İsrail-Lübnan sinirinda son durum

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Salı günü Tsahal, gerek stratejik gerekse sembolik anlamda büyük bir başarı elde ederek, Hizbullah’ın merkezi olan güney Lübnan’daki Bint Jbail’i ele geçirdi. Bint Jbail, 6 sene önce  Hizbullah’ın zaferi sonucu İsrail Güvenlik Güçlerinin Lübnan’dan çekilmesi sonra Şeyh Nasrallah’ın konuşma yaptığı şehir  olarak biliniyor.
İsrail Başbakanı Olmert ve ABD Dışişleri Bakanı  Condoleezza Rice, Hizbullah ile İsrail güçleri arasında süregelen operasyonun amacı hakkında hemfikir gözüküyorlar. Amerikalılar, eğer İsrail Lübnan sınırında huzurun hüküm süreceği sürekli/sabit bir çözüm sunacak bir ateşkes sağlanmayacaksa, herhangi bir ateşkes yapmak üzere çok acele etmiyorlar. Özellikle de uluslararası bir gücün varlığı kontrolünde. Bunun da çok kolay olamayacağı herkesçe biliniyor. Görünen o ki her ülke bir diğerinin askerlerini göndermesini istiyor, kendisi diğer yandan Kıbrıs’ta lojistikten sorumlu olmak kaydıyla.

Savaş mı harekat mı?
Her halükarda bu garip bir savaş.  Her şeyden önce kimse bunun bir “savaş” olarak mı yoksa bir “askeri harekat” olarak mı adlandırılması gerektiğini bilmiyor. İsrail Hükümeti bir savaşın gerek ekonomik, gerekse finansal sonuçları olacağını düşünerek bunu “savaş” olarak adlandırmak istemiyor. Ülkenin kuzeyindeki ekonomik etkinliğin felç olması hali hazırda birkaç milyar Şekel’lik, (bir milyar Dolar’dan fazla)  zarara sebep oldu . Maliye Bakanlığı böyle bir yükü nasıl üzerine alacağını bilemediği gibi, durumun Tel Aviv’den veya Kudüs’ten bir savaş olarak görünmediği aşikar.
Her ne kadar radyolar her gün Hizbullah Katyuşaları tarafından veya çarpışmada ölen sivillerin ve askerlerin cenaze haberlerini verse de (Salı sabahı itibarıyla 44), İsrail’in gerçekten bir savaşın içinde olduğu duygusu yok, özellikle Tel Aviv’de halk normal  yaşamına devam etmeye çalışıyor...Durum daha çok İsrail’in Şaron zamanında tanık olduğu terör dönemlerini andırıyor. Ancak ekonomiye ve mal mülke gelen zarar daha büyük.
İsrailliler televizyonda, İsrail’in  hava saldırılarıyla Lübnan’da yaptığı hasarı görünce, kendi kendilerine “ acaba bu kaçınılmaz bir durumuydu?” diye soruyorlar.
İsrail halkı ve medya yorumcuları daha bir çok soruyu ortaya atıyorlar, örneğin; eğer olup biteni tahmin edebilselerdi acaba Nasrallah ve Olmert bundan iki hafta önce aldıkları kararları, uygularlar mıydı?

