Dünya Kupasi`na futbolun ötesinden bir bakiş

- Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Canı çekip, "Dünya Kupası’na da kaç gün kaldı... Bir kadrolara bakayım, heyecanımı biraz olsun dindireyim" deyip Almanya 2006’nın resmi sitesine kadrolara, haberlere bakmak amacıyla girenler, bu kısa sürede bir dolu Amerikan kökenli firmayla karşılaşıyorlar. Siteye girmenin yolu en başta yahoo’dan geçiyor zaten. McDonald’s, Gilette, CocaCola, Budweiser, vs de ardından sıralanıyor. Amerika doğumlu firmalar Dünya Kupası’nın en sadık partnerleri olarak göze çarpıyor. Ve sadece Amerikalı şirketlerin Dünya Kupası’nın resmi partneri olmak için ödedikleri para 420 milyon dolar olarak telaffuz ediliyor. Toplam 189 ülkede televizyondan yayınlanacak olan Dünya Kupası maçlarının başlarında ve sonunda anılmak için bu çapta bir paranın yer değiştirmesi, markalarla insanlar arasında duygusal bağ kurmak için duygusallığın tavan yaptığı bu büyük futbol organizasyonun kullanılmasının ne kadar etkili bir strateji olduğunu gösteriyor.
Peki, Amerikalı şirketler Avrupa, Asya demeden bütün dünyayı kapsamına alan bu organizasyona karşı oldukça hevesliyken, Amerikalı vatandaşların durumu nedir? Kendisini taraftar olarak niteleyen Amerikalıların %56’sı Dünya Kupası’nın nerede düzenleneceğinden habersiz. Bunun yanında sadece % 11’lik bir kısım maçları mutlaka izleyeceğini belirtmiş. 1994’te önemli bir yüzdenin kendi ülkelerinde düzenlenecek olan organizasyondan haberdar olmadıklarını bildiğimiz için bu istatistikleri pek garipsemiyor ve onları ‘sevgili baseball’larıyla başbaşa bırakıyoruz... Buna karşın, dünya genelinde 12000 kişiye yakın bir örneklemle gerçekleştirilen araştırmaya göre kendisini "taraftar" olarak niteleyenlerin % 95’i Dünya Kupası’nı televizyondan izleyeceğini deklare etmiş.
Uzun lafın kısası, dünyanın peşinden koştuğu topa kayıtsız kalan Amerikalılar’ın aksine Birleşik Devletler’in global uzantıları doğdukları toprakların sevemediği bu oyunun kendileri için büyük getirileri olacağını çoktan keşfetmiş durumda. Keşfetmek bir yana, bu oyunu Avrupalılar’dan daha fazla sahiplendiklerini de söyleyebiliriz. Öyle ki, Nike yeni kampanyası Joga Bonito’yla güzel futbola duyulan özlemi vurguluyor, ironik bir şekilde futbolun endüstriyelleşmesini eleştiriyor. Diğer taraftan bizzat kendisi bu endüstrinin en büyük parçası olmak için büyük rakibiyle mücadele verirken... Joga Bonito’yla gönülleri fetheden Nike ayrıca, 98 Dünya Kupası’nda Ronaldo’yu 39 derece ateşle maça çıkmaya zorlayıp, Brezilya’nın ve Ronaldo’nun o akşamki hüsranının paydaşı haline gelmişti. Yani, Nike’ın ve diğer global markaların futbol tutkularının temelinde ne tür bir "duygusallık" yattığı apaçık ortada. Ama bir o kadar da belirgin olan da futbolseverlerin taptıkları bu oyunun etrafında oluşturdukları duygusallıklarının fazla sıfırlı rakamlara tekabül ediyor olması... Diyeceğimiz odur ki, Pele’nin yıldızlaştığı Dünya Kupası’nda amaç olan futbol, Almanya’da araç konumunda karşımıza çıkacak.