Olmert: “Artik yeter!”

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

“Bir ulusun yaşamında  gerçeklerle yüzleştiği öyle bir zaman gelir ki: ‘Artık yeter!’demek zorunda bırakılır. Ben de herkese ‘Artık yeter!’ diyorum”
Geçtiğimiz salı günü  İsrail medyası,  Başbakan Ehud Olmert’in Knesset’te yaptığı duygusal  konuşmanın bu bölümünü manşet yaptı. Olmert’in yaptığı konuşma gerek Knesset üyelerini, gerekse halkı derinden etkileyerek, ona şimdiye kadar eksikliği hissedilen bir ulusun lideri  olma niteliğini kazandırdı.
Kamuoyu araştırması halkın   %85 gibi bir çoğunluğunun  başbakanın, savunma bakanının ve genel kurmay başkanının olaylara tepkilerini onayladığını gösterdi. Hizbullah roketlerinin  saldırılarına maruz kalan, İsrail’in  kuzey bölgelerindeki halk bir şartla savaşı onaylıyor;  harekatın sonuna kadar sürdürülmesi ve Hizbullah’ın füze tehditlerinin artık sonsuza kadar durması.

Ateşkes şartları
Yüksek rütbeli bir BM subayı ile Dışişleri Bakanı Tsipi Livni arasında ateşkesin  şartlarını içeren  görüşmeler başladı. Kamuoyu İsrail’in bu ateşkesin gerçekleşmesi için ileri sürdüğü üç şartı onaylıyor. Bunlar; Hizbullah’ın İsrail topraklarından kaçırdığı iki askeri iade etmeleri, İsrail’e karşı füze saldırılarına  ve Lübnan  ordusunun İsrail- Lübnan sınırında yayılmasına son vermeleri.
Bunlar ateşkesin olabilmesi için gereken şartlar. Ama Lübnan ile daha kalıcı ve barışçıl bir çözüm için  başka şartlarda gerekecek. Bunların en önemlisi Hizbullah’ın İran ve Suriye tarafından yeniden silahlanmasını imkansız hale getirmek. Böylece Lübnan,  kendi menfaatlerini gözetemeyen, sadece İran ve Suriye tarafından  mali yardımla silahlandırılmış güçlerin esiri olan bir ülke konumundan çıkacak.
Son Arap Birliği toplantısındaki şiddetli tartışmalarda Hizbullah’ı sadece Suriye, Yemen ve Sudan destekledi. Diğer  Arap ülkeleri bu olayların artık düzelmesi Lübnan’ın yaşamında dış  etkenlerin egemen olmamaları, aksine etkisiz hale getirilmeleri gerektiğini ve Güvenlik Konseyinde de konuşulduğu gibi bu koşulların hayata geçirilmesi gereğini hararetle savundular.

Sorulara yanıtlar
Doğal olarak bu son haftanın dramatik gelişmeleri  bir çok soruyu ortaya attı. Bu yazımda bu soruların bir kısmına yanıt getirmeye çalışacağım.

Bu savaş daha ne kadar sürecek?
Kimse buna kesin bir yanıt veremez. İsrail askeri güçleri,  Hizbullah’ın alt yapısı çökertmenin birkaç hafta sürebileceğini belirtiyor.  Diplomatlar ise,  bu kadar zaman olmadığını dile getiriyorlar. Zira onlara göre, bu son yaşanan bunalımın ardında İran var ve ancak ona bir ders verilirse, faydası olabilir. Bu nedenle İsrail uçakları ,son bir iki günde Lübnan’ın alt yapısına yaptıkları saldırıları durdurdular. Hizbullah’a yeni cephane gönderilmesini engellemek için Lübnan’ı abluka altında tutuyorlar.

Bu savaştan sonra ne olacak?
Bu soruya birkaç hafta içinde yanıt verilebilir. İsrail’in büyük bir başarı kazanacağı öngörülüyor. İsrail- Lübnan sınırı eski haline dönmeyecek, Hizbullah eskisi gibi Lübnan’ın sınır bölgesini kontrol etmeyecek. Haaretz Gazetesi bu konuda Türkiye Eski dönem Cumhurbaşkanı Merhum Turgut Özal’ın bir sözünü hatırlatıyor: “ Bir bunalımdan sonra yapılacak en kötü en budalaca girişim, eski hale dönmektir”. Öncelikle Güvenlik Konseyi’nin kararı uygulanacak ve Lübnan Ordusu sınır bölgesini kontrol edecek. Hizbullah militanları, Litani Nehri’nin ötesinde  sınırdan uzakta tutulacak. Ancak, Lübnan silahlı güçleri bu görevi yerine getirebilecekleri mi? Aralarında   Hizbullah taraftarları olanlar, engel olabilecekler mi? Bir çok kişiye göre, orada bulunan 2 bin askerin yerine 8 bin kişilik sağlam bir uluslararası güç göndermek en doğrusu. İngiltere Başbakanı Blair ve BM Genel Sekreteri Annan’da aynı düşünceyi paylaşıyorlar. ABD’nin BM’deki büyükelçisi, Hizbullah’a kafa tutacak bir gücün Lübnan- İsrail sınırına gönderilmesi gerektiğini savundu.
İsrail, son ana kadar buna taraftar değildi. Çünkü dost milletlerden gelen askerlerin İsrail uğruna yaşamlarını riske atmamaları gerektiğini düşünüyordu. Son günlerde yaşananlar, Lübnan silahlı güçlerinin tek başına bu işin üstesinden gelemeyeceğini ortaya koydu. Bu nedenle İsrailli diplomatlar yeni formül arayışına girdiler.
İsrail, Güvenlik Konseyi’nin kararını onaylamakla birlikte hala kaygılı. Çünkü her ne kadar sınıra yakın bölgede Hizbullah bulunmayacaksa da, İran ve Suriye’nin yardımıyla yeniden silahlanabilir. Zaten Hizbullah silahlarının önemli bir kısmını sığınaklarda saklıyor ve ateşkese kadar İsrail bunların tümünü yok edemeyecek.

Lübnan nasıl silahsızlandırılır?
Bu konu Güvenlik Konseyi’nde uzun tartışmalara yol açacak. En kolay çare bir çok Lübnanlının istediği gibi, Hizbullah’ı siyasal bir partiye çevirmek. Bir çok Arap ülkesi de, Lübnan’a bu konuda yardımcı olamaya hazır. Ama İran, İsrail sınırının yakınında böyle bir askeri bir karakolu kaybetmek istemiyor.

Şaşırtıcı taktikler
Hamas ve Hizbullah’ın daha önce uygulamadıkları yeni bir taktikle İsrail askerlerini kaçırmalarının ardından herkes zayıf gördükleri Olmert- Peretz hükümetinin Hamas ve Hizbullah’ın  askerlere karşı takas taleplerine razı geleceğini umuyordu.
Oysa Olmert Hükümeti, umulanın aksine Şaron’un politikasından daha sert bir politika uygulayarak, Hizbullah ve Hamas’ı şaşırttı.