Neden Yahudiler`den iyi sporcu çikmaz?

Vedat LEVENT Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba
Yahudiler arasından başarılı bilim adamları, devlet adamları ve iş adamları çıktı. Ancak aynı millet sporcu yetiştirmek konusunda tarih boyunca belirgin bir başarı gösteremedi. Dünyaca ünlü Yahudi sporcuların sayısı belki de bir elin parmaklarını geçmez. Bunun sebepleri neler?
Açıkçası bu sorunun cevabını uzun süredir ben de arıyorum.
Spor, savaş sanatından türeyen bir olgudur ve varlığını binlerce yıldır sürdürüyor. Tarihin tüm köklü milletleri tarafından kültürel özellikler de göz önüne alınarak farklı şekillerde tatbik edilmiş, coğrafi özelliklere göre farklılıklar gösterdi.
Spor, ilk etapta savaş öncesi egzersiz ve antrenman çalışmaları şeklinde uygulanmaya başladı. Dolayısıyla ilk örnekleri vahşi ve ölümcül oldu. Mesela futbolun temelleri, günümüzden 3500񮵰 yıl önce Aztek kültüründe atıldı. Aztekler, hayvan derisinden imal ettikleri top benzeri bir nesneyi güneşle sembolleştirip ve kazananın hayatta kaldığı ayakla oynanan iki kişilik bir savaş oyunu icat ettiler.
Sporun kurumsallaşması Yunan siteleri sayesinde oldu. Spor branşları bu sayede kurumsal birer kimlik sahibi olmuş ve modern sporun ataları birer birer ortaya çıkmaya başladı.
Belki de Yahudiler’in spora uzak kalmasının bir sebebi burada. M.Ö. 587 yılından itibaren 2550 yıl boyunca bir devlet sahibi olamayan Yahudiler’in, genelde yaşadıkları toplumlarda asker olmalarına izin verilmedi. Mecburen tüccar olmak zorunda kaldılar. Dolayısıyla moderniteye kadar savaşla paralel bir düzlemde giden “spor” kavramından uzaklaştılar. Bu gelişmeye paralel olarak sporu kültürel ve folklorik bir temele oturtamadılar.
Modern zamanlarda spor kavramının önce sanayi devrimiyle daha sonra da kapitalizmle yakından ilişkide olduğunu görüyoruz. Bu süreçlerde ortaya çıkan finansal refah ve bunun sonucu olarak oluşan burjuva sınıfının yeni arayışlara girmesi, sporun modern anlamını kazanmasına sebep oldu. Sporda yeni branşlar ortaya çıkmış, bunlar kurallarla düzenlenmiş ve modern bir konsept oluşturdu.
Ancak spora ilgi göstermek için finansal rahatlığın yanında en hayati insan güdülerinden biri olan güvenlik ihtiyacının da sağlanması gerekiyor. Yahudi toplumu için, özellikle 20. yüzyılın ilk yarısı oldukça travmatik geçti. Dolayısıyla spor kavramının en büyük gelişimini gösterdiği dönemde, Yahudiler hayatta kalma mücadelesi vermek zorunda kaldılar.
Son bir tespit de şu olabilir; sporun bir kavram haline gelmesi tam da milliyetçilik anlayışının yerleşmeye başladığı ve tek millet devletlerinin kurulmaya başladığı yirminci yüzyıl başlarıdır. Millet devletlerinin o dönemde kenetlenmesinin en önemli faktörlerinden biri de kültür hareketleridir. Spor, burada önemli bir aktör olmuştur. Yahudiler, burada da dışarıda kaldılar.
Sonuç olarak sporun geliştiği dönemde Yahudiler’in spor yapacak lüksleri olmadı. Belki de bu yüzden, iyi sporcu çıkarmakta hala zorlanıyor.
İyi haftalar dilerim.