Farklı yorumlar
Nasrallah için  herkes “bilseydi böyle bir karar almazdı” diyor. Hükümet adına Knesset’te Salı günü bir konuma yapan Peres: “Hizbullah  elinde bulundurduğu 12 bin roketten güç alarak, kendisine kafa tutamayacağımızı, kaçırılan askerlerin özgür kalmaları karşılığında, istediklerini vereceğimizi ümit etti.  Ancak biz ‘hayır’ dedik”  sözlerinden sonra Peres Lübnanlılara  hitaben aynısını yapmalarını önererek: “ Siz birleştiğinizde Suriyelileri
ülkenizden çıkarabildiniz. Hizbullah’a karşı da aynı şeyi yapın. İsrail’den korkmayın, biz sadece sizin iyi bir komşunuz olarak yaşamak istiyoruz” dedi.
Diğer yorumcular ise  İsrail askerinin kaçırılmasının Nasrallah’a bir nüve kazandırmadığı düşüncesinde hemfikirler. Bu konuda İsrail’i ve  Lübnan’ı iyi bilen New York  Times’ın tanınmış yazarlarından Thomas Friedman’ın son yazısını aktarıyorlar.
 Friedman yazısında : “Evet ben batılı bir adamın siyasal kazançlarını ve kayıplarını göz önüne alıyorum. Bazıları, doğulular gibi Yahudilerin öldürülmesinin yarar sağlayıp, sağlamadığı gibi düşünüyorlar.  Ama ben batılı bir adamım ve gerçek bir hesap yapmak istiyorum ve böyle yapınca da Nasrallah için sadece kayıp buluyorum.
Bundan sonra Hizbullah ve Hamas gibi radikaller seçimle iktidara gelmeyecek. Şimdi bu partilerin ülkelerini savaşa sürükledikleri görüldü.  İsrail de işgal ettiği  topraklardan kolay kolay çekilmeyecek.  Gazze’den ve Lübnan’dan çekilmişti, sonuç değişmedi. Buralarda okul, hastane inşa edilmedi, yol yapılmadı, iş yeri açılmadı. İsrail’e karşı bombalar, roketler atıldı.  Bir zamanlar İsrail’ e,  “toprak verin, karşılığında barış alın” deniliyordu. İran, kendi çıkarı için, Nasrallah’a silah yardımında bulundu. Amacı batının İsrail’in de katılımıyla, kendi nükleer tesislerine yapacağı saldırıyı durdurmaktı. Oysa, Hizbullah yersiz davranışlarıyla bu beklentisini karşılamadı. Ama, Hizbullah’ın elinde halen İsrail’e çok hasar verebilecek, roketler var. Bunları bulmak ve imha etmek epeyce zaman alacak.  Yapılan hesaplara göre İsrail’e 2600񮡜 arası roket ve füze saldırısında bulunuldu. Ellerinde bulunanların tamamının bir ateşkes ilan edilene kadar yok edilmesi mümkün değil.” diyor
İsrail başbakanının kararı ve uyguladığı politika İsrail halkı  tarafından onaylanmıyor. Yapılan kamuoyu yoklamalarına göre  halkın %18’i karşı.  Bu oranın büyük bir çoğunluğunu  Filistin asıllı İsrail vatandaşı oluşturuyor.Ancak, İsrail’de kayıplarla bu oran da artmakta.  Bazıları, Olmert’in  kararını doğru bulmakla beraber, oldukça iddialı olduğunu düşünüyor.     Olmert, uluslararası bir gücün karşısındaydı. Fakat, Lübnan Ordusu mensuplarının yarısından fazlası Şii olduğundan, onlara güvenmenin sağlam bir iş olmayacağının da bilincinde.
Eleştiriler, İsrail Hükümetleri ve Güvenlik Güçleri’nin Lübnan sınır bölgesinde bu kadar güçlü bir Hizbullah’ın  varlığını nasıl kabul ettiği yönünde. Bunun cevabını şöyle veriyorlar: “İsrail, Gazze ve Batı Şeria’da terörle mücadele ederken, yeni bir cephe açmak istemiyordu.  Şaron, Lübnan ve Hizbullah’a karşı cephe açsaydı bir çok kişi  bu bölgede barışı bozduğu için onu suçlayacaktı. Ayrıca İsrail’in kuzey bölgelerinin barışa ve huzura ihtiyacı vardı. Son 6 yıl içinde Galile, ekonomik açıdan gerçekten çok ilerlemişti”.

İsrail- Suriye ilişkileri
Son günlerde İsrail- Suriye ilişkileri önem kazandı. Muhalefet , Kneset’te hükümeti şiddet uygulamakla ve ihtiyat askerlerini göreve çağırmakla  suçluyor. Suriye’nin her an kendilerine saldırıya geçebileceği korkusunu taşıyorlar.
Başbakan Olmert, Kudüs’te ABD Dışişleri Bakanı Rice ile yaptığı görüşmede, Lübnan’da durumu kolaylaştırmak için her türlü temel ihtiyaçların karşılanacağı teminatını verdi.
Ramallah’da Mahmut Abbas ile görüşen Rice, ateşkesten bahsederek, önümüzdeki günlerde İsrail’e dönerek, ateşkes şartlarını tespit edecekleri açıkladı.
ABD Dışişleri bakanının İsrail ziyareti sırasında  Hizbullah saldırılarını arttırarak, Hayfa’da yaşlı bir adamın ve Tiberya’da 15 yaşında bir kızın hayatlarını kaybetmesine ve 20’den fazla yaralanmaya neden oldu.