İsrail ekonomisinde kalkinma hizi:6.6

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Bu salı sabahı İsrail basını, okurlarını yer verdiği iyi haberlerle şaşırttı.  Basın, manşetten  İsrail’in ekonomik kalkınma hızının 6.6’ya ulaştığı haberine yer verdi. İsrail %7 kalkınma hızına sahip Çin’e yaklaşırken, Batı Avrupa’da % 3.8 ile İspanya, %2.3 ile İngiltere; %1 ile ABD’yi geride bıraktı.
Geçen yıla oranla ülke vatandaşlarının yaşam düzeyi 8.7 oranında yükseldi, otomobil satışları %76 arttı. Yorumcular, kalkınma hızının sürdürülmesi, halkın tüm kesimlerinin bundan faydalanmasının sağlanması ve enflasyona yol açmaması gereğini ileri sürüyorlar.
Nisan ayı enflasyonu 0.9’a varırken, sanayi ihracatı % 9 yatırımlarda %16’ya tatmin edici.

Olmert -Bush  görüşmesinin gündemi
Ekonomik alandaki iyi haberler Olmert’in önümüzdeki hafta Washington ziyaretinde olumlu bir hava yaratacak.  Bu kez İsrail’in Washington’dan ekonomik alanda bir beklentisi yok.  Doğal olarak Olmert planlarını  iki yıl içinde uygulayabilirse 60ᇚ bin yerleşimci evlerini terk etmek zorunda kaldığında  bunun giderlerini tek başına karşılamak zorunda kalmayacak. Ancak İsrail başbakanı şimdi bu sorundan söz etmeyecek.  Bu ziyaretin amacı daha çok bir tanışma niteliğini taşıyor.  Olmert,  Bush- Şaron arasındaki karşılıklı güvene dayanan  ilişkilerin aynını kurmak çabasında.
Bush ve çalışma arkadaşları, Olmert’e planlarını açıklama olanağı tanıyacaklar, yeni başbakandan bazı konuları aydınlatmasını isteyecekler. Ancak her iki taraf da birbirlerini daha iyi kavramak isteyecek; özellikle Olmert, ABD’nin Hamas ve Mahmud Abbas’a karşı politikasını anlamaya çalışacak. Hamas’a maddi yardım yapılmaması konusunda her iki taraf hemfikir. Ancak 165 bin devlet memurunun maaşları nasıl ödenecek?  Gazze’deki hastane ve sağlık konularında çalışanlara ücret verilecek de, öğretmenlere verilmeyecek mi?  Yapılan araştırmalara göre 1 milyon Filistinli bu memurların maaşından faydalanıyor. Bu maddi destekten mahrum kalırlarsa durumları daha da güçleşecek.   İsrail bu konuda ABD’den ne yapılması gerektiği konusunda görüşünü almak istiyor. Zira  Avrupa, İsrail’in her ay Filistinliler namına aldığı gümrük vergilerinin 50 milyon Dolarlık karşılığının  Filistin halkının gereksinimleri için kullanılmasını istiyor. ABD’nin bu konuda görüşleri ne?
Ayrıca Mahmud Abbas sorunu da gündem konusu.  Son zamanlarda ABD, başkanlığa bağlı güvenlik güçlerinin Gazze giriş ve çıkış noktalarında güvenliği sağlaması için  gizlice FÖY başkanına yardım ediyor.   

Sınırlar nasıl tespit edilecek?
İsrail, Abbas ile yeni sınırların tespiti hakkında görüşmeli mi? Bundan hergün söz eden Abbas ile İsrail ceza evlerinde bulunan El Fetih ve Hamas ileri gelenleri aynı görüşü paylaşıyorlar.  Bu görüşe göre  Abbas, İsrail ile barış görüşmeleri başlatmalı ve sonuçlarını Filistin halkının referanduma sunmalı.
Genel kanıya göre  Olmert, Abbas ile yapılacak barış konuşmalarına pek önem vermiyor. Çünkü, Abbas’ın 1967 sınırları konusunda ısrarcı olacağını biliyor. Oysa Olmert, büyük yerleşim birimlerinin İsrail sınırları dahilinde kalmasında kararlı. Bunu da ancak tek yönlü ilhaklarla gerçekleştirebilir.  Olmert, İsrail- Filistin arasında konuşmaların bir neticeye varmayacağını ispat etmek için Abbas ile konuşmaları başlatabilir ama bu konuşmaları bir sonuca ulaştırmaz. İsrail başbakanı girişeceği tek yönlü hareketlere hazırlanıyor.
Oysa İsrail’de bulunan AB’nin büyükelçileri : "AB, ancak iki tarafın açtığı konuşmalardan sonra varılacak bir anlaşmayı tüzel olarak kabul edebilir. Tek yönlü çizilen sınırlar, bir devletin daimi sınırları olarak kabul edilmeyecektir" uyarısında bulundular.
AB böyle düşünürken, ABD farklı düşünebilir mi? ABD de alacağın kararın yasal olmasına özen gösterecek.  Onlar, Filistinlileri ikna ederek uzlaştırıcı formüller arayacaklar, ama Filistinlilerin kabul etmediği sınırları daimi sınırlar olarak saymayacaklar.
Bunun için Olmert’in tek yönlü olarak tespit edeceği daimi sınırlar, Şaron’un planladığı uzun vadeli geçici anlaşmaya benzeyecek. Deneyim geçici anlaşmaların çok uzun zaman sürdüğünü gösteriyor. Fransızların dediği gibi; " sadece geçici olan süregelebilir".Ama uzun vadeli böyle bir anlaşma, İsrail- Filistin anlaşmazlığının sonu anlamına gelmez.  Oysa İsrail böyle bir sonun beklentisi içinde. Böyle bir son olmadığı sürece, bölgeye dinginlik gelmeyecek.
İsrail başbakanın Washington’daki görüşmelerde tüm bu sorulara yanıt bulamayacağı belli. Zaten daha önce de söylediğim gibi bu ziyaretin başlıca amacı, iki devlet adamı arasında kişisel bir temas ve anlayış ortamı kurmak, böylece başlamakta olan diyalog sürecini kolaylaştırmak.

İran sorunu da tartışılacak
Bu iki devlet adamı ister istemez çok ciddi bir konu üzerinde uzun durmak zorunda kalacaklar; İran’ın nükleer güce sahip olmak için gösterdiği çabalar. İsrail için ciddi bir tehdit oluşturan bu konuyu Olmert sadece Beyaz Saray’daki görüşmelerinde değil Kongre’deki söylevinde, ve kongre üyeleriyle yapacağı konuşmalarında dile getirecek.
Alınan bazı duyumlara göre Başkan Bush, İran sorununu kendinden sonra gelecek başkana bırakmak istemeyecek ve önümüzdeki iki yıl içinde bu soruna bir çözüm arayacak. İsrail’in şimdilik bu konuda yapabileceği tek şey: Bush yönetimini yüreklendirmek.