Olmert, planini açiklamakta aceleci mi davrandi?

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

İsrail’de seçim kampanyalarının başladığı iki buçuk ay öncesinden bu güne değin, Şaron’un kurduğu Kadima Partisi’nin başarılı olacağı öngörülüyordu. Şimdi de seçimlerden Kadima’nın ilk parti olarak çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor.  Ancak yine de bir çok İsrailli; Kadima sağlam bir koalisyon kurabilecek mi? Kurarsa, planlarını uygulayabilecek mi? Sağcı partiler Knesset’te bir çoğunluk kazanmayacaklar mı? gibi sorulara haklı bir yanıt arıyorlar.
Zira son günlerde sağcı partiler güçlendiler. Bu partiler, Binyamin Netanyahu’nun liderliğinde, Ehud Olmert’in tek yönlü çekilme planına karşı saldırıya geçtiler. Ve bu saldırılar, seçim sonuçlarını etkileyebilir.
Bu duruma nasıl gelindi? Olmert, Batı Şaria hakkındaki planlarını açıklamakta acelecimi davrandı? Bu planlar gerçekçi midir?  Bu sorulara yanıt getirmeye çalışacağım.
Ariel Şaron, Kadima Partisini kurmuş, partinin Batı Şeria’da uygulamayı düşündüğü planlardan söz etmemiş, sadece " Guş Katif’ten sonra, yeni bir tek yönlü çekilme planı düşünüyorum" demişti.

Olmert’in politikası
Olmert ise, seçim kampanyasının son haftalarında  "hocam", "ustam" dediği Şaron’un düşüncelerine zıt bir politika uygulayarak, Batı Şeria’nın geleceği hakkında düşüncelerini açıkladı.  Olmert, İsrail’in büyük gazetelerine, televizyon kanallarına  verdiği demeçlerde, gelecek dört yıl içinde Batı Şeria’da neler yapmayı hedeflediklerini açıkladı. Olmert: " Biz 2010 yılına dek, İsrail’in kalıcı sınırlarını tespit edeceğiz, ve bunun için bazı yerleşim birimlerinin boşaltacağız, ilhak edeceğimiz büyük yerleşim bloklarını da güçlendireceğiz" dedi.
Olmert tam bir sayı vermese de, yorumculara göre 80 bin yerleşimci evlerini terk etmek ve büyük yerleşim bloklarına taşınmak zorunda kalacak.  Bu oldukça zor bir iş olmakla  beraber, Olmert böyle bir planı ortaya atmakla büyük bir oy kaybına uğrayacak. Bir kamuoyu yoklamasına göre; halkın sadece %39’u planı desteklerken, % 49’u karşı çıkıyor.

Netanyahu’dan karşı kampanya
Likud Partisi Başkanı Netanyahu, söz konusu plana karşı, bir kampanya açtı ve   planı  özellikle Hamas’ın başarısından sonra Filistinlilere böyle bir hediye vermenin bir delilik olacağı şeklinde  nitelendirdi. Böyle düşünen sadece Netanyahu değil.
Bu tepki Olmert gibi deneyimli bir politikacı için sürpriz olmadı, tepki toplayacağını tahmin etmişti. Buna rağmen üstü kapalı açıklamalarla yetinmedi. Olmert  risk alarak, neden böyle bir yol seçti? Bunun iki nedeni var. 
İlk neden, belirsiz formüllerle yetinme politikası, Olmert’e ve Kadima’ya zarar vermeye başlamıştı. İsrail’in en çok izlenen hiciv televizyon dizisi " Eretz Nehederet" Olmert’i  her soruya boş sözlerle yanıt veren bir politikacı olarak gösteriyordu. Şaron’da, bir çok kez böyle bir tavır takınmıştı, ancak herkes  perde arkasında cesaretli planlarının olduğunun bilincindeydi.  Ancak Olmert’ten daha belirli sözler ve açıklamalar bekleniyordu. Bunlar gerçekleşmedikçe de, Kadima Partisi’nin son haftalarda yapılan tüm kamuoyu yoklamalarında gerilediği gözlemleniyordu. Bu aşınmaya bir son vermek lazımdı.
Diğer bir neden de, Olmert’in gelecek dört yıl içinde İsrail’in kalıcı sınırlarını belirlemede kararlı olması. Olmert, bunu olanaklar ölçüsünde Filistinlilerle anlaşarak yapmaya taraftardı. Ama  Hamas iktidara geldikten sonra, bunu tek yönlü gerçekleştirmesi daha olası.  Olmert, bu olasılığa hem dünyayı, hem de ülkesini hazırlamak istiyor.
Yine de bütün hazırlanmalara karşın bu tür tek yönlü hareketler, hem dünyada, hem Filistinliler, hem de yerleşimciler dahil İsrailliler arasında, kabul edilecek gibi görünmüyor.  Sert bir direniş ile karşılanacağını öngören Olmert ve parti üyeleri önlemler alıyorlar.
Öncelikle, İsrail’in boşaltacağı yerleşim birimleri Netanyahu’nun dediği gibi Hamas’ın  kontrolüne geçmeyecek, Filistin otoritesi sorumlu, güvenilir ve İsrail ile barış içinde yaşamak isteyen kişilerin eline geçene kadar,   İsrail güvenlik güçlerinin kontrolü altında kalacak. Ayrıca, Guş Katif’ın boşaltılmasında yapılan hatalardan ders alınarak, bu hataların yenilenmemesine gayret edilecek.
Bu önlemler, Olmert’in planına karşı itirazlara son verip vermeyeceği, bu hafta sonuna doğru yapılacak kamuoyu yoklamalarında bir netlik kazanacak. Ancak gerçek, seçim gününde belli olacak. Çünkü, Netanyahu’nun dediği gibi, bu seçimler Olmert’in planı hakkında bir referandum şeklini alacak.

Eriha’da yaşanan dram
Bundan 4 yıl önce, İsrail’in Turizm Bakanı ve küçük bir sağcı parti olan "Moladet" in Başkanı  emekli general  Rehavam Ze’evi Kudüs’teki Hyatt Oteli’nde bir suikasta kurban gitmişti. Suikast Filistin  Halk Kurtuluş Cephesi  tarafından gerçekleştirilmiş ve bu örgüte mensup, aralarında örgütün lideri Ahmed Saadet olmak üzere beş  kişi  Arafat’ın Ramallah’taki   karargahına sığınmışlardı.
İsrail güvenlik güçleri, bu karargaha saldırı  tehdidinde karşı, bu saldırının olası  sonuçlarını önlemek amacıyla gerek ABD, gerekse İngiltere  bir uzlaşma sağlanabilmesi için görüşmeler yaptılar.
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi üyeleri ve Saadet’in  yanı sıra, İran silahlarının Gazze’ye naklinden sorumlu olan ve  İsrail Deniz Kuvvetlerine ait bir bot tarafından yakalanan adamın, Filistin Eriha’daki  bir cezaevine  transfer edilmesi istendi. Burada İngiliz ve Amerikalı gardiyanların gözetimi altında tutulacaklardı. O dönemde bu girişim İsrail’in sağcı partileri tarafından hükümetin zayıflığı olarak nitelendirildi.
Bu plan,  Hamas’ın elde ettiği zaferden sonra, sözcülerinin bu altı politik mahkumun serbest bırakılacağını ilan etmesine kadar yürürlükteydi.
Bir kaç gün önce İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, Mahmut Abbas’a bir mektup yazarak ABD’li ve İngiliz gözetimcilere yönelik tehditler durmadığı takdirde, Eriha cezaevinden çekileceklerini açıkladı. Geçen Pazartesi  günü de bunu gerçekleştirdiler. Ahmed Saadet ve adamlarının serbest bırakılması, artık saatlere bağlıydı ve yabancı gözetimcilerin Eriha’yı terk etmelerinden sonra, İsrail’in gözünde artık anlaşma sona erdi. Bu Salı günü İsrail Güvenlik Güçleri  hapishanenin etrafını sararak,  mahkumlara teslim olmaları çağrısında bulundular. Bir Arap televizyonuna demeç veren Ahmet Saadet, teslim olmayacaklarını bildirdi. Bunun üzerine İsrail güvenlik güçleri  teslim olmazlarsa harekete geçeceklerini açıkladılar.