Timsah yürüyüşünün mucidi öldü

- Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Yaşıtlarımın futbolla ilgilenmeye başladığı yıllar, İlhan Cavcav’ın, Kona-Moshe-Kushe’yi Afrika’nın izbe köşelerinden getirip futbol coğrafyamıza kattığı dönemlere rastlar. Bu üçlü, oynadıkları futbolun ötesinde bir öneme sahiptirler aslında. Yugoslav, Alman yabancı merakının hüküm sürdüğü bir futbol ülkesinde ucuza Afrikalı getirip, hem ilgi, hem başarı hem de kazanç yakalama istediğini körüklemişler ve nice “renkli” adamın ülkemizin dört bir yanında koşturmasını sağlamışlardır.
Gaziantepspor defansını sağlamlaştırmak amacıyla getirilen Steve Kompela’nın bir Televole repliği ile futbolundan kat kat fazla ilgi uyandırdığı ve futbol sahasından kameraların önünde yaptığı hızlı geçiş, spikerlerin deyimiyle “Malili Coulibaly”nin oynadığı oyundan çok “Bu hakemler manyak!” ya da “Fener’e; G.Saray’a; Beşiktaş’a ben lazımım!” demeçleriyle spor sayfalarının süsleyişi hep Cavcav’ın Kona-Moshe Kushe’sinden sonralara rastlar...
İşte bu furyada bizim payımıza düşen az sayıda futbolu bilen adamdan biri de Majid Musisi’ydi. Futbol yazarlarımızın sıkça kullandıkları “bu adam değil Süper Lig’de, Uganda’da bile top oynayamaz” kalıbına pek uyduramayacakları bir oyuncuydu, çünkü herşeyden önce kendisi Ugandalı’ydı. Bırakın onu, harbiden de iyi topçuydu. 95’lerin Anadolu rüzgarı, “keşke bugün de büyükleri bu kadar zorlayan bir takım olsa” dedirten Bursaspor’un kuvvetli hücum gücü Ercüment-Baliç-Musisi’nin gole en yakın olanıydı. Bursa’nın efsane kadrosuyla her takımın taraftarını şifresiz yayınının başına topladığı zamanlarda, hani intertoto Kupası’nın da dünyada önem arz ettiği yıllarda, bir Karlsruhe maçında golünü atmış, yere çömelmiş, diğer arkadaşlarını da arkasına takıp yürüyerek o meşhur timsah yürüyüşünün mucidi olmuştu.
Hani o kulakların fazla aşina olduğu yırtıcı, son vuruşlarda başarılı santrfor tanımının tam karşılığı bugün bile Musisi’dir benim kafamda. Günümüzün Afrikalılar Youla, Yattara kadar hızlı değildi, Geremi gibi İspanya Ligi’ne sıçrayabilecek bir potansiyele de sahip olmadı hiçbir zaman ama yine de “iyi futbolcuydu” diyesi geliyor insanın.
Adı uzun zamandan sonra, geçtiğimiz ay, ajanslara düşen bir haberle kulaklara çalındı: “Majid Musisi 38 yaşında AIDS’den öldü.” (Sonraları ölüm sebebinin AIDS değil, böbrek yetmezliği olduğu belirtildi.) Ortası yeşil, kenarları beyaz Bursaspor formasıyla, Vedat Okyar’ın ne de güzel tasvir ettiği “karanlıkta bile farkedilecek kadar koyu” rengiyle Musisi... Sonraları Dardanelspor’a gitmiş, tecavüz davalarına konu olmuş, futbol yaşamını Vietnam’da, Uzakdoğu’da sürdürmüş -ki AIDS’i de oralarda kapmış.... Hiçbirini hatırlamıyorum, farkında değilim... Halbuki Bursaspor deyince aklıma hala o gelir... Bu kadar mı çabuk geçer zaman. Bursasporlu yırtıcı forvet, FB-GS-BJK’nin başbelası Musisi ölmüş... Hem de buralardan gitmiş, üzerinden seneler geçmiş, haberimiz olmamış... Toprağı bol olsun.