6 Milyon tane “bir”

- Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Cumartesi sabahı katıldığım Şabat duasının ardından, kahvaltıda duaya katılan yahidlerden biri bahsetti cemaatimizde süregelen 6 milyon ataş toplama çabasından... Onlarca kişinin uğraşına rağmen henüz 1,5 milyona ulaşılamadığını da ekledi. İlkokulda okuduğum yıllarda ataşları birleştirip oyun oynadığımız zamanları hatırlıyorum da 100 taneyi ard arda koyduğumuzda bile ne kadar çok görünürdü gözümüze. Sadece ard arda ataş ekleyerek dahi ulaşmanın güç olduğu bir sayı... Şunun şurasında 6 sene evvel terkettiğimiz 1900’lü yılların orta noktasında 6 milyon insanın toplu şekilde yok edilmesini, dünyaya 6 milyon insanın sayılarla ifade edilemeyecek olan derin acılarını bırakmayı insanlık tarihinin istatistiklerinde buluyor olmak ürpertiyor insanı, dahası kendine insan demekten utanır, sıkılır hale geliyorsun...

Küçükken bize anlatılan en saf hikayelerde bile iyi adamların yanında kötü adamlar da yer alırdı. Yani insanın kötüsünün de olabileceğinin farkındayızdır daha hayatın tam farkına varmadığımız yaşlarda bile... Dini açıdan bildiklerim insanın içinde iyilikle kötülüğün karışmış olduğu şeklinde ki bu da ilk sosyal öğretilerimizle paraleldir. Ama hangisi açıklayabilir insanın içindeki kötülüğün ölüm kampları kurarak Tanrı’nın yarattığı vücutları imha edecek kadar büyüyüşünü? İnsanın enerjisini bir ırkı silmek için stratejiler kurmak için harcamasını?.. İnsanın içinde yer alan kötülüğün böylesine bir potansiyele sahip olduğunu düşündükçe insan savunmasız, güçsüz, işlevsiz hissediyor kendini...

"Nasıl ki Mısır’dan çıkışı binlerce yıldır nesilden nesile aktarıyorsak, Holokost’u da anlatalım, sonraki jenerasyonlara aktaralım." Bu cümle Neve Şalom’daki Holokost’u anma duası sırasında yapılan bir konuşmada geçiyordu. Tamam, bu vahşeti en çarpıcı şekilde çocuğuma, sonraki jenerasyonlara ulaştırmak benim görevim olsun, bunu yaparım. Peki ya anlamak istemeyenlere ne yapacağız? 6 milyonun her birinin ayrı birer hayat olduğunu unutup, bu rakamı kolayca telaffuz edenlere, üzerine de kolay yorumlar yapanlara... "İnsan"ı gruplar halinde konuşabilmenin dayanılmaz hafifliği ile, rahatça, hatta utanmazca "Yahudiler de haketmişti." tarzı söylemlerde bulunanlara... Dünyayı, "dünyayı 3LJ Yahudi yönetiyor" diskuru üzerinden algılayan ve bu görüş açısıyla yine vicdan unsurunu hesaba katmadan Holokost’u inkar etmekte sakınca görmeyenlere... Nasıl anlatacağız? Bu da başka bir çaresizlik...

İşe "6 milyon ataş"tan başlamak gerek... Birer birer anılmayı hakeden isimleri ardı ardına ekleterek ulaştırmalıyız 6 milyona... Tek hareketle çarpım işlemi yaparak kolayca 6 milyon denilmesine engel olarak... Matematiksel işlemlere sığdırılamayacak olan yaşam hikayelerini sokmalıyız gözlerinin içine... Trene bindirilmek üzere kollarından koparılarak çekilen üç çocuğunun ardından feryat eden annenin, Nazi subayının sadece birini geri alabilirsin deyişinden sonra vagonun içinden elleri boş çıkışını... Kampta dizilmiş dururken ağladığı için, Naziler öldürür korkusuyla çocuğuna tokat atan ve kurtuluşunun ardından bunun çocuğunu son görüşü olduğunu hatırladıkça kendini affedemeyen annenin durumunu... İsimleri 6 milyonla çarpıp konuşanlar, bu acıları çarpabilirler mi kolay telaffuz ettikleri sayılarla?

Her Yahudi Holokost ile hesaplaşmasını kendi içinde yaparak kendi sonucuna ulaşmalıdır, o ayrı... Ama hepimizin yapması gereken ortak şey, çevremizde, yakınımızda, arkadaşlarımız, arkadaş olmadıklarımız arasında kim Holokost’tan "kolay" sözcüklerle bahsediyorsa yüzüne 6 milyon tane "koca bir yaşam"ı vurmalı, ona o yaşamların her birinin yüklendiği dayanılmaz ve sonsuz acıları anlatmalıyız. İşte o zaman Holokost’un sadece kamplardaki Yahudiler’in değil hepimizin davası olduğu bilincine varabiliriz.