Çağin hastaliği: Gelecek kaygisi

Seda Şirem Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Aslında buna gençlerin yeni hastalığı gelecek kaygısı da diyebiliz aynı yere. Gençler (buna tabiki ben de dahilim) ne zaman bir araya gelsek konu dönüyor dolaşıyor ve geliyor. Sözkonusu sıkıntıyı yaşamak için illa üniversiteyi yeni bitirmiş ya da son sınıfta olmaya gerek yok. Bu kaygıyı iş arayan, aradığı işi bulup da memnun olmayan, master yapan, istediği branşta iş bulamayan hatta kendi işini kuran bile yaşıyor. Babalarımz ve dedelerimiz zamanında, üniversitede istediği branşı okuyup bağımsız çalışan (babasından aile işinden ayrı) çok azdı. Ya bir aile işi kurulur ya da olan iş babadan oğula veya damada geçerdi; kadınların çalışmaması gayet normaldi.
Şimdi ise malum hem ekonomik koşullar baba mesleklerinin temellerini sarstı, hem de artık gençler baba mesleğini devam ettirmek  yerine kendi okuduğu sevdiği bir branşta çalışmak istiyor; ama bu sefer de alıştığı standardı tutturması ve ekonomik yönden tatmin olması zor oluyor. Hele iletişim sektöründe öyle komik paralara iş bulunuyor ki eğitim için yapılan masrafları karşılamak için senelerce çalışmak gerekiyor, yani eğitim aslında astarından pahalıya geliyor. Tabii bu sefer de insan sorgulamıyor değil “Ben bunun için mi bu kadar okudum?”  Çağın hastalığına yol açan  en büyük etkenlerden biri bu. Ama malesef sadece bu değil. Master, evlilik, aile kurmak, gibi bir çok endişe bu hastalığa yakalanmamızı sağlıyor.
Kimisi daha iyi bir kariyer için master yapmak istiyor ve çalışırken iş ile masterı bi arada yürütmeye çalışıyor. Yani iş hayatının stresi ve baskısı üzerine bir de bitmek bilmeyen eğitim. Kimisi de 2. ya da 3. yabancı dili altyapılarına eklemek için uğraşıyor. Kariyer ile ilgili asıl anlayamadığım iş ilanlarında hep en az 2Dž yıl deneyimli, tecrübeli eleman aramaları. İyi de biz bu tecrübeyi edinmek için zaten bir yerden başlamamız gerekiyor. E, o zaman nasıl ve nereden  başlıyacağız. Biz bu kadar çalışıyoruz, kendimizi geliştiriyoruz ama yine de işveren gözünde 0’dan başlıyoruz. Bu deneyimsizlik durumunu atlatmak için staj yapıyoruz; ama o da tabi ayrı bir vaka, deneyim yerine de geçmiyor.
Herkes iyi bir yerde staj yapıp Cv’ sine eklemek için parasız çalışmayı kabul etmiş durumda, hatta yolu ve yemeği de hesaba katarsak üstüne para bile ödüyor. Bunun dışında, iyi bir yerde çalışmak istediğinizde sizi maaşsız stajyer olarak başlatıp,  bir kaç ay deneyim kazandıktan sonra çok cüzi bir maaşla işe alabilirler; o da sizden memnun kalırlarsa. Tabi ki bütün kuruluşlar böyle değil, gençlerin hakkını yemeyen bir  sürü şirket var ama onların da kapısındaki kuyruktan içeri girebilirseniz.
Anlayacağınız büyüklerimizin düşündüğü gibi aslında genç olmak da  hiç kolay değil; ama kesinlikle daha heyecanlı çünkü hayalini kurduğumuz hayat  önümüzde ve engelleri aşıp onu inşa etmemizi bekliyor.