İlan Halimi`nin ardindan

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba
“(...) Şunu bilin ki; benim arada bir kendimi kaybettiğim anlarda İbranice konuşmaya başlamam ve evlenirken yere koyduğum bardağı ayağımla parçalayıp ‘mazal tov’ diye bağırmış olmam veya sakal bıraktığımda benim hahamlara benzediğimin akrabalarım tarafından net bir şekilde ifade edilmiş olması da veya son olarak karımın evde beni sanki Ağlama Duvarı’nın önündeymiş gibi öne arkaya sallanıp ibadet yaparken yakalamış olması da benim Sabetayist olduğum anlamına gelmez. (...)”
“(...) Yahudi müzikolojisinin babası olarak kabul edilen İdelsohn, Birinci Dünya Savaşı süresinde Türk Ordusu’nda bando şefi olarak görev almış (şimdi gel de sıkıysa bu memlekette bir Yahudi komplosu olmadığını söyle bakalım), Türkiye’den sonra adam İsrail’e gitmiş ve orada havah nagila’yı bestelemiş... (...)”
* * *
Yukarıda alıntı yaptığım iki paragraf 23 Şubat tarihli Akşam Gazetesi’nde Serdar Turgut’un ‘Uru na achim b’lev shameach’ başlıklı yazıya aittir. Mizah anlayışına derin saygı duyduğum Serdar Turgut her gün okuduğumuz yedi gazetenin yanısıra artık Akşam’ı da alsak mı, sorusunu gündeme getirdi. Her ne kadar Engin Ardıç ve diğerlerini internet aracılığıyla takip ediyorsak da, gazete kağıdının dokusu farklı bir tutku.
Mizahi bir üslupla gerçekleri dile getirmek herkesin harcı değil. Bu arada Turgut’un başlık olarak kullandığı İbranice sözcükler, çok sevdiği ‘hava nagila’ şarkısına aittir. Yazarın satır aralarında vermek  istediği ‘komplo teorileri’ konusu da çok ustaca irdelenmiş.
* * *
Komplo teorileri günümüzde sıkça kullanılan bir malzeme. Kanımca bunun daha gelişmiş şekli, insanlarda paranoyaya varan bir ruh haline dönüşmesi.
Serdar Turgut’un keyifli yazısının ardından böylesine kötümser olmam geçtiğimiz hafta Fransa’da hunharca öldürülen 23 yaşındaki İlan Halimi’nin başına gelenlerden kaynaklanıyor. Ondan da öte, kendilerini ‘Barbarlar’ olarak isimlendiren bir çete, neden Halimi’yi rehin alıp, işkence ederek yaşamına son verdi? Bir Yahudi öldürülünce Fransa Cumhurbaşkanı cenaze törenine mi gider? Gene aynı nedenle cenaze sonrası antisemitizmi ve ırkçılığı protesto amacıyla 200.000 kişi Paris sokaklarında mı yürür? Üstelik sadece Paris değil, Fransa’nın belli başlı bütün büyük kentlerinde yapılan yürüyüşlere halkın yanısıra, bazı milletvekilleri ve her üç din temsilcilerinden oluşan bir kalabalık seli katılması neden? “İlan rahat uyu” yazılı pankartlar, Halimi ailesini rahatlatacak mı acaba?
Bu soruların kimi yanıtını belki sosyologlar verecek. Bazen Yahudi olmak, komplo teorileri için yeterli bir neden mi? Bence geçerli olan neden: ‘cehalet teorisi’. Ve bu da tüm insanlığın sorunu....