçişini engelleyeceği sözünü nasıl verecek? Ve eğer söz verecekse de bunu tutacak mı? Şüpheli görünüyor. Bu nedenle Olmert’in olumsuz tutumunu anlamak mümkün. Hem bugünkü şartlarda Suriye ile görüşmesini istemeyen Bush yönetimini huzursuz etmek istemiyor, hem de  Esad’ın sözlerine inanmıyor. Olmert şimdilik haklı olsa da hem  Esad ile görüşmeye sıcak bakan hem de Golda Meir’in 1971 de Sedat’ın Gunnar Jarring tarafından iletilen görüşme teklifini reddetmesini hatırlatan  kişilere direnebilecek mi?
Mısır, eğer İsrail  Sina’da  1967 sınırlarına dönmeyi kabul ederse barış görüşmelerine başlamaya hazır. Oysa Meir Dagan  İsrail’in 1967 sınırlarına dönmeyeceğini,  Yom Kippur Savaşı’nın sonunda binlerce kişinin ölümü ve yaralanması sonucu elde edilen toprağı geri verilmeyeceğini söyledi.

Büyük Türk-İsrail Projesi
Türkiye’den İsrail’e su satma projesi maliyet nedenleri ile suya düştü. O zamandan beri Türkiye-İsrail ilişkilerinde büyük bir proje eksik. Şimdi öğrendiğimize göre ilerlemiş durumda olan yeni bir büyük proje gerçekleşiyor. Bilindiği gibi Hazar Denizi bölgesinde üretilen petrol Ceyhan’a borularla getirilecek ve oradan da tankerlerle Aşkelon’a sevk edilecek. Aşkelon ile Kızıldeniz üzerinde bir liman olan Eilat limanına gönderilecek ve buradan da Hindistan gibi petrol ihtiyacı olan Uzakdoğu ülkelerine yollanacak. Doğal olarak İsrail’de bu petrolden faydalanacak. Aşkelon- Eilat boru hattının kapasitesi yılda 70 milyon ton civarında.Gerçekten büyük olan bu proje  ikili ilişkilere 2.5 milyar Dolarlık yeni bir boyut kazandıracak.