Abbas sayginlik kazaniyor

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

İsrail Devlet  Başkanı Katsav 2003 yılında Türkiye’ye gelmişti. Bu salı günü ise Türkiye  Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, iadeyi ziyarette bulunmak üzere İsrail’e gitti.  Bu süreç içinde bölgede yaşanan gelişmeler, Sezer  ziyaretine  ayrı bir önem kazandırıyor.  Bilindiği gibi  Hamas, Filistin seçimlerini kazandı ve bir  delegasyonu Ankara’ya gelerek bazı temaslarda bulundu. Ankara’daki temaslardan olumlu bir sonuç çıkmadı.  Hamas temsilcileri, Türkiye hükümeti ileri gelenlerinin öğütlerini dinlemeyerek, İsrail’in varlığını  tanımamaya devam etti. Böylece Filistin halkını, acınacak bir duruma soktular.
İsrail’in Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’nin geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti sırasında yaptığı temaslardan, Filistin sorununa ilişkin iki ülke arasında görüş ayrılığı olduğu ortaya çıkıyor. Ancak bu fikir ayrılıkları iki ülke arasında sağlam bir temele dayanan dostluk ilişkilerini zedelemiyor.  Buna rağmen  İsrail  kamuoyunda, Hamas’ın Ankara ziyaretinin yarattığı olumsuz etki halen devam ediyor.  Sezer’in İsrail’i ziyareti ve özellikle  Mahmud Abbas ile görüşecek olmasına rağmen  Hamas ile hiçbir temasta bulunmayı reddetmesi bu olumsuz etkileri tümüyle sileceğe benziyor.

Olmert- Mübarek görüşmesi
 İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in Mısır Devlet Başkanı  Hüsnü Mübarek ile Şarm El- Şeyh’de görüşmesinin ardından, yaptıkları ortak basın toplantısından, bu iki devlet adamının ilk görüşmesinin çok olumlu geçtiği anlaşılıyor.  İsrail ile Mısır arasında bir çok konuda, işbirliğine gidilmesi olası görünüyor.
Olmert, basın toplantısında Mübarek’in barış sürecini ilerletmek için  diplomatik alanda oynadığı rolü vurgulayarak: " bölgemizdeki barışın anahtarı Başkan Mübarek’in elindedir" dedi.  Olmert bölgedeki barışın ilerlemesinde etkin bir diğer devlet adamı olarak gördüğü Ürdün Kralı Abdullah ile de önümüzdeki günlerde görüşmeye hazırlanıyor.  İsrail başbakanı daha sonra Mahmut Abbas ile de ilk temasını kuracak.
Yeni kurulan İsrail hükümetinin Mahmud Abbas’a karşı tutumu, son zamanlarda olumlu yönde değişti.
Hamas,  Filistin seçimlerini kazandıktan sonra  Olmert ve Livni,  Abbas’ın  barış konuşmalarında "yetkin" olamayacağını dile getirmişlerdi.  Bunu vurgulamak için de,  barış görüşmelerinin başlatılmasının  anlamı olmadığını, Hamas hükümetiyle de görüşülemeyeceği ileri sürerek  "barışa partner  yok" açıklamasını yapmışlardı.  Durum böyle olunca İsrail, Batı Şeria’dan tek yönlü olarak çekilme ve daimi sınırları tespit etme yoluna gideceğini ifade etmişti.
Ama son zamanlarda Abbas’ın akıllıca önlemler alması ve Hamas hükümetine  ültimatom çekmesi  bu durumu değiştirdi. Bilindiği gibi Abbas’ın Hamas’a ültimatomu şöyleydi:  ya İsrail cezaevlerinde bulunan Marwan Bargutti gibi etkin tutuklular  barış planını kabul edecek, ya da barış planı Filistin halkının referandumuna sunulacak. Yapılan tüm kamuoyu yoklamaları Filistin halkının %80’inin planı kabul etmeye hazır olduğunu ortaya koyuyor.
Bu durumda artık hiç kimse Abbas’ın " yetkin" olmadığını ileri süremez, bir çok zaafı olmasına rağmen siyasi alanda deneyimli bir devlet adamı. Bu nedenle ABD, Avrupa, Mübarek gibi bazı Arap ülkeleri liderleri onu destekliyor.  Bush ve Mübarek ile görüşmelerinden sonra Olmert’in, Abbas’ın " yetkin" olmadığını ileri sürmesi  mümkün değildi. Onunla ciddi müzakerelere başlaması gerekiyordu. Olmert, Kral Abdullah ile de görüştükten sonra, müzakerelere sağlam bir zemin hazırlamış olacak.
Ayrıca  son günlerde El Fetih bünyesinde  fikir ayrılıklarının azalması Abbas’ı güçlendirdi.
 Yazıyı kaleme aldığım gün, FÖY başkanının Hamas’a verdiği ültimatomun 10 günlük süresi tamamlanmak üzere.  Şimdi ne olacak?  Söylemek zor.
Abbas planını öyle yada  böyle uygulayabilirse, İsrail ile gerçek  barış müzakerelerine başlayabilir. Ama bu müzakerelerden olumlu bir sonuç çıkabilir mi?   İsrail’de  olumlu bir sonuç alınabilineceğine inanların sayısı pek az. Çünkü Olmert,  Abbas’ın talep ettiği gibi Batı Şeria’nın tamamından çekilmeyi kabul etmeyecek. Ama iki taraf arasındaki uçurumun eskisi kadar derin olmadığı söylenebilir.
Geçen süreç içinde İsrail halkı çok deneyim sahibi oldu " Büyük İsrail" taraftarları azınlığa düştü. Bu görüşte olanları yerleşim birimlerinden koparmak zor da olsa, artık mümkün.  Filistinliler de karşılıklı çatışmaların süregeldiği son yıllardan ders aldılar ise , iki ulus arasında açılan uçurumu kapatmaya gayret gösterecekler. Belki de Hamas yönetimi altında yaşamak- buna yaşamak denilebilirse- FÖY halkına bir şeyler öğretecek.

Sıcak dalgası ve elektrik kısıntısı
İsrail’de bir yandan sıcak hava dalgası, diğer yandan elektrik kısıntıları hayatı zora sokuyor. Klimalar çalışamıyor, asansörler katlar arasında kalıyor, hastanelerde hayati önem taşıyan cihazlar duruyor vs…
Bu kesintiler sadece elektrik santrallerinin yoğunluğu kaldıramamasından kaynaklanmıyor; elektrik şirketlerinde çalışanlar  bazı önemler alıyorlar. Onlar tekelci bir tutumla aldıkları yüksek ücretlerin ve bedava elektriğe sahip olmanın  devamını sağlamak istiyor, eski Maliye Bakanı Netanyahu’nun hazırladığı reform paketinin uygulamasına engel olmaya çalışıyorlar.  Bu amaçlarına da, sıcak günlerde elektriği keserek ulaşıyorlar.  İsrail medyası durumu manşetten " rezalet ve skandal" başlıklarıyla verdi.  
 Çevre Bakanlığı kısa bir süre önce Tel- Aviv’de bulunan ve mazotla çalışan Reading Santrali’ni çevre kirliliği yarattığı gerekçesiyle kapatmıştı. Bakan haklıydı ama bu günlerde bir santrali kapatmak pek de akıl karı değil. Bakanlık kısa bir süre için de olsa bu santrali yeniden açmaya karar verdi